29 Nisan 2011 Cuma
Beşiktaş'ta Yerli Oyuncuların Durumu - Son Üç Sezon
Beşiktaş için sezonun bütün heyecanının bir Türkiye Kupası finalinden ibaret kaldığı bu günlerde Beşiktaş'ın sorunlarını tartışmak için oldukça fazla zamanımız var. Bu zamanı iyi kullanmak için futbola dair sorunlara şimdiden eğilmek gerekiyor. Son yıllarda Beşiktaş kadrosunda gördüğüm bir numaralı sorun yerli oyuncu kalitesinin düşüklüğü olduğu için, ilk olarak bu konuyu ele almaya karar verdim. Kısa geçmişte yaşanan gelişmelerin bugünü açıklamakta faydası olacağına inandığım için de, filmi biraz geriye sarıp 2008 yazına dönmek istiyorum.
Yılın en önemli turnuvası olan Euro 2008'e katılacak olan Türkiye'nin 23 kişilik kadrosu açıklandığında Beşiktaş'tan kadroda yer alan yalnızca iki isim vardı: Rüştü Reçber ve Gökhan Zan. 5 Türk oyuncuyla sahaya çıkmak zorunda olduğunuz bir ligde, milli takıma yalnızca iki oyuncu vererek mücadele ediyor olmak takımın yerli oyuncu sorununu açıkça ortaya koyuyordu. (Toraman konusunda bir itiraz gelebilir; ama karşı tez olarak milli takıma giden iki isimden birinin Gökhan Zan olduğunu hatırlatmak isterim.)
Ertuğrul Sağlam ile başlanacak olan sezon öncesinde, Beşiktaş'ın Türk oyuncularını gençler, yaşlılar ve rol oyuncuları olarak üçe bölmek mümkündü. Rüştü ve İbrahim Üzülmez yaşlılar grubunda yer alırken, Ertuğrul Sağlam; Serdar Özkan, Serdar Kurtuluş ve Batuhan Karadeniz gibi genç isimleri as oyuncular haline getirmeye çalışıyordu. (Yine Ertuğrul Sağlam'ın şans verdiği gençlerden İbrahim Kaş, bir önceki sezon sonu kontratı bittiği için bedava Getafe'ye gidecekti.)
Rol oyuncuları olarak adlandırdığım isimlerden Toraman ve Gökhan Zan'ın yerlerine Zapo ve Sivok transfer edilmişti. Ali Tandoğan, Tuna Üzümcü, Ekrem Dağ, Uğur İnceman, Hakan Arıkan ve Nobre ise bir türlü 11'in değişmez oyuncusu olabileceklerinin sinyalini vermeyen; ancak 5 Türk ile sahaya çıkma zorunluluğu nedeniyle kadroya katılan isimlerdi.
Kharkiv mağlubiyetinin ardından takımın başına geçen Mustafa Denizli ise devre arasında önemli hamleler yaptı. Rüştü, İbrahim Üzülmez ve sağ beke çektiği Toraman'ı as oyuncular ilan etti ve 4. as isim olarak Yusuf Şimşek'i kadroya kattı ve orta sahada Cisse - Ernst ikilisinin kullanılmasına imkan tanıdı. 5. Türk ise hemen her maç değişiyor ve genellikle seçim Nobre - Gökhan Zan - S.Özkan ve Ekrem Dağ arasında yapılıyordu. Bu oyuncuların farklı mevkilerde oynaması nedeniyle de saha içinde pek çok oyuncunun görevi her maç yeniden tanımlanıyordu.
Mustafa Denizli'nin sınırlı sayıda oyuncuyla, oyuncuların pozisyonlarını değiştirerek kurduğu sistem takımı 2009 yılında şampiyonluğa taşıdı. Sezon sonunda Ertuğrul Sağlam'ın rol oyuncularının pek çoğunun takımdan ayrıldığını gördük. Sağlam'ın takıma as oyuncular olarak monte etmek istediği gençler olan Serdar Özkan, Serdar Kurtuluş ve Batuhan Karadeniz ise Beşiktaş'ta rotasyona dahi girecek fiziksel ve mental olgunluğa erişemediler. Mevcut şartlar altında ilk 11'e 5. Türk oyuncuyu eklemek için transfer yapılması zorunlu hale geldi. Transfer edilmesi düşünülen isim Mehmet Topuz, transfer edilen isim ise Nihat Kahveci oldu. Gökhan Zan'ın da rotasyondan çıkmasıyla iyice daralan Türk oyuncu havuzundaki isimlerden Serdar Özkan, Nihat, Nobre ve Yusuf'tan birinin kadronun değişmezi olması gerekiyordu; ancak hiç biri bu yükü kaldıramadı. Sezonun Türk oyuncular adına tek kazancı rotasyona dahil olmayı başaran Necip Uysal'dı.
2010-11 sezonuna başlarken Türk oyuncu rotasyonundaki sıkıntıları iyice açığa çıkan Beşiktaş, vitrine kariyerli yabancı oyuncuları koyarken Türk oyuncu seçiminde Ertuğrul Sağlam'ın baş vurduğu Gençler + Yaşlılar + Rotasyon oyuncuları formülüne geri döndü. (Yine İ.Toraman'ı istisna olarak görebiliriz.) Sezon başında elimizde olan Türk oyuncuları 4-2-3-1 sistemine göre şu şekilde dizebiliriz:
Rüştü (Hakan/Cenk)
Ekrem(Erhan Güven/Rıdvan) - Toraman - Ersan - İ.Üzülmez(İsmail)
Aurelio - Necip
Nihat - Onur - Yusuf
Nobre(Fatih Tekke/Ali Kuçik)
Rotasyon için oyuncu sayısı ilk bakışta yeterli gibi gözükse de, takımın içinde bir adet as Türk oyuncunun dahi olmaması sorunun büyüklüğünü ortaya koyuyordu. Sezonun ilerlemesiyle birlikte takımın yaşlıları bir bir kadrodan ayrıldı ve 3 kaleciyle birlikte takımda yer alacağı kesin olan yalnızca 6 futbolcu kaldı(Ekrem, Toraman, İsmail, Necip, Aurelio, Nobre). 3 sezonun sonunda Beşiktaş'tan mili takım aday kadrosuna çağrılması beklenen isim sayısı 0(yazıyla sıfır).
Bütün bu tabloya rağmen Beşiktaş'ın umutlarını artıran bir nokta var ki, yazıyı üç yıl geriden başlatıp uzatmama neden oluyor. Mevcut kurallara göre ilk 11'de 5 adet Türk oyuncu oynatması gereken Beşiktaş'ın elinde 4 tane pırıl pırıl genç var: Cenk, Necip, Ersan ve İsmail. Yakın zamanda hepsi milli takım aday kadrosuna çağrılan bu dört ismi, Beşiktaş'ın ve milli takımın as oyuncuları haline getirmek yakın dönemdeki birinci önceliğimiz olmalıdır. İlerlemelerini devam ettirebilmeleri için takımda Türk alternatifler getirmenin ve rekabet ortamı yaratmanın faydalı olacağına inanıyorum.
Eğer bu 4 genci takıma as oyuncu olarak monte etmeyi başarabilirsek; Simao, Guti, Quaresma, x, y, z'den bağımsız olarak sürekli zirveyi kovalayan bir takım haline gelebiliriz. Guti'nin yerine 100'ün üzerine ülkeden alternatif bulmak mümkünken, bir Türk oyuncunun yeri ancak başka bir Türk'le dolduruluyor. Hatta Topuz-Nihat örneğinde olduğu gibi oyuncuların mevkileri ve oyun tarzları 180 derece farklı olabiliyor. Umarım üç yıl önce Serdar Özkan, İbrahim Kaş, Batuhan Karadeniz ve Serdar Kurtuluş ile yaşadığımız hayal kırıklığından gerekli dersleri çıkarmışızdır ve bu 4 gençle yeni hedeflere ilerlemek için gerekli adımları atmaya en kısa sürede başlarız. Sanıyorum o ilk adım Ersan Gülüm'ün bonservisini almak olacaktır.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder