Hamburg’da
Euro2012 için vitrinler formalardan çikolatalara kadar Almanların renkleriyle
süslenmiş, arabalara bayraklar takılmışken, turnuvanın dışında kalmış olmak bana
her zamankinden daha fazla acı veriyor. Bu heyecanın dışında kalmış olmak üzücü; ancak
bu turnuva öncesi milli takımımızın oynadığı maçlar, en azından geleceğe dair
bir umut yarattı. Alınan başarılı sonuçlar kadar, takımın sorunlarını iyi
analiz eden bir teknik direktörü başımızda görmek de umudu yaratan faktörlerden
birisiydi. Rakiplerimizin bu maçları ne kadar ciddiye aldıkları tartışma konusu
olsa da, hücumda çoğalabilen ve merkez forvetin yanına alternatif golcüler
çıkaran takımımız, turnuvada izlediğimiz rakiplerimizin uzağında görünmedi.
Hal böyle olunca,
havuz listelerini bir kez daha ertelemeyi ve Abdullah Avcı’nın farklı
mevkilerdeki tercihlerini değerlendirmeyi tercih ettim. Böylelikle bu yazının
önümüzdeki maçları değerlendirirken iyi bir referans işlevi görmesini
amaçladım.
Kaleci
Dünya Kupası
elemeleri öncesi hazırlık döneminde iki yeni kaleci ilk kez A milli takım
forması giyme şansı buldular. 25 yaş altındaki iki kalecimizden Cenk Gönen,
Beşiktaş’ın bir numaralı kalecisi olmayı başardığı takdirde Volkan sonrası
dönemde kaleyi devralabilir. Mert Günok ise A2 milli takımında başarılı bir
performans gösteren Ertuğrul Taşkıran ile birlikte Fenerbahçe’nin ikinci kaleci
için vereceği kararı bekleyecek. Aslında Volkan’ın arkasında beklemek veya ilk
11’de başlamak için takım değiştirmek Mert Günok’un elinde; zira kendisi bu yaz
kontratı biten isimlerden. Cenk ve Mert, Volkan’dan önce kendileriyle e aynı
yaşlarda olan ve Liege’de düzenli oynama şansı bulan Sinan Bolat’ı geçmek
zorunda olduklarının da farkına varmalılar. Volkan sonrası dönemin ilk 11
adaylarından Onur Kıvrak ise Trabzon ile olan sözleşmesini uzatarak öncelikle
Tolga Zengin ile rekabete girmeye karar verdi. Volkan, Tolga ve Sinan gibi
düzenli oynama şansı bulan 3 ismin yanına eklenen bu alternatifler eleme
sürecinde kalede sorun yaşamayacağımızı gösteriyor. Yeni A milli olan yeni
isimlerin düzenli forma giymeleri de alternatiflerin üzerindeki tereddütleri
ortadan kaldıracaktır.
Sol Bek
Bu bölgenin birinci
alternatifi olan Hakan Balta’nın kadroda olmadığı dönemde İsmail Köybaşı ve
Hasan Ali Kaldırım formayı paylaşan isimler oldular. İsmail ilk maçtaki
oyunuyla birinci alternatif olma şansı olduğunu da gösteriyordu ki, çok
talihsiz bir sakatlık yüzünden 6 aylığına devre dışı kaldı. Bu sakatlık sonrası
formayı devralan Hasan Ali ise belki dikkat çekici bir performans ortaya
koymadı; ama mevcut futbol düzeninde hem defansif hem de ofansif olarak pek çok
farklı görevin yerine getirilmesi gereken bu mevkide sırıtmaması da ilk
sınavlarını veren bir isim için yeterlidir. Resmi maçlar başladığında Hasan
Ali’nin Kayseri’den farklı bir kulübü temsil etme ihtimali de var. A2’nin sol
beki olan İshak Doğan’ın Kayseri ile anlaşması da bu ihtimali kuvvetlendiriyor. (Not: Bu yazıyı yazdıktan bir gün sonra İshak Doğan'ın Karabük ile anlaştığını gördüm. Bu da transfer döneminde teoriler üretmemek için bana ders olsun.)
Stoper
Euro2012
elemeleri süresince formda stoperler bulamamamız, takımımızın toplam
kalitesinin altında kalmasının nedenlerinden birisiydi. Servet – Gökhan Zan
ikilisinin düzenli forma giyecek formdan fersah fersah uzak olmaları üzerine
yeni arayışlara yönelen Hiddink, önce Serdar Kesimal’ı ilk 11 ‘İn parçası
haline getirmiş, onun sakatlığının ardından Trabzon’dan Egemen ile Giray ve son
olarak da Leverkusen’li Ömer Toprak kadroya dahil olmuşlardı. Bundesliga’da
2011-12 sezonunda istikrarlı şekilde forma giyen Ömer yeni kadronun değişilmez
isimlerinden olacak gibi görünüyor. Onun yanındaki stoper olmak için de bir
Fenerbahçeli (Bekir), bir Galatasaraylı (Semih Kaya) ve bir Beşiktaşlı (Egemen)
rekabete girecek. 5 maçlık hazırlık döneminde Bekir 3, Semih ve Egemen de 2 maç
ilk 11’de başladılar. Serdar Aziz, Giray Kaçar, Serdar Kesimal ve Eren Güngör
havuzdaki diğer alternatifler olarak görev bekliyorlar.
Sağ Bek
Birinci tercih
olan Gökhan Gönül’ün sağlıklı olduğu dönemlerde üzerine pek de düşünmediğimiz
sağ bek pozisyonu, derinlik açısından istenen seviyede görünmüyor. Sıkıntıyı
kronik olarak ters kanatta yaşıyoruz belki; ama belirleyici olan Hırvatistan
maçında Gökhan Gönül’ün kayıp olmasında bu alternatifsizliğin de payı olduğunu
göz önüne almamız gerekir. Hazırlık maçlarında Gaziantepspor’un beki Serdar
Kurtuluş yeni bir isim kazanmak adına, ilk kez milli formayı girmesinden
yaklaşık 5 yıl sonra yeniden milli takıma çağrıldı. Hamit Altıntop bu pozisyonda
denenen ikinci isimdi; ama orta sahadaki varlığı daha önemli olduğu için, camı
kırıp düğmeye basmayı gerektiren zorunlu haller dışında onu burada görmemiz
zor. Serkan Balcı ve Sabri Sarıoğlu geçmiş yıllarda bu mevkide görev almış; ama
Gökhan Gönül’e ciddi bir alternatif olmaktan uzak isimler.
Defansif Orta
Saha
Mehmet Topal,
Arda ve Hamit ile birlikte 5 maçın 4’ünde ilk 11 başlayan 3 isimden birisiydi. Pozisyonu
hiçbir maçta değişmediği ve takımda başka alternatifi olmadığı için eleme
maçlarında ilk 11’deki yerinin hazır olduğunu söylemek iddialı olmaz. Onun bu
mevkide alternatifsiz oluşu ise ceza ve sakatlık halinde başımızı ağrıtabilir.
Topal’ın havuzdaki gerçekçi alternatifi Selçuk Şahin olarak görünse de,
yokluğunda Selçuk İnan veya Emre’nin bu mevkie kaydırılacağını düşünüyorum. A2
milli takımında oynayan Salih Dursun (genç takımlardan Kayseri’ye transfer olan
bir başka isim) ve Abdülkadir Kayalı da, bu sezon büyük bir sıçrama yapmaları
halinde havuza eklenebilirler.
Orta Saha
Orta saha
oyuncularını Mehmet Topal’dan ayrı, öndeki ikili olarak değerlendirdiğimizde,
milli takımın üst düzey oyuncu bolluğuna sahip olduğu yegâne bölgenin orta saha
olduğunu görüyoruz. Real Madrid etiketli iki oyuncumuzun ve Emre’nin varlığında;
Türkiye liginin en değerli oyuncusu Selçuk İnan’ın dahi forma bulmakta
zorlandığı bir yapıdan bahsediyoruz. Hem pas yüzdesi ve oyun bilgisi üst derece
olan, hem de savunmada direnç gösterebilen bu kadro çeşitliliğinde, Abdullah
Avcı’nın Arda’yı orta sahaya çekme hamlesi sorgulanabilir. Ancak, 2012 yılının
futbolunda başarıya giden yol, aynı anda oyunun her bölgesinde rakipten fazla
oyuncu bulundurabilmekten geçiyor. Bu nedenle, Arda’nın orta sahaya çekilme
hamlesini, 4-3-3’ün ileri üçlüsünde forvet nitelikli oyuncular bulundurma
tercihiyle bir arada değerlendirmek gerekir. Arda + 3 forvet ile skoru
değiştirebilecek 4 isme sahip olan takım, iki bekin veya orta sahada Arda’nın
partneri olacak ismin hücuma katkı vermesiyle, Hiddink döneminde takımın temel
problemi olan hücumda çoğalamama sıkıntısını aşmak için önemli bir fırsata
sahip oluyor.
Orta sahada Topal
ve Arda’nın yanındaki üçüncü kontenjan için Abdullah Avcı hazırlık kampında 3
ismin üzerinde durdu: Nuri, Hamit ve Emre. Selçuk İnan’ın sezon sonu
yorgunluğu, onu bu dönemde ikinci plana itmiş olabilir, o nedenle onu da bu
alternatiflere katmakta fayda var. Hamit’in sağ bek sorununu çözmek için son
maçlarda o mevkie kaydırılması Emre’nin adını ön plana çıkarıyor. İlk Hollanda
maçının provası olarak görülen Portekiz maçında da sahada o vardı. Nuri ve
Hamit’in önümüzdeki sezon forma şansı bulacakları takımlarda olmaları Abdullah
Avcı’nın elini güçlendirecektir. Özellikle Nuri’nin Dortmund formuna dönüp
üçlüyü tamamlaması, Avrupa’nın elit orta sahalarından birisine sahip olmamızı
sağlayacaktır.
Bu kadar önemli
isimlerin yanına eklenen genç alternatifler de bizleri heyecanlandıracak
kapasitedeler. Sakatlık sonrası Werder Bremen’de düzenli forma giyemeyen Mehmet
Ekici, bu sezon kendisine gelen şansları daha iyi değerlendirip Nürnberg’de
yakaladığı seviyenin üstüne çıkabilir. Takımı hücuma taşıma konusunda hünerli
bir isim olan Alper Potuk ve oyun görüşüyle dikkat çeken Soner Aydoğdu kadroda yer
alan diğer alternatifler. Son kadronun dışında kalan Mehmet Topuz ve Yekta
Kurtuluş’u da geniş bir havuzun içine dâhil etmekte fayda var.
Açık
Bu hazırlık
döneminde milli takım içindeki en büyük değişim açık oyuncularında yaşandı.
Hiddink’in Arda ve Kazım-Hamit ikilisinden birisine şans verdiği açık
pozisyonlarından, milli takım gereken pozisyon zenginliği ve gol katkısını elde
edememişti. Özellikle 4-3-3 sisteminde hücumun taşıyıcılığını yapan bu
mevkilerde yaşanan kafa karışıklığını Abdullah Avcı oldukça başarılı şekilde
çözmeyi başardı. İki yıllık süreçte farklı isimlerin denendiği bölgeler için
kafasındaki rotasyonu kamp öncesinde şekillendiren Avcı, solda Sercan-Caner,
sağda da Gökhan Töre-Umut Bulut ikilisine şans verdi. Kamp öncesi tanınmayan
Sercan Sararer’in ilk milli takım performanslarında kendine güvenli bir oyun
ortaya koyması bize çok önemli bir alternatif kazandırdı. Benzer şekilde, daha
önce milli takımda kendisi için yazılmış herhangi bir role sahip olmayan Umut
Bulut’un, kenar forvet olarak skor katkısı vermesi ve merkez forvette oynayan Trabzon’daki
partneri Burak ile oluşturduğu ikilinin verimli gözükmesi bizim için ayrı bir
kazanç oldu. Bu ikilinin oyuna verdikleri katkının geçici bir form yakalamaktan
mı ileri geldiğini bilmiyoruz, bunu da not düşmekte fayda var.
Abdullah Avcı’nın
rotasyona dahil ettiği Gökhan Töre ve Caner Erkin ise, oyuna kenar forvetten
ziyade 4-4-2 kanatlarına benzer şekilde enine alan genişliği kazandıracak
tarzda oyuncular. Bu sayede Abdullah Avcı, sadece oyuncu bazında değil, oyun
olarak da alternatifler üretebileceği bir rotasyon yaratmış oldu. Gökhan Töre oyun
görüşü ve takım sorumlulukları konusunda Hamburg’da da sıkıntılar yaşayan, hala
ham bir yetenek olarak gözüken bir isim. Hamburg’un kabus gibi geçen sezonundan
sonra girilecek olan yeniden yapılanmada Gökhan’ın nasıl bir role sahip olacağı
önemli bir soru işareti. Eğer Bundesliga’da düzenli forma giyerek verimli bir
sezon geçirir ve oyun görüşünü geliştirirse, Abdullah Avcı’nın ondan vazgeçmesi
zor olacaktır. Caner ise Galatasaray’da geçen kötü bir sezonun ardından gözden
düşmüştü; ancak Aykut Kocaman ona güvenerek Caner’in milli takım seviyesine
yeniden gelmesini sağladı. Kişisel görüşüm, Caner’in, skor katkısı veren ancak
oyuna katkısı sınırlı olan Stoch’dan çok daha fazla verim verecek bir oyuncuya
dönüşebileceği yönünde. Ancak, kendisinin de bunun farkına varması ve oyun
devamlılığına sahip olması gerekiyor. Mental olarak üst seviyeleri kaldıracak olgunluğa
erişmesi de şart, bu konuda ligde kötü sinyaller verdiğini düşünüyorum.
Açık oyuncuları
olarak diğer alternatiflerimiz Stuttgart’a transfer olan Tunay Torun, Trabzonlu
Olcan Adın ve Galatasaraylı Engin Baytar. Hamit ve Arda’da bu pozisyonlara maç
içinde geçebilirler. Milli takımda 35 maça ulaşan Kazım Kazım bu seviyeye
dönemeyecekmiş gibi görünüyor. Daha önce kadroya çağrılan Olcay Şahan ve Ozan
İpek iyi bir form yakaladıkları takdirde alternatif olabilirler. A2’de kenar
forvet özellikleriyle dikkat çeken Eren Tozlu, Ferhat Kiraz ve oyuna genişlik
katabilecek İsmail Haktan Odabaşı’nı da listeye dahil edelim.
Santrfor
İspanya’nın
Fabregas’lı 4-6-0’ının başarılı olması, Euro 2012 sonrasında santrforun varlığını
dahi tartışmaya açabilir; ama şimdilik orta karar bir takım olan milli
takımımızın bu bölgeden istikrarlı skor katkısı almasının turnuvalara katılım
için bir ön şart olduğu aşikar. Kadronuzda bir sezonda 30 golü aşan bir gol
kralına sahip olmanın iyi bir başlangıç noktası olduğu da. Mevcut şartlarda bu
formanın tartışmasız sahibi Burak Yılmaz olacaktır. Peki, son iki yılda iyi bir
gol vuruşunu ve kendine güvenen bir santrfor kimliği portföyüne katan Burak
için hala neden kafalarda soru işaretleri var? Bunun Beşiktaş ve Fenerbahçe’deki
başarısız serüvenleri ile ilişkilendirenlerin şüphelerini gerçekçi bulmamakla
birlikte, Burak’ın oyun karakterinin oynadığı pozisyona olan uyumsuzluğundan
kaynaklanan bazı soru işaretlerini tartışmak faydalı olacaktır. Top sürme ve defans arkasına sarkma
kabiliyetini gol vuruşuyla birleştiren Burak, bir kenar forvet veya ikinci
forvet rolünde oldukça başarılı olacak niteliklere sahip. Örneğin, Rooney’nin
merkez santrfor rolünü üstlendiği 4-4-1-1’in en ucunda oynamak Welbeck ve
Chicharito’nun görevini layıkıyla yerine getirebilir. Ancak, burada merkez
santrfor olarak topu tutması ve gerektiğinde ultra fizikli stoperler ile
boğuşması gerekiyor. Brüksel’de oynanan ve 1-1’lik eşitlikle sonuçlanan maçta
Burak, bir gol bulmasına rağmen, Verthongen-Kompany ikilisinin arasında kabus
gibi bir maç oynamış ve en sonunda Kazım ile pozisyon değiştirmek zorunda
kalmıştı. Onun, Kazım ile birlikte bu fizik mücadeleden mağlup ayrılması,
Belçika’nın ikinci yarıda oyunu tek kaleye çevirmesinin başlıca
nedenlerindendi. Fiziğinin hakkını verecek şekilde oyuna direnç katamayan bir
isim Burak. Bu konuda gelişim gösterebilirse, Avrupa’nın golcüleri listesine
Türkiye gibi alt sıra bir lig yerine 5 büyük ligden de giriş yapabilir. İşin
olumlu yanı ise, yıllardır kendisinden bahsettiğimiz şaşırtıcı olsa da, Burak’ın
henüz 26 yaşında ve gelişime açık bir oyuncu olması.
Burak’ın bu
gelişimi gösterebilmesi için belirleyici bir faktör de rekabet olacaktır. Bu
konuda gözlerin çevrildiği isim ise Abdullah Avcı’nın kişisel olarak da çok
beğendiğini ifade ettiği Mustafa Pektemek. Top kontrolü, top sürme becerisi ve
oyun görüşüyle gerçek bir merkez santrforda aranan pek çok yeteneğe sahip
olması, neden Abdullah Avcı’nın onun üzerinde durduğunu açıklıyor. Yine de,
Semih Kaya gibi onun da fizik yetersizliği, topsuz ikili mücadelelerin en çok
yaşandığı pozisyonda oynayan Mustafa’nın önünde büyük bir engel oluşturuyor. Eğer
yukarıdaki ManU örenğinden devam edersek, Rooney’i dünyanın bir numaralı merkez
santrforu yapan ilk unsurun gol vuruşu, ikinci unsurun da fizik üstünlüğü
olduğunu görürüz.
Mustafa’nın var olan becerilerinden tam olarak
faydalanabilmemiz için Mustafa’nın bu yönde evrilmesi gerekiyor. 2012-13 sezonu
onun için önemli bir fırsat olacak; zira Beşiktaş’ın onu kesecek bir yabancı
isim transfer etmesi mümkün görünmüyor. (Zaten Almeida bir sezon bu çocuğun
forma giymesini engelleyip kanımca bir futbol cinayeti işlemişti.) Burak Yılmaz
mevkisinde kazandığı tecrübeleri oyununa ekleyip milli takımımızı turnuva
takımı seviyesine taşıyabilir; ancak Mustafa Pektemek potansiyelini sahaya
koymayı başarırsa, milli takımın üst limiti gerçekten çok yukarılara çıkacaktır.
Bu mevkinin
üçüncü alternatifi, yeni dönemde kenar forvet rolünü üstlenecek olan Umut
Bulut. Merkez forvet olarak oynatılırsa milli takıma özellikle gol yükünü
çekmek açısından ne kadar katkı sağlayabilir bilemiyorum. Halil Altıntop ve
Mevlüt Erdinç kriz anlarında kadroya dahil edebilecek diğer isimler. Cenk Tosun
ve Muhammet Demir şu an alt yaş kategorilerinde işlenen genç alternatiflerimiz.
Kaynak: Fotoğraflar ntvspor.net adresinden alınmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder