6 Haziran 2010 Pazar
Dünya Kupası Finalistleri #30 - Avustralya
2 senedir bir Avustralya furyasıdır gidiyor. En büyük sebebi Harry Kewell transferi, hemen ardından başlayan ve 1.5 sene sonra ancak sonuçlanan Neill dedikoduları. Üstüne bir de Neesekens geldi mi, tamamdır. Şimdi de EPL - TSL hattını meşgul eden Grella ismi var. Kısacası Avustralya'yı iyi tanır olduk.
Beklentiler
Avustralya Dünya Kupası Finalleri'nin yabancısı aslında. 1974'ten sonra finallere katılabilmek için tam 32 sene sonrasını, 2006'yı beklemişler. Şansa bakın ki iki final de Almanya'da oldu. 2006'daki Dünya Kupası'nda Brezilya'nın ardından gruptan çıkmaları beklenmedik bir başarı. Bu başarının ülkede futbol adına bir patlama yarattığı da söyleniyor. 2006'da gruptan çıkan Avustralya sonraki turda İtalya'ya çok dramatik bir şekilde elenmişti. Tek tek bakıldığında çok iyi bir takım gibi gözükse de, grup bu sefer 2006'ya göre daha zorlu sayılabilir. 2006'da Hırvatistan'la ikincilik için yarışırlarken bu sene Sırbistan gibi zor bir rakipleri var. Ayrıca ABD ile oynanan hazırlık maçı da çok umut veren cinsten değildi.
İyimser Senaryo
Almanya varken birincilik şansları olduğunu düşünmüyorum. Gruptan çıkarlarsa ikinci çıkacakları muhakkak. Bu da bir sonraki turda benim favorilerimden biri olan İngiltere'ye elenecekleri anlamına geliyor.
Kötümser Senaryo
Sırbistan'la çekişmeli bir ikincilik mücadelesi verecek Avustralya. Kötü ihtimaller arasında bu yarışı Sırbistan'ın ardından üçüncü sırada bitirmek de var.
Muhtemel Kadro
4-2-3-1
Kaleci: Schwarzer
Defans: Wilkshire, Chipperfield, Neill, Moore
Orta Saha: Grella, Culina, Emerton, Cahill, Bresciano
Forvet: Kewell
Craig Moore, Scott Chipperfield ve Luc gibi isimlerin olduğu harika bir defans hattı, Mark Bresciano, Tim Cahill, Brett Emerton ve Harry Kewell'dan oluşan geniş bir hücum repertuarı... 23 kişilik kadroda bir santrfor sıkıntısı göze çarpıyor. Scott McDonald'ı tek forvet olarak oynatamayacağı için geri yolladığını söylemiş Verbeek. Bu sebeple ileri uçta kimin oynayacağı benim açımdan merak konusu. Tek forvet oynayacaklarını düşünürsek, uçtaki ismin Kewell olmama ihtimali de var. Yine de ilk bakışta çok etkili bir kadrosu var Avustralya'nın.
Yıldız Oyuncu: Tim Cahill
Harry Kewell ile beraber tartışmasız Avustralya'nın en çok şey beklediği oyuncu Cahill. Pozisyonundaki diğer oyunculara kıyasla daha sade, gösterişsiz ama fazlasıyla atletik bir oyuncu. Hava toplarında da çok etkili bir isim. ABD maçındaki gibi kornerlerden bulacağı goller Avustralya için önemli olabilir.
Patlama Yapması Muhtemel İsim: Lucas Edward Neill
Everton'da kısa bir süre oynadıktan sonra İstanbul yolları gözüktü kendisine. Everton'da çok da parlak bir yarı-sezon geçirmemiş. Ama bizde öyle işler yaptı ki, inanılmaz bir özgüven ve kondisyon depoladı kendisi. Bu çıkışı Güney Afrika'da da sürdürmesi halinde Avustralya'nın arkasını çokça toplayacaktır. Karizmana kurban olayım senin "O Captain, my captain!"
Bir Portre: Harry Kewell
Yolun açık olsun Daddy Cool. En iyisine layıksın sen. Bundan sonra sakatlıksız, başarılı, yükseklerde geçen bir futbol hayatın olması dileğiyle.
5 Haziran 2010 Cumartesi
Dünya Kupası Finalistleri #29 - Honduras

Ülkede yaşanan askeri darbe nedeniyle sıkıntılı günler geçiren Honduraslılar, bir kaç günlüğüne de olsa Dünya Kupası heyecanıyla yaşananları unutturmak niyetinde. Milli takım ülkeye unutulmayacak bir başarı hikayesi yaşatır mı bilemiyoruz; ancak 10 kişilik Azerbaycan ile 0-0 berabere kalmış olmaları iyi sinyaller vermediklerini gösteriyor.
Beklentiler:
Honduras 1982 yılından bu yana katılmadığı Dünya Kupası'na ülkenin ciddi bir siyasi krize girdiği 2009 yılında ikinci kez katılma hakkı elde etti. ABD'nin Kosta Rika'ya 90+4'üncü dakikada attığı beraberlik golüyle dramatik bir biçimde Dünya Kupas'na katılma hakkı elde eden Honduras'ta en büyük alkışı alan Kolombiyalı teknik direktör Reinaldo Rueda'ydı. Santraforları David Suazo'nun da sakatlanmasının ardından elemelerde iyice sıkıntılı bir döneme giren Honduras'ta, 36 yaşnıdaki Pavon ve Carlo Costly performanslarıyla takımı finallere taşıyan isimler olmayı başardılar. Costly'nin İtalya'ya transfer olduktan sonra uzun süreli bir sakatlık yaşaması ve Dünya Kupası'na katılamayacak olması Honduras'ta moralleri bozmuş durumda. Yine de Honduras tarihinin en iyi jenerasyonu olduğu düşünülen bu kadroyla ilgili beklentiler azalmadı. İspanya, İsviçre ve Şili ile karşılaşacakları H grubunda bir sonraki tura çıkmalarına otoriteler tarafından çok şans verilmiyor. Bunun da en büyük nedeni ekibin uluslararası tecrübesinin çok sınırlı olması. Türkiye ile de bir hazırlık maçı yaptıklalrı için yakından izleme şansı bulduğumuz bu takımın saha içi organizasyonunun Dünya kupası için çok yetersiz olduğunu görmüştük. Turnuvada herhangi bir sürprize imza atmaları oldukça zor görünüyor.
İyimser Senaryo:
Gruptan çıkma ihtimalleri çok düşük; ancak bu grupta Şili veya İsviçre karşısında alacakları bir beraberlikle rakiplerinin yoluna taş koyabilirler.
Kötümser Senaryo:
0 puanla turnuvadan ayrılmak her takım için can sıkıcı olsa gerek. Eğer üstüne 5-6 farklı bir İspanya mağlubiyeti alırlarsa turnuvaya katıldıklarına pişman dahi olabilirler.
Muhtemel Kadro:
Diziliş: 4-4-2
Kaleci: Valladares
Defans: Bernardez - Chavez - Izaquirre - Mendoza
Orta Saha: Guevara - Leon - Palacios - Martinez
Forvet: Pavon - Suazo
Uluslararası deneyimi neredeyse hiç olmayan bu kadro, yaratıcılık konusunda ne kadar kısıtlı bir kapasiteye sahip olduğunu da milli takımımızla oynadığı maçta göstermişti. Rakiplerin kendilerine göre fazla güçlü olması sebebiyle turnuvada 5-4-1 taktiğine dönem ihtimalleri de var.
Yıldız Oyuncu: David Suazo (Genoa)

Honduras milli takımının dünyada tanınan tek oyuncusu David Suazo; ancak bu Dünya Kupası'na katılım hikayesinin, elemeler öncesi şans verilmeyen takımını sırtlayan süper yıldız hikayesi olduğunu sanıyorsanız, yanılıyorsunuz demektir; zira Suazo 6 takımlı final eleme grubunda sakatlığından dolayı pek çok maçta oynayamadı. Bazı maçlarda da Pavon Costly ikilisinin arkasında yedek bekledi. 1999 yılında geldiği İtalya'da Cagliari formasıyla parlayan Suazo, 2006 yılında Seria A'nın en iyi yabancı oyuncusu seçildi. 2007-08 sezonu öncesinde İbrahimoviç'in partnerliğini yapmak üzere Inter'e transfer oldu. Inter'de bekelnitleri karşılayamadığı için Benfica ve son olarak da Genoa'ya kiralanan Suazo kariyerinde yeniden bir çıkış arıyorsa bu Dünya Kupası'nda iyi bir iş çıkarmalı.
Patlama Yapması Muhtemel İsim: Wilson Palacios (Tottenham Hotspur)

26 yaşındaki Palacios, takımın bu sezon en üst seviyede futbol oynayan ismiydi. İngiltere'de ilk olarak Birmingham sonra da Wigan Athletic forması giyen Palacios, son olarak soluğu Tottenham da aldı. Arseanl'e karşı oynanan maçta maçın oyuncusu seçilen Palacios'u hakkında ilk olumlu raporu veren ismin Arsene Wenger olması da iki kulüp arasındaki rekabetten dolayı oldukça ilginç bir not. Avrupa futbolu hakkında pek tecrübesi olmayan bu takımda Palacios'un sorumluluk alması oldukça önemli.
Bir Portre: Carlos Pavon (Real Espana)

Honduras'ta başalayıp Meksika'da devam eden, İspanya'ya, İtalya'ya uzanan ve David Beckham'ın asistleriyle Los Angeles'ta atılan gollerle sonuna yaklaşılan bir kariyer düşünün. Bütün bu zamanda yaşanan anıların hiçbiri 36 yaşındaki Pavon'u geçen yıl Honduras'ın elde ettiği Dünya Kupası bileti kadar sevindirmemiştir. Elemelerde attığı 7 golle takımın en golcü ismi olan Pavon'un artık bir sezon boyunca en üst düzey performans göstermesi zor; ancak kariyerinin sonundaki 3 maçta canını dişine katacağından kimsenin kuşkusu yok.
4 Haziran 2010 Cuma
Dünya Kupası Finalistleri #28 - Yunanistan

Yunanlılar, 2004'te kendilerini Avrupa'nın zirvesine çıkartan Kral Otto'nun önderliğinde 1994'ten bu yana ilk kez Dünya Kupası'na geliyor. Şampiyon kadordan kalan bir kaç ismin yanına eklenen yeni yeteneklerle yeni bir mucizeye imza atma kapasiteleri olup olmadığını bu yazıda değerlendirelim.
Beklentiler:
6 yıl önce futbol tarihinin en büyük sürprizlerinden birisine imza atarak Avrupa Şampiyonu olan Yunanistan için bu Dünya Kupası da bambaşka bir anlam ifade ediyor; zira tek katılımlarını 1994'te gerçekleştiren Yunanlılar silik bir performansa imza atmışlardı. Tesadüfe bakın ki, o turnuvadan 16 yıl sonra gruplarında yine Nijerya ve Arjantin ile eşleştiler ve ilk eşleşmelerinden mağlubiyetle ayrıldıklarını hesaba katarsak, Yunanlıların motive olmak için pek çok nedeni bulunduğunu söyleyebiliriz. Turnuvaya önem atfetmelerinin başka bir sebebi de teknik direktörleri Otto Rehhagel olacaktır. Kariyerinde ilk kez bir Dünya Kupası'na katılan Otto Rehhagel, sağlık sorunları nedeniyle turnuva Yunanlılar onu iyi bir performansla uğurlamak isteyeceklerdir. Elemelerde İsviçre'nin arkasında kalarak play-off oynamak zorunda kaldılar ve Ukrayna'yı tek golle geçip finallere katılmaya hak kazandılar. Oyuncularının büyük çoğunluğu kendi liginde boy gösteren Yunanistan, Kyrgiakos ve Gekas gibi uluslararası tecrübesi bulunan oyuncularına oldukça güveniyor; ancak takımın liderliği çoğunluğu Panathinaikos forması giyen yerel ligdeki oyuncuların elinde. Gruptaki eski dostların yanına katılan diğer takım da Güney Kore. Hassas dengeler üzerine kurulu olan bu grupta Otto Rehhagel'in sağlamcı anlayışı oldukça işe yarayabilir. Tabii elemelerde çok iş yapan forvetlerinin Euro 2008'de olduğu gibi bu kez de büyük sahnede kaybolmamaları şartıyla.
İyimser Senaryo:
Sanıyorum bütün Yunanlılar iyimserlikten bahsedince Euro 2004'ü akıllarına getiriyorlardır. 6 yıl öncesini unutmak imkansız; ancak buradan şampiyonlukla ayrılacaklarını iddia etmek biraz hayalcilik olur. A grubunun karışma ihtimalini göz önüne alarak çeyrek final görebilirler diyelim.
Kötümser Senaryo:
Arjantin dışındaki takımların güçlerinin birbirine hemen hemen denk olduğu bir grupta yer alıyorlar. ilk maçta Kore karşısında alacakları bir mağlubiyet, gruptan çıkma ümitlerini söndürebilir.
Muhtemel Kadro:
Diziliş: 4-3-3
Kaleci: Tzorvas
Defans: Papadopoulos - Kyrgiakos - Torosidis - Seitaridis
Orta Saha: Tziolis - Karagounis - Katsouranis
Forvet: Samaras - Salpingidis - Gekas
2004'te defansif oyun anlayışıyla zirveye çıkan Yunanlılar, 2006 Dünya Kupası'na katılım hakkı elde edemedikten sonra daha ofansif bir sisteme dönüş yaptılar. Sağ açıktaki Salpingidis ve sol açıktaki Samaras da santrafor özellikli oyuncular oldukları için Yunanlıların gol yollarında sıkıntı çekmesi zor görünüyor; ancak takım 2004'teki sağlam defansif anlayışının oldukça uzağında.
Yıldız Oyuncu: Giorgos Karagounis(Panathianaikos)

33 yaşındaki Karagounis, takım ruhunu sahaya yansıtmak adına elinden geleni yapan bir lider olarak Yunanistan milli takımına kaptanlık ediyor. Kariyerinin zirvesi ise hiç şüphesiz açılış golünü attığı Euro 2004 turnuvasında Yunanistan'ın şampiyonluğuydu. Dünya Kupası'nda, takımda bu önemli tecrübeyi yaşamış oyunculardan birisi olarak daha fazla sorumululuk alması gerekecektir. Kariyerinde 3. kez geldiği ve artık kaptanlığını yaptığı Panathinaikos'ta duble yaparak turnuva öncesinde iyice morallendi. Güney Afrika'da kritik anlarda Yunanlıların gözelrinin onun üzerinde olacağına şüphe yok.
Patlama Yapması Muhtemel İsim: Dimitris Salpingidis (Panathinaikos)

2006 yılında PAOK formasıyla kazandığı gol krallığının ardından milli takıma çağırılmaya başlayan Salpingidis, aynı sezonun sonunda Atina'nın yeşil yoncalarına transfer oldu. 4 yıldır formasını giydiği Panathinaikos'la bu sezon lig + kupa dublesini gerçekleştirmesi ve play-off'larda Ukrayna'ya attığı gol kariyerinin en iyi sezonlarından birisini yaşadığını gösteriyor. Hem sağ kanat hem de santrafor olarak görev yapabilmesi, Otto Rehhagel'e maç içinde taktiksel değişiklikler için fırsat yaratıyor. Salpingidis takımın Euro 2004'te yer almamış üyelerinden birisi ve bu nedenle başarıya daha aç olduğunu söyleyebiliriz. Bütün bu nedenler de onu turnuvada patlama yapması muhtemel bir isim olarak ön plana çıkarıyor.
Bir Portre: Theofanis Gekas (Eintracht Frankfurt)

