Beşiktaş’ın tarihindeki ilk Avrupa Kupası olan Eurochallenge kupasını kazanmanın keyfini yaşarken, bir yandan da başarısının boyutunu kavramaya çalışıyor. Kazanılan başarıların kendi geçmişine değil de rakip takımlara (hatta sadece üç büyüklerin durumuna) bağlı olarak değerlendirildiği ‘bir acayip’ ortamda, başarıya anlam yüklemek daha da zorlaşıyor. Aşağıda sıraladığım bazı soruları irdeleyerek, Beşiktaş’ın başarısının daha iyi tanımlanabileceğine inanıyorum. Böylelikle Eurochallenge başarısının “büyüklüğü” krizi de bir nebze olsun aşılabilir.
Basketbolda bir Avrupa Kupası kazanmak ne anlama geliyor?
Bir kupa kazanmanın en önemli getirilerinden birisi, takımın artık “kazanan” kimliğine sahip olmasıdır. Majör turnuvalar, yani basketbol özelinde Euroleague ve Ulusal Lig kulübün büyüklüğünü kavramak adına bakılan ilk istatistiklerdir. Ulusal Kupa, Süper Kupa (Cumhurbaşkanlığı), Eurocup ve Eurochallenge gibi minör turnuvalar ise, kulüplerin şeref tablolarını zenginleştirir ve kazanan kimliğinin vurgusunu güçlendirirler. Turnuva başında koyduğunuz hedefe, hiçbir yoruma yer bırakmayacak şekilde ulaştığınız anlamına gelir.
Yerel turnuvalarda çok da parlak bir geçmişi olmamasına karşın, medya ve taraftar ilgisi nedeniyle tanınma konusunda sıkıntı çekmeyen Beşiktaş’ın, yurtdışında tanınırlık açısından elde ettiği ilk somut başarı Eurochallenge kupası oldu.
Kupayı daha önce kazanan takımlara baktığımız vakit; Virtus Bologna, Joventut Badalona ve UNICS Kazan gibi basketbolda saygın bir ismi olan takımları görmek mümkün. Ancak, Almanya’da gerçekten bir köy takımı olduğunu iddia edebileceğimiz Göttingen BC’nin de, bu yıl Beşiktaş’ın karşısına bir Eurochallenge şampiyonu olarak çıktığını hatırlatalım. O maçta Deron Williams’dan 50 sayı yemeleri dünya gündeminde, muhtemelen şampiyonluklarından daha çok yer kaplamıştır. Buradan, yerel ligin gücünün bazı Avrupa kupalarından daha önemli olabileceği sonucu çıkıyor.
Eurochallenge futboldaki Intertoto kupasının karşılığı mıdır?
Intertoto kupası, futbolsuz geçen yaz dönemini doldurmak için icat edilen, sonrasında da UEFA’nın yaklaşık 15 yıllık bir dönem boyunca UEFA kupasına katılım sağlamak için, yine yaz döneminde oynanan bir kupaydı. Avrupa Ligi’ne geçişin ardından UEFA’ya katılan takım sayısı artırıldı ve bu uygulama son buldu. Hem bir sezon turnuvası olmayan, hem de sonunda tek bir kazananın olmadığı bu kupa (2008’de kupayı kazanan takım sayısı 10’dur), kupa sayılarının yer aldığı şeref listelerine dahil edilmez ve Kupa 3 olarak görülmez. UEFA kupası, Kupa Galipleri Kupası’nın oynandığı yıllarda Kupa 3 olarak görülüyordu; ancak hem katılımcıların liglerdeki dereceleri, hem de bütün ülkelerin katılımcı göndermeleri nedeniyle Eurochallenge’dan daha değerli bir konuma sahipti.
Çeşitli spor dallarındaki başarıları birbirleriyle karşılaştırmak oldukça zor; ama bir benzetme yapmak illa ki gerekliyse, bu başarıyı erkeklerde Arkasspor’un 2008-09 sezonunda, kadınlarda da Vakıfbank Güneş Sigorta’nın 2007-08 sezonunda kazandıkları Challenge Kupası (ki isim de aynı) ile karşılaştırmak daha doğru olur.
“Eurochallenge Koraç Kupası’nın muadili midir?” yahut “Beşiktaş Türkiye’nin Avrupa’da kazandığı en büyük kupa başarısına ortak mı oldu?”
Bu soruya tam bir yanıt vermekte, hem yaşım hem de kupaların niteliğinin değişmesi nedeniyle zorlanıyorum. Kağıt üstünde iki kupa da Avrupa basketbolunun Kupa 3’ü olarak görünse de, katılımcı profilinin yıllar içinde değişiklik göstermesi durumu bulanıklaştırıyor. Koraç Kupası denince akıllara gelen Efes Pilsen – Olimpia Milano finalinde, rakibin Bodiroga ve Fucka gibi büyük efsaneleri de barındıran Euroleague kadrosu ile kıyaslama yapmak Koraç Kupası’nı değerinin biraz üstünde görmemize neden olabilir. Örneğin, 2000’lerin başında Kombassan Konya’nın katıldığı sezonlardaki Koraç Kupası, Eurochallenge seviyesini andıran cinsten.
Bu kupanın Beşiktaş açısından değeri nedir?
Eurochallenge kupası, tekerlekli sandalye basketbol takımımızın kazandığı 2 Avrupa Kupası’nı bir kenara bırakırsak (ki o bıraktığımız kenarın Beşiktaş müzesinin en nadide köşelerinden birisi olduğunu umuyorum), Beşiktaş’ın tarihinde kazandığı ilk Avrupa Kupası. Bu kupanın, kulübün sportif imajını güçlendirmek adına önemli başarı olduğu ve Beşiktaş’ın çok ihtiyaç duyduğu bir dönemde kazanıldığı da kesin. İşe basketbol cephesinden baktığımızda ise, Deron Williams’ı getirerek gündem yaratan takımın, sezon sonunda başarıyı yakalamasının Katar kulübü imajını kırmak adına faydalı olduğunu söylemek gerekiyor. Evet, belki Deron Williams yalnızca ilk grup maçlarında forma giydi; ancak isminin yarattığı medya ilgisi Beşiktaş’ın kupa boyunca favori gösterilmesinde önemli bir rol oynadı.
Eurochallenge kazanmanın geleceğe dair katkısı nedir?
Eski Eurochallenge şampiyonlarından Joventut Badalona ve UNICS Kazan’ın, ilerleyen yıllarda bu seviyedeki başarılarının üstüne koyarak Eurocup’ı kazandıklarını hatırlatmak gerekir. UNICS Kazan yıllara yayılan bu mücadelesinin sonunda, kendisini bir Euroleague takımı olarak da ispatlamayı başardı. Yani bu kupa, doğru çizilmiş bir gelecek planıyla Avrupa bazında büyümenin önünü açabilir.