2 Temmuz 2011 Cumartesi

Alman-Türkler Bir Marka: İlkay&Mehmet 11 Freunde Röportajı 2. Bölüm


İlkay Gündoğan ve Mehmet Ekici röportajın ikinci bölümünde milli takım tercihlerinden, Alman-Türk oyuncuların yaşadığı mental değişimden ve gelecek planlarından bahsediyorlar. Öncelikle röportajın ilk bölümünü okumak için aşağıdaki linki kullanabliirsiniz:

Alman Türkler Bir Marka: İlkay&Mehmet 11 Freunde Röportajı 1. Bölüm

11 Freunde: Samimi dostluğunuza karşın milli takım konusunda farklı kararlar aldınız. İlkay Gündoğan gelecekte Alman milli takımı için oynamak isterken, sen Türk milli takımının formasını giymeye başladın. Bu karara nasıl vardın?

Mehmet: Tabii ki bu konu üzerine ailemle uzunca konuştum, ayrıca teknik direktör Guus Hiddink beni aradı ve Münih’te bir görüşmeye davet etti. Orada bana hangi perspektiflere sahip olduğumu gösterdi. Ama bütün konuşmaların ardından sessizlik içinde yeniden düşünmeye ihtiyacım vardı. Sonuçta Türkiye seçimim kalbimle ilgili; çünkü ailemin kökleri o ülkeye dayanıyor.

11 Freunde: Peki senin milli takım teknik direktörü Joachim Löw ile bir konuşman oldu mu?

İlkay: Şu ana kadar onunla konuşmadım ve onda telefon numaramın olduğunu da sanmıyorum. Ama ben burada doğdum, burada yetiştim, bir Alman okulunda okudum ve bir Alman kulübünde oynuyorum. Benim milli takım değişikliği yapmak için bir neden yok. Benim amacım kısa sürede Almanya milli takımının formasını giymek ve bunun tamamen gerçek dışı olmadığını düşünüyorum.

11 Freunde: Sana kararın yüzünden düşmanca davrananlarla nasıl başa çıktın?

İlkay: Bu çok duygusal bir konuydu. O haftalarda sokakta ve internette bana rahatsızlık verenler oldu. Bu hakaretler bizim canımızı acıttı; çünkü bu hesaplanmış şekilde, aslında benim kararımı herkesten daha iyi