Kariyerinin son 4 yılının büyük çoğunluğunu Almanya'da geçiren Gekas, yukarıda ismi geçen oyunculareın aksine Hertha Berlin'le küme düştüğü kötü bir sezonu geride bıraktı. Yine de milli takım performansı ile kulüp performansı farklı olan oyunculardan birisi olduğu için Yunanlıların fazla endişelenmesine gerek yok. Milli tkaımda oynadığı iki maçta bir gol ortalama tutturan Gekas, Dünya Kupası elemelerinde attığı 10 golle Avrupa Kıtası'nda gol krallığının sahibi olmuştu. Yunanistan'da Panathinaikos forması da giymiş; ancak Salpingidis'in transferi sonrasında Panathinaikos'tan ayrılmıştı. Bakalım 2010 Dünya Kupası'nda Yunanistan'ın santraforları olacak bu ikili ne kadar uyumlu bir performans gösterecek?
3 Haziran 2010 Perşembe
Dünya Kupası Finalistleri #27 - Meksika
Bu yaz kupada ilgiyle izleyeceğim bir başka takım da Meksika. Sadece Gio sebebiyle değil, geçen seneden kalma Marquez hayalleri ve orta karar yıldızlara sahip takımların bana daha sempatik gelmesi Meksika'yı benim için ilginç kılıyor.
Beklentiler
Çalkantılı bir dönem geçiren Meksika'nın takım yapısı Javier Aguirre ile yerine oturmaya başladı. Aslında Dünya Kupaları'nın vazgeçilmez takımlarından biri denebilir Meksika için. Son 4 Dünya Kupası Finalleri'nin hepsinde yer alıp hepsinde de gruptan çıkmayı başarmışlar. Gayet parlak bir tablo. Bu kupada da aynı şeyi gerçekleştirmek Meksika için hiç zor değil bana kalırsa. Fransızların kendileri bile Fransa'nın gruptan çıkabileceğine inanmazken, grubun ilk ikisi Uruguay ve Meksika'dan oluşur diye düşünüyorum. Eğer Meksika grubu 1. sırada bitirebilirse son 4 kupadaki kötü talihini kırıp çeyrek finali görebilir.
İyimser Senaryo
Grubu lider bitirmek ikinci turda Meksika için büyük şans olabilir. Durum böyle olursa Çeyrek Finali görebilirler
Kötümser Senaryo
En kötü ihtimalle ikinci tura ikinci olarak çıkacağını düşünüyorum Meksika'nın. Bu durumda Arjantin - Meksika eşleşmesi muhtemel. Maradona'nın sağı solu belli olmaz ama normal şartlarda Arjantin'e elenmeleri normal.
Muhtemel Kadro
4-2-3-1
Kaleci: Ochoa
Defans: Aguilar, Marquez, Moreno, Nilo
Orta Saha: Pardo, Torrado, Guardado; Blanco, Giovani
Forvet: Vela
Kadronun en ilginç ismi Blanco. Javier Aguirre kendisini futbolu bırakma fikrinden vazgeçirip 36 yaşındaki oyuncuyu Meksika'ya tekrar kazandırmış. Blanco ve Marquez gibi tecrübe sahibi oyuncuların yanına Ochoa, Moreno ve Gio gibi genç yıldızlar eklenince, iyi bir takıma sahip olduklarını görmek fazla zor olmuyor.
Yıldız Oyuncu: Rafael Marquez Alvarez
Ne diyeyim ki şimdi Marquez'le ilgili? Barcelona'da attığı 80 metrelik milimetrik pasları mı anlatmalı, harika frikiklerinden mi bahsetmeli, bu sene Neill'da esintilerini gördüğümüz ayak ve top hakimiyetinden mi söz etmeli? Pardo ile birlikte takımın kaptanlığını yapan Rafa, Barcelona taraftarının gözünden iyice düşse de Meksika'nın en önemli ismi. Takıma da özellikle mental anlamda önemli yardımları olacağı kesin.
Patlama Yapması Muhtemel İsim: Carlos Alberto Vela Garrido
Aslında süprizlerle dolu bir kadrosu var Meksika'nın. AZ Alkmaar'lı Moreno, efsanevi Football Manager kalecisi Guillermo Ochoa, Barcelona zamanlarında herkesin umutla izlediği Gio, hepsinden bir patlama gelmesi muhtemel.
Tek bir isim vermek gerekirse, Arsenal'in umutla beklenen oyuncularından bir tanesi ve Gio'nun kankası olan Vela. Dünya Kupası'nda oynamak kendisi için beslenen umutların boşa olmadığını göstermesi için çok büyük bir şans. 20'li yaşlarına yeni giren Vela için bir şeyler kanıtlamanın vakti geldi.
Bir Portre: Giovani dos Santos
Harry Kewell'ın gitmesiyle beraber Gio'nun alınmayan bonservisi beni yıkan iki yanlıştı bu sezon sonu adına. Giovani'nin bonservis bedeli hakkında çelişkili şeyler söylensede, eğer imkanlar dahilinde bir ücretle alabilseydik kesinlikle kaybedilmemeliydi böyle bir oyuncu. İkinci yarıda Galatasaray performansına baktığımızda takıma çok fazla bir şey kattığını söylemek zor. Özellikle ilk maçlarda bariz bir tutukluğu vardı ama Kasımpaşa maçında yaptığı patlamadan sonra belli bir seviyenin altına hiç düşmedi Gio. Dribblingleri ve sürati çok az oyuncuda görülebilecek seviyede.
Gio ile ilgili başka bir güncel not ise kardeşiyle alakalı. Jonathan dos Santos Dünya Kupası kadrosundan çıkarıldıktan sonra abi Gio'nun da Dünya Kupası'nda oynayası kalmamış! Tuhaf bir haber, doğruysa da tuhaf bir tepki. Buradan Gio'ya seslenelim, şov yapma Gio, Dünya Kupası bu. Kardeş falan hikaye olur sen o sahaya çıkınca...
Dünya Kupası Finalistleri #26 - Güney Afrika

Bu yaz bütün gözlerin Güney Afrika'ya dönmesini sağlayan fotoğraf bu. 20. yüzyılın en önemli insan hakları mücadelelerinden birini Apartheid yönetimine karşı Güney Afrika'da sürdüren Mandela, ırkçılığa karşı mücadelesinde karşısında duran "beyaz dünya"nın adamları tarafından, sanki geçmişte Mandela'ya uluslararası kuruluşlar çok yardımcı olmuş gibi, bu tip büyük organizasyonlar verilerek ödüllendiriliyor. Biz yine de siyasi tartışmalardan çıkalım ve bu büyük organizasyonu düzenleyecek Güney Afrika'nın kadrosu nereye kadar gidebilir bunu değerlendirelim.
Beklentiler:
2010 Dünya Kupası'nı düzenleme hakkı elde ettikten sonra Güney Afrika saha içinde teknik direktör krizleri ve turnuvalardaki başarısız sonuçlar, saha dışında ise bitirilmesi mümkün gözükmeyen stadyum inşaatları ve muhtemel güvenlik sorunları ile manşete çıktı. Tabii burada ABD ve Batı Avrupa kaynaklı uluslararası medya kuruluşlarının, altmetni "böyle büyük organizasyonları ekonomisi güçlü olmayan ülkelere değil, bize verin" olan haberlerinin sanal etkisi de var; ancak Güney Afrika'nın gerek saha içi gerek saha dışı sorunlara tatmin edici cevaplar veremediği de bir gerçek. Saha içine dönecek olursak, Güney Afrika'nın 1990'ların sonunda harikalar yaratan Radebe'li, Moshoeu'li kadronun kalitesinin çok uzağında bir takıma sahip olduğunu söyleyebiliriz. 2010'a hazırlanan süreçte takım 2006 Dünya Kupası ve 2010 Afrika Kupası'na katılma hakkı kazanamadı, katıldığı 2008 Afrika Kupası ve 2009 Konfederasyon Kupası'nda ise güven vermekten uzak bir görüntü çizdi. Konfederasyon Kupası'nda yarı final oynamayı başardılar belki; ancak turnuva boyunca 5 maçta 3 mağlubiyet aldılar ve yalnızca Yeni Zelanda'yı yenebildiler. Bütün bu sebeplerden ötürü ev sahibi ülke taratarlarının beklentileri çok düşük. A grubunda Fransa, Meksika ve Uruguay gibi güçlü ekiplerle çekişecek olmaları beklentilerin daha da düşmesine yol açtı. İlk turu geçemeyen ilk ev sahibi takım olmaktan kurtulmaları için Vuvuzelalı taraftar desteği, maçların yüksek rakımda oynanacak olması ve santrafor Mphela'nın çıkışı yeterli olacak mı, Dünya Kupası'nda göreceğiz.
İyimser Senaryo:
Turnuvayı kendi evinde oynamak kadar büyük bir avantaj yoktur, hele bir de ülkedeki iklim şartları rakiplerin pek çoğuna zorluk çıkaracak türden ise. Grubun ilk maçında Meksika'yı yenerlerse A grubundan çıkıp B grubunda Arjantin ile eşleşmemeyi bekleyecekler. Fazla iyimser olsa da ev sahibi olmalarının şerefine çeyrek final kapısının onlar için açık olduğunu söyleyelim.
Kötümser Senaryo:
Bu turnuvayı düzenleyecekleri 8 yıl öncesinden belirli olmasına karşın Güney Afrikalılar bu süreci oldukça kötü yönettiler. Teknik direktörü belirlemekte sıkıntılar yaşadılar ve yeni bir jenerasyon yetiştirmeyi başaramadılar. Dünya Kupası'nda bunun cezası grup maçlarında elenmek olarak kesilebilir.
Muhtemel Kadro:
Diziliş: 4-5-1
Kaleci: Khune
Defans: Gaxa - Booth - Mokoena - Masilela
Orta Saha: Tshabalala - Modise - Pienaar - Sibaya - Moriri
Forvet: Mphela
Güney Afrika'nın en büyük hatası 2010 Dünya Kupası'nda taraftarları heyecanlandıracak bir kadroyu oluşturamamasıydı. Genç yaş turnuvalarında hiç görünmemekle birlikte Avrupa'ya oyuncu da ihraç edemediler ve kendi evlerindeki kupada iddiasız bir kadroya sahipler. Kadronun son sürprizi ise santrafor Benni McCarthy'nin kadroya alnımaması oldu.
Yıldız Oyuncu: Steven Pienaar (Everton)
Steven Pienaar, yakın dönemde Güney Afrika'nın yetiştirdiği en büyük yıldız olarak Dünya Kupası'na geliyor; ancak takımı ne kadar sahiplendiği konusunda Güney Afrikalı futbolseverlerin kafalarında ciddi soru işaretleri var. Bunda şüphesiz Pienaar'a yüklenen bekelentilerin fazlalığı da önemli rol oynuyor. 20 yaşındayken 2002 Dünya Kupası kadrosuna çağırılan; ancak fizik gücü istenen seviyede olmadığı için pek fazla forma şansı bulamayan Pienaar, bu turnuva öncesi forması garanti olan tek isim konumunda. Everton'da istikrarlı bir performans ortaya koyan Pienaar, taraftar desteğiyle birlikte bir seviye atlayıp takımını taşıyan isim konumuna yükselmeyi hedefliyor.
Patlama Yapması Muhtemel İsim: Katlego Mphela (Sundowns)
2009 yılına kadar başarısız Fransa deneyimi sonrasında adı bilinmeyen bir oyuncu olan Mphela'nın kariyeri bir golle değişti. Konfederasyon Kupası'nın 3.'lük maçında İspanya'ya oyuna girişinin hemen ardından 90. dakikada attığı muhteşem frikik golü onun Dünya Kupası'nda patlama yapması muhtemel oyunculardan biri olduğunu ortaya koyuyor. 2009-10 sezonunu 17 golle Güney Afrika gol kralı olarak tamamlayan Mphela, Güney Afrika'nın oldukça zorlandığı gol yollarında kilidi çözecek isim olabilir.
Bir Portre: Aaron Mokoena (Portsmouth)
Portsmouth da defansif orta saha olarak görev yapan Mokoena, Güney Afrika'nın stoper tandeminde görev yapıyor. Geçtiğimiz günlerde 100. kez milli olma şerefine erişen ilk Güney Afrikalı oyuncu oldu. Bafana Bafana için 100. maçını oynadıktan sonra oldukça duygusal bir konuşma yapan Mokoena annesine teşekkür etmeyi de ihmal etmedi. Ülkesinde "Mbazo", yani Balta lakabıyla tanınan Mokoena 2010 Dünya Kupası'nda takımının kaptanlığını da üstlenecek. Kariyerinin en büyük hayal kırıklığının ise 2006 Dünya Kupası'na katılamamak olduğunu söylüyor. Onun premier ligde edindiği tecrübeye Güney Afrika milli takımının oldukça ihtiyacı var.
Dünya Kupası Finalistleri #25 - Yeni Zelanda

Dünya Kupası'nın adına yakışır şekilde bütün dünyadan temsilcilere fırsat tanımasının sonucunda Yeni Zelanda da Dünya Kupası'na katılmaya hak kazandı. Daha önce katıldıkları rugby ve basketbol dünya şampiyonalarında yaptıkları Haka dansıyla turnuvaya renk katan Yeni Zelandalıların bu turnuvaya neler katabileceğini bu yazıda inceleyelim.
Beklentiler:
1982 Dünya Kupası'nın ardından ilk kez Dünya Kupası'nda yer alma fırsatı yakalayan Yani Zelandalılar, Avustralya'nın Asya elemelerine katılmasıyla Okyanusya'nın 0.5'lik kontenjanını kullanmaya hak kazandı. Bu kontenjan, Asya elemelerinden gelecek olan 5. takımla play-off maçı oynama hakkı anlamına geliyordu. Bu hakkı kullanabilmek için Yeni Kaledonya, Fiji ve Vanuatu'nun bulunduğu zorlu(!) grupta liderliği elde etmeleri gerekiyordu ve son maçta Fiji'ye karşı aldıkları mağlubiyet dışında bütün maçlarını kazanarak bunu başardılar. 2008 yılında sona eren bu eleme grubunun ardından bir yıl boyunca Asya'dan gelecek rakibini bekledi Yeni Zelanda. Çİn, İran gibi turnuva geleneği olan takımların yerine Bahreyn'in play-off'a katılma hakkı kazanması, Yeni Zelanda'nın ümitlerini de artırdı. Play-off maçlarında 5-2-3 taktiğiyle gol yememeyi amaçlayan Rick Herbert'in taktiği başarılı oldu ve Yeni Zelanda Bahreyn'i 0-0 ve 1-0'lık skorlarla elemeyi başardı. İkinci maçta bir penaltı kurtaran kaleci Mark Patson da Dünya Kupası bileti alınırken kahramanlaştı. Dünya Kupası tarihinde heünz puanla tanışamayan Yeni Zelanda; İtalya, Paraguay ve Slovakya'nın bulunduğu grupta bunu başarmaya çalışacak. Keindlerinden kişisel beklentim ise maçlar öncesinde Haka dansı yaparak renkli görüntüler oluşturmaları ve jeneriklerde yer almaları.
İyimser Senaryo:
Yeni Zelanda'nın bir üst tura çıkması herhalde turnuvanın en büyük sürprizi olacaktır. Grupta alacakları bir puan veya atacakalrı bir gol en azından bu turnuvadan kendilerine hatırlanacak bir anının kalmasını sağlar.
Kötümser Senaryo:
3 maç sonunda 0 gol ve 0 puanla turnuvadan ayrılması muhtemel olan Yeni Zelandalılar için 4-5 farklı mağlubiyetler almak gurur kırıcı olabilir.
Muhtemel Kadro:
Diziliş: 4-4-2
Kaleci: Paston
Defans: Sigmund - Nelsen - Smith - Boyens
Orta Saha: Elliot - Brown - Barron - Clapham
Forvet: Smeltz - Killen
Kadrosunda kalburüstü takımlarda oynamış az sayıda oyuncu bulunduran Yeni Zelanda'nın bu tecrübesizlikle başa çıkması zor görünüyor. Forvette alternatifleri olan bu kadronun defansif zaafları turnuvada sıkıntı yaratacaktır.
Yıldız Oyuncu: Ryan Nelsen (Blackburn)

Glatasaray'ın Neill ile başlayan transfer haberleriyle Blackburn'un Okyanusya'ya olan ilgisinin ne denli büyük olduğunu anlamıştık. Ryan Nelsen de Blackburn'de forma giyen Okyanuslyalılardan. 5 yıldır istikrarlı bir şekilde Blackburn defansında görev yapan Nelsen, kariyerine MLS draftının 4. sırasında kendisini seçen D.C. United'da başladı. Tabii bu draft seçiminin NBA'deki gibi bir anlamı olmadığını belirtmeye herhalde gerek yok; ancak futbol bursu sayesinde Stanford Üniversitesi'nde okumuş olduğunu da not düşelim. Yeni Zelanda FIFA dünya sıralamasında ilk 70'de yer almadığı için Blackburn'e giderken FA'den iş izni alamayan Nelsen, yapılan itiraz sonrası 2005-06 sezonu öncesinde bu hakkı elde etti. Kariyerini etkileyen sakatlıklar nedeniyle, 32 yaşında olmasına karşın henüz 50 kez milli olmayı başaramamış durumda. Defansta sergileyeceği performans, Yeni Zelandalıların iyi bir Dünya Kupası geçirmesi için hayati önem taşıyor.
Patlama Yapması Muhtemel İsim: Shane Smeltz (Gold Coast United)

İki yıldır Okyanusya'da yılın futbolcusu seçilen Shane Smeltz, bu sezon Gold Coast'ta attığı 16 golle Avustralya Ligi gol kralı oldu. Okyanusya elemelerinde Yeni Zelanda formasıyla 5 maçta attığı 8 gol takımın Dünya Kupası bileti almasında önemli bir role sahipti. Son olarak Sırbistan'a attığı golle takımın 1-0 galip gelmesini sağladı. Benzer bir performansı Dünya Kupası'nda da gösterebilirse Yeni Zelanda daha büyük çaplı sürprizlere imza atabilir.
Bir Portre: Chris Killen (Middlesborough)

Bütün kariyerini Ada'da geçiren Killen kariyerinde, İngiltere 4. liginden Premier lig şampiyonluğuna kadar her seviyeyi görmüş durumda. Oldham Atheltic'de oynadığı günlerde 250.000 pound'luk transfer bedeli aşırı pahalı bulunan Killen soluğu İskoçya'da aldı. Hibernian'da gösterdiği iyi performans onu Celtic'e taşıdı. İlk sezonunda şampiyonluk görmesine karşın 20 maçta 1 gol bulması kötü bir sezonu geride bıraktığı anlamına geliyordu. 2010'un Ocak ayında Middlesborough'ya transfer olan Killen, Dünya Kupası öncesinde de ilginç bir haberle manşetlere çıktı. Evlilik tarihi hazırlık kampıyla çakıştığı için kamptan ayrılan Killen, takımın tur atlaması durumunda da balayı için Güney Afrika'yı terk eder mi, hep beraber göreceğiz.
28 Mayıs 2010 Cuma
Dünya Kupası Finalistleri #24 - Slovenya

Euro 2000 ve 2002 Dünya Kupası'nda Zlatko Zahovic'in önderliğinde boy gösteren Slovenya, bu altın yılların ardından ilk kez büyük bir şampiyonda boy göstermeye hak kazandı. 2 milyon nüfuslu bu küçük ülkenin turnuvadaki beklentilerini ise bu yazıda ele alacağız.
Beklentiler:
Turnuvaya katılan 32 ülkeden en küçüğü Slovenya, Güney Afrika biletini elde ederek beklentileri fazlasıyla aştı. Geçtiğimiz yılın Nisan ayında Kuzey İrlanda'ya 1-0 mağlup olmalarının ardından kimse 6 maç sonunda 8 puanı bulunan Slovenya'nın play-off'lara kalmasına ihtimal vermiyordu; ancak onlar kalan 4 maçlarını da gol yemeden kazanarak play-off oynama hakkını elde ettiler. Otoriteler, play-off'larda Slovenya ile eşleşen Rusya'nın en şanslı kurayı çektitğine inanıyorlardı. Bu nedenle Rusya'da oynanan ilk maçta bitime on dakika kala Slovenya'nın skoru 2-1'e getiren golünü kimse önemsememişti. Slovenya play-off'un ikinci ayağında 1-0'lık galibiyeti elde edince deplasmanda atılan bu gol Dünya Kupası biletini Slovenya'ya getirmiş oldu. Slovenler, Avrupa'nın çeşitli liglerinde forma giyen oyuncuları bir araya getirerek iyi bir takım oluşturmayı başaran Matjaz Kek'e çok şey borçlu olduklarını biliyorlar. Buraya kadar gelebilmelerine defansif kaliteleri oldukça yardımcı oldu ve 3 maçın grup sonuçlarını belirlediği Dünya Kupası'nda bu avantajları onlara çok şey kazandırabilir. İngiltere, ABD ve Cezayir ile karşılaşacakları C grubunda turu geçebilmek için yeterli tecrübeye sahip olmamaları ise turnuvada onları sıkıntıya sokabilir.
İyimser Senaryo:
Dünya Kupası'na kalmaları zaten oldukça iyimser bir senaryo içinde yaşadıklarını gösteriyor; ancak tarihlerinde ilk kez gruplardan çıkmayı başarmaları unutulmaz bir Dünya Kupası yaşamalarını sağlar.
Kötümser Senaryo:
Bu turnuvaya kendilerinden daha büyük bir sürprize imza atarak katılan bir takım varsa o da Cezayir'dir. Slovenya'nın bu Afrika temsilcisinin arkasında kalması taraftarlarını üzecektir.
Muhtemel Kadro:
Diziliş: 4-4-2
Kaleci: S Handanovic
Defans: Jokic - Brecko - Suler - Cesar
Orta Saha: Koren - Kirm - Birsa - Radovsavljevic
Forvet: Novakovic - Dedic
Oyuncuların pek çoğunun gerek milli takım gerek kulüp düzeyinde bu kadar üst düzey bir turnuva tecrübesi yaşamamış olması şüphesiz bu kadronun en büyük eksiği. Oturmuş kadroları ve birbirine alışkın futbolcularıyla bu eksiğin üstesinden gelmeye çalışacaklar. Ne kadar başarılı olabileceklerini ise Dünya Kupası'nda göreceğiz.
Yıldız Oyuncu: Robert Koren(WBA)

29 yaşındaki Slovenya kaptanı, Matjaz Kek'in ona kaptanlığı vermesinin ardından takımın liderliğine soyundu ve "yeni Zahoviç" olarak adlandırılmanın verdiği baskıdan da kurtuldu. Takımda premier league tecrübesi bulunan yegane oyuncu Koren ve orta sahadan takımı yönetirken sakinliğini korumasını belki de bu tecrübeye borçlu. Koren, yaratıcı oyunculardan beklenen pek çok özelliği bünyesinde barındırıyor; ancak bir eksiği var: Gol yollarında beklenen katkıyı verememek. Milli takım formasıyla yalnızca dört golü bulunan Koren, bu elemelerde yalnızca iki gol buldu ve bu gollerde 5-0'lık San Marino maçında geldi. Dünya Kupası'nda Slovenya'nın, onun istikrarlı bir performans göstermesine çok ihtiyacı var.
Patlama Yapması Muhtemel İsim: Samir Handanovic (Udinese)

Slovenya Ligi'nde yalnızca 7 maç oynadıktan sonra henüz 19 yaşında Udinese tarafından transfer edilen Handanovic, İtalya'da 3'ü kiralık olmak üzere 4 takımda forma giydi. Rimini'yle 2. ligde gösterdiği performans, De Sanctis'in Udinese'den ayrılmasının ardından siyah-beyazlı ekipte birinci kaleci olmasını sağladı. Kendine güvenen oyunu önünde kurulu defansları oldukça rahatlatıyor ve Slovenya milli takımının elemelerde yalnızca dört gol yemesi bunun önemli bir kanıtı. Dünya Kupası'ndaki yedeği de kuzeni Jasmin Handanovic olacak.
Bir Portre: Milivoje Novakovic (Köln)

1.92'lik golcü elemelerde attığı beş golle takımın skor yükünü çeken isimdi. Novakovic'in kariyerinde Daum'un da önemli bir yeri var. Köln ikinci ligdeyken takımın başına geçen Daum, Novakovic'i kaptanlığa getirdi. Bu sorumluluğun altından başarıyla kalkan Novakovic, sezonu 20 golle gol kralı olarak tamamladı ve Köln'ün Bundesliga'ya yükselmesinde önemli bir rol oynadı. Bu aynı zamanda Novakovic'in Bulgaristan 1. liginden sonra gol krallığını ikinci kez kazanışıydı. Daum'un ayrılmasının ardından kaptanlıktan ayrılan Novakovic, kariyerinin en önemli dönemini bu yaz geçireceğe benziyor. Slovenya'lılar, kupada akılda kalacak bir performansa imza atmak için onun gollerine fazlasıyla muhtaçlar.