6 Nisan 2011 Çarşamba
Karakter Sınavı
Bu akşam, Beşiktaş sezona dair son iddiasını devam ettirebilmek adına Gaziantep karşısında olacak. Beşiktaş İnönü'de seyirci desteğinden yoksun, maça çıkacak stoper ve sağ bek belirsiz, Gaziantep an itibariyle Beşiktaş'tan daha iyi bir takıma sahip ve Türkiye Kupası; Beşiktaş'ın Avrupa Ligi'ne katılabilmek için son şansı. Bahsettiğim bütün konular güzel bir maç hikayesi yazmak için güzel sebepler oluşturuyor; ama beni hepsinden daha fazla ilgilendiren Beşiktaş'ın bu akşam vereceği karakter sınavı.
Nisan ayı itibariyle Beşiktaş'ın bu sezon kazanabileceği yalnızca bir kupa var. Bu kupa kazanıldığı zaman taraftarın rakiplerle dalga geçme hakkı yok; çünkü bu kupa 3 büyüklerin için yeterince "büyük" değil. O nedenle taraftarın daha çok umrunda olan Avrupa Ligi'ne katılım hakkı elde edebilmek. Bunu elde edemezsek de yeni yıldızların gelmeyeceğinden, eldeki yıldızların mutsuz olacağından korkanlar var.
Açıkçası yönetimin uzun vadeli planlar yapıp, önümüzdeki sezon için de bu doğrultuda gerçekçi bir hedefi (örn. Avrupa Ligi'nde son 16, 5 yıl içinde son 8'i kalmayı standart haline getiren bir takım) benimseyeceğini bilsem Avrupa Ligi'ne katılım hakkını daha çok önemserdim. Şu an için takımdan beklentim "ortada bir hedef varsa Beşiktaş hedefe ulaşır" söylemini gerçeğe çevirmeleri.
Bloga daha önce de yazdım; ama bugünkü sınavı anlatmak için bir kez daha açıklamakta fayda var. Beşiktaş kulübü kendi kimliğini her şeyden önce kazanmak üzerinden tanımlar. Farklı sınıflardan, farklı kökenlerden insanları buluşturan çatı, Beşiktaş'ın rakibi alt etme gücü üzerine inşa edilmiştir. Üç büyüklerden biri olmasının anlamı, belirli bir tarihte sona erecek yarışmayı kazanacak üç ana adaydan birisi olmanın ötesindedir. Müzesine yeni bir kupa eklediği zaman eskisinden daha büyük olmaz; çünkü büyüklüğün ölçü birimi, müzedeki gümüşlerin ağırlığını ölçen kilogram değildir. Büyüklük payesine; yarışa girdiği, hedefe koştuğu zaman zafere ulaşacak kudrete sahip olmasından ötürü layık görülmüştür.
Şimdi Türkiye Kupası'nı neden önemsediğimi, ve kazanma kimliğiyle ne ifade ettiğimi örnekleyerek açıklayayım. Bana göre, Trabzonspor'un bu sezon zirve yarışına başladığı yer Urfa'dır. GAP Arena'da oynanan kupa finalinde Fenerbahçe'yi yenmeleri, Trabzon'un kazanan kulüp imajını taraftarın, camianın ve rakiplerin gözünde yeniden canlandırdı. Çok benzer örnekleri 2004-05'te Galatasaray, 2005-06 sezonunda Beşiktaş ve 2002-03'te yine Trabzon verdiler. Sözünü ettiğim yıllarda şampiyonluk yarışının uzağında kalan takımlar, Türkiye Kupası'nı kazanarak kimliklerini yeniden hatırladılar ve sonraki sezon şampiyonluk yarışına sonuna kadar dahil oldular, hatta Galatasaray 2005-06'da mucizevi bir şampiyonluk kazandı.
Ligimizin "büyük" ünvanı olan takımlarının son yıllarda ligi kötü geçirdikleri; ancak Türkiye Kupası kazanarak tamamladıkları sezonların ardından aldıkları dereceler:
93/94 Beşiktaş: Sezonu 4. bitirmiş. Bir sonraki sezonun şampiyonu.
95/96 Galatasaray: Sezonu 4. bitirmiş. Bir sonraki sezonun şampiyonu.
97/98 Beşiktaş: Sezonu 6. bitirmiş. Bir sonraki sezonun ikincisi.
02/03 Trabzon: Sezonu 7. bitirmiş. Bir sonraki sezonun ikincisi.
04/05 Galatasaray: Sezonu 3. bitirmiş. Bir sonraki sezonun şampiyonu.
05/06 Beşiktaş: Sezonu liderin 29 puan gerisinde 3. bitirmiş. Bir sonraki sezonun ikincisi.
09/10 Trabzon: Sezonu 5. bitirmiş. 27. Hafta sonunda bu sezonun lideri.
Bu Türkiye Kupası denkleminde Fenerbahçe'nin işleri bozduğunu ve zirveye gitmek için kupa kazanmaya ihtiyaç duymadığını iddia edebilirsiniz; ama Türkiye Kupası'nı kazanamamanın Fenerbahçe'nin kimliğinde yarattığı tahribat da sanılandan büyük. Son beş yıl içinde, ikisi lig üçü kupa olmak üzere 5 final maçına çıktı Fenerbahçe ve bu 5 finali de kaybetti. Özellikle ligdeki büyük yenilgileri almasında, kupayı sürekli kaybetmenin getirdiği psikolojik baskının yarattığı kazanamama stresinin de etkisi var.
Beşiktaş'ın müzesine bir (hatta TFF Süper Kupası ile iki)kupa daha eklemek için yola çıkan takım, bu hedefe ulaşabilirse kazanan kimliğini yeniden elde etme yolunda önemli bir adım atar. Bu da önümüzdeki sezona iddialı başlayabilmek için takımdaki yıldızların kalmasından çok daha önemli bir gösterge olacaktır. En azından önümüzdeki yıla güler yüzle başlamak için Beşiktaş'ın elinde büyük bir fırsat var ve bu fırsatı kullanmak için bu akşam kazanan kulüp olma karakterini ortaya koyması gerekiyor.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder