Cumartesi günü izlediğimiz bir Antalyaspor – Fenerbahçe maçı var ki, futbolun ne kadar adaletsiz olduğunu gösteriyor bu maçla karşılaştırınca. Gördük ki iyi oynayan her zaman kazanmıyor. Bugun kötü diyemeyeceğimiz bir Galatasaray’dan 1 puan almayı başardı Eskişehirspor. Uzun süredir Türk spor basınının aradığı “ciddi rakip” tamlaması herkesin dilinde olacaktır bu haftaki futbol programlarında. Çünkü ilk defa puan kaybetti Galatasaray. Onların da “ciddi rakip”ten kastı buydu zaten. Bunları şunun için söylüyorum: Geçen haftaki Kasımpaşaspor bu haftaki Eskişehirspor’a göre çok daha “ciddi”ydi. Galatasaray geçen hafta puan kaybını haketmişti belki ama asla bu hafta değil.
Galatasaray’ın Rijkaard ve ekibi geldiğinden beri oynayacağı düşünülen oyunu oynaması yolunda Mehmet Topal ve Sabri gibi iki büyük engel var. Sabri geçtiğimiz maçlarda savunma yönünü geliştirdiğini gösterdi ama hücuma çıkışlarda bu iki isim Galatasaray’ın önünü kesti. Haftalardır devam eden bir Ayhan krizi var Galatasaray’da. Mehmet Topal veya Mustafa onun yaptıklarını yapamayınca ileri şişirilen çoğu top tekrar Galatasaray sahasına geliyor. Arda’nın yerinde oynayacak bir Elano ve Ayhan rolünü üstlenmeye çalışan bir Arda çok daha etkili olabilirdi. Eskişehirspor ileride çok fazla oynamayacağının mesajını vermişti. 30. dakikadaki Youla tehlikesinin dışında bir kontra atak tehlikesi de yaşanmamıştı.
Hakan Balta’nın da bir stoper alternatifi olmaması gerektiğini gördük. Ama sakatlıklar yüzünden başka seçim yapmak da mümkün değildi.
Nonda’nın ikinci yarıda oyuna girmesi gerektiğini anladığımız bir maçtı bu. Sırtı kaleye dönükken top tutabilen tek isim Nonda bu takımda. Orta sahanın yorulmaya başladığı dakikalarda onlara ileri çıkma şansı veren bir kaç değerli saniye kazandırıyor Nonda. Baros’un sağa sola koşu yapıp yorduğu defans üzerinde ikinci yarıda çok etkili olabiliyor.
Rijkaard ikinci yarıda kötü giden işlere müdahale edebilmeyi istiyor her zaman. Bu nedenle de beklenmeyen isimler yedek kulübesinde başlıyor. Bugüne kadar her kötü giden maçta da sonradan giren oyuncular maçı çevirmeyi başarmıştı. Maç öncesi beklenen kadrolarda hep Kewell ve Nonda yedekti. Ama Baros ve Elano kulübede başladılar. Sonradan giren ve Ankaraspor maçında etkisi büyük olan Aydın da bir şey yapamayınca 1 puana razı oldu takım. Tabii Kewell’daki düşüşün devam etmesi de takımı ileride frenleyen etkenlerden biriydi.
Şimdi zaman Frank Rijkaard ve ekibine vurma zamanı olacak basın için. Haziran’da Rijkaard’ın gelişiyle bunun Del Bosque faciası olacağı inancı daha çok hakimdi bende. Ama Temmuz ortasından beri gördüğümüz Galatasaray bunun böyle olmayacağını gösterdi. Rijkaard ve ekibinin en büyük farkı takım antrenmanlarındaki taktik ve fiziksel çalışmaları. Kornerlerden atılan goller, ilk maçlarda kırılan hızlı pas rekorları ve pas sayıları, geçen haftaki Kasımpaşaspor maçında 93.dakikada gördüğümüz yarı sahayı depar atarak geçen takım bunun en büyük kanıtı. Kim ne derse desin, Galatasaray’ın başında her takımın başında olması gereken bir teknik ekip var. Galatasaray eksiklerine rağmen şampiyonluk yolundaki rakiplerinden daha iyi durumda, yani eksileri daha az. Tek şanssızlığı ise son dakikada 10 kişiyle rakip sahaya çıkıp “buyrun gol atın” demeyen bir rakiple oynamaması.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder