2 Şubat 2012 Perşembe

Filozofun Dediği


"Eğer Afrika'da doğmuşsanız olsa olsa otuz yıl yaşarsınız, Fransa'da doğmuşsanız seksen yıl. Çağdaş 'demokratik' dünya böyle. Ama aynı zamanda (ve insanların zihin ve kalplerinde demokrasi kurgusunu canlı tutan da budur), eşitlikçi bir dogma da vardır; metalarla yüzyüzelik içinde eşitliktir bu. Aynı ürün her yana sunulur. Bu evrensel ticari öneriyle silahlanmış olan çağdaş 'demokrasi' bu soyut eşitlikten kendi öznesini yaratabilmektedir: Tüketicidir bu özne; satın alıcı sıfatıyla sahip olduğu soyut insanlığı içinde metalar karşısında başka herkesle gücül olarak özdeş varsayılan kişidir. Alışveriş yapan insan. Erkek (ya da kadın) olarak o, aynı vitrine baktığı sürece, başka herkesle Aynı'dır. Bir başkasından daha az parası olması, dolayısıyla satın almada eşitsizliği ikincil bir olumsallıktır ve zaten bu kimsenin hatası değildir (hatta belki de, yakından bakarsak, kendi hatasıdır). Prensip olarak, satılan herhangi bir şeyi -hukuken- satın alabilen herhangi biri diğer herkesin eşitidir.

Bununla birlikte, bu eşitlik, bilindiği gibi, hüsran ve hınçtan başka bir şey değildir. 'Batılı' hükümetler ile milyarder 'teröristler'in kendilerini ait hissedebilecekleri tek eşitlik budur."

Alain Badiou, Sonsuz Düşünce, sf.114 Metis Yayınları

Hiç yorum yok: