14 Ağustos 2012 Salı

A Milli Takım: Kilit Merkezde



Almanya’da sezon öncesi hazırlık turnuvası olan Liga Total Cup, HSV’nun kuruluşunun 125. yılı şerefine Hamburg’da düzenlenince, Bundesliga’nın zirve kulüplerini ve Shaqiri ile Reus gibi yeni transferleri görme şansı yakaladım. Turnuvadaki herhangi bir takımı desteklemediğim için gömlek-kot gibi günlük bir kıyafetle yola çıkıyordum ki, gömleğimin yeşil ağırlıklı olduğunu fark edince duraksadım. Kuzey’in birbirine yakın iki şehri Hamburg – Bremen arasındaki rekabetin kuzey derbisi olarak adlandırılmasından ötürü, yeşil bir gömleğin ev sahibi takımın taraftarlarına sempatik gelmeyeceğine inandım ve üstümü değiştirerek maça gittim.

Hikayenin devamını tahmin etmek zor değil: Dortmund, Münih, Bremen, HSV taraftarları yan yana bira içip muhabbet ederken, rengarenk formalı çocuklar ve kimi zaman çocuğununkinden farklı bir takımın formasını giyen annelerin ailece gelinen bir Pazar eğlencesine dönüştürdükleri bir stadyum. Kimi zaman atışmalar, çok çok “Scheiss Bremen” yazılı atkılarını Bremenlilere gösteren Nordtribun sakinleri, etrafta üç beş tane polis. Neyse, derdim lafı buradan Erzurum’a getirip sözüm ona “medeniyet” dersi vermek değil; zira Türkiye’de vahşi kapitalizmin daha çok para kazanmak, daha çok forma satmak, daha çok dekoder aldırmak için sürekli sıcak tutmaya gayret ettiği nefret odaklı pazarlama sistemini görmemek için kör olmak lazım. Yine de, Türkiye’de futbola dair yazı yazmak için gönülsüz olmanın ardında, şiddetten hemen hemen arınmış daha iyi bir düzenin (pazarlama düzenine tabi olsa dahi) mümkün olduğunu bilmenin getirdiği hüznün yattığını ifade etmek istedim.

En iyisi bu mevzuları bırakıp, Shaqiri ve Reus ile yeni bir sayfa açmak ve oradan milli takıma dönmek. Ön liberolar ve 4-3-3 düzeninin yaygınlaşmasıyla etkinliği sınırlanan 10 numaralar, esasen 4-4-2 sistemindeki kanat oyuncularının ileri çıkması ve bir forvetin orta sahaya yaklaşmasıyla evrimin son halkası olarak ortaya çıkan 4-2-3-1 ile görkemli bir geri dönüş yaptı. Bu yeni düzende en ciddi dönüşüm de 10 numaranın tarifinde yaşandı. Rakip savunmaların pozisyonunu bozmak ve kilit alanlarda boşluk yaratabilmek için gittikçe hızlanan oyunda, çok yönlü hücumcuların gittikçe daha fazla önem kazandığını görüyoruz. Yeni düzende 10 numaraların sadece orta alandaki değil, kanatlardaki boşlukları da kullanmaları, zaman zaman orta sahadaki alanı boşaltarak orta ikilideki oyun kurucuya alan açmaları ve oyunun temposuna ayak uydurabilmeleri bir zorunluluk halini aldı. Mesut Özil’in kanatlarda topla buluşup rakip kanat savunmacılarına karşı 3’e 2 üstünlük yarattığı ve Schweinsteiger’in merkezde boşaltılan alanı kullandığı Nationalmannschaft 4-2-3-1’i bu yeni oyunu iyi örneklemekte. Shaqiri ve Reus henüz Mesut’un hassas pas yeteneğine erişemeseler de, çabukluklarıyla hem kanatları hem de orta sahayı işletmeleri ve çerçeveyi bulan sert şutları ile yeni 10 numaranın portföyünü gittikçe genişletiyorlar.

 Abdullah Avcı ile Milli Takım’da yaşanan değişimin kilidi de bu yeniden tanımlanan 10 numara pozisyonunda gizli. İBB gibi taraftar desteğinden yoksun bir takımda sessiz sedasız işleri yürüten teknik direktör,  Hiddink’in bir türlü çözemediği hücumda çoğalma ve alternatif golcüler çıkarma sorununu, Arda Turan’ı merkeze kaydırıp kanatta ikinci bir forvet nitelikli oyuncu ekleyerek aşmayı hedefliyor.  Temel planda, Arda merkez kanat oyuncusuna benzer bir rol oynayarak hücumun şekillendiği kanatta sayısal üstünlük yaratmaya çalışırken, diğer kanattaki açık oyuncusu ceza sahasına girerek hücumcu seçeneklerini çoğaltacak. Arda da; Reus, Shaqiri, Mesut gibi oyuncuların gün geçtikçe genişlettikleri on numara portföyüne ne kadar uyum sağlarsa, takımımızın başarılı sonuçlara ulaşması o kadar kolaylaşacaktır. Havuzda, Arda’nın bu yeni rolüne alternatif olmaya en yakın isim olan Mehmet Ekici’nin milli takıma çağrılmaması bu anlamda ilginçti. Sanıyorum Abdullah Avcı onu orta sahanın ortasındaki alternatiflerden birisi olarak değerlendiriyor ve bu bölgedeki şişkinlik nedeniyle Mehmet’i tercih etmedi. Mehmet Ekici’nin bu sezon Bremen’de 4-3-3’ün ortasında oyun kurucu olarak görev alacağını ve Liga Total maçında Dortmund’a bir gol atarak sezona hazır olduğunu gösterdiğini de merak edenler için not düşelim.   

Daha önce önem sırasına göre yazdığım havuzu, artık pozisyonlara göre düzenlemeye karar verdim. Oyuncuların farklı pozisyonlarda oynayabildikleri ve değişen sistemlerin, yukarıda belirttiğimiz merkez kanat oyuncusu gibi yeni görevler üreterek klasik pozisyonları sürekli çeşitlendirdiği gerçeğine karşın, incelemeler için klasik pozisyonlara dayalı listelerin hala daha aydınlatıcı olduğuna inanıyorum.

Kaleciler

Kadrodakiler: Volkan Demirel (FB), Tolga Zengin (TS), Mert Günok (FB), Cenk Gönen (BJK)

Havuzdakiler: Sinan Bolat (Standard Liege)

Sol Bek

Kadrodakiler: Hasan Ali Kaldırım (FB), İsmail Köybaşı (BJK)

Havuzdakiler: Hakan Balta (GS)

Stoper

Kadrodakiler: Semih Kaya (GS), Bekir İrtegün, Egemen Korkmaz (FB), Ömer Toprak (Leverkusen)

Havuzdakiler: Eren Güngör (Kayseri), Giray Kaçar (Trabzon), Serdar Kesimal (FB), Serdar Aziz (Bursaspor – U21)

Sağ Bek

Kadrodakiler: Gökhan Gönül (FB)

Havuzdakiler: Serdar Kurtuluş (Gaziantepspor)

*Gökhan Gönül’ün sakatlığında Hamit Altıntop sağ bekteki ilk alternatif olarak görünüyor.

Defansif Orta Saha

Kadrodakiler: Mehmet Topal (FB)

Havuzdakiler: Selçuk Şahin (FB)

Orta Saha

Kadrodakiler: Selçuk İnan (GS), Emre Belözoğlu (A. Madrid), Nuri Şahin (Real Madrid)

Havuzdakiler: Mehmet Ekici (Werder Bremen), Soner Aydoğdu (TS)

Kanat

Kadrodakiler: Caner Erkin (FB), Gökhan Töre (Rubin Kazan), Sercan Sararer (Fürth), Hamit Altıntop (GS)  

Havuzdakiler: Olcan Adın (TS), Olcay Şahan (BJK)

Ofansif Orta Saha

Kadrodakiler: Arda Turan (A. Madrid), Kerim Frei (Fulham)

Havuzdakiler: Engin Baytar (GS), Alper Potuk (Eskişehirspor – U21)

Forvet

Kadrodakiler: Burak Yılmaz, Umut Bulut (GS), Mustafa Pektemek (BJK), Mevlüt Erdinç (Rennes), Tunay Torun (Stuttgart)

Havuzdakiler: -

Kaynak: zonalmarking.net - "How the 2000s changed tactics" serisi


Hiç yorum yok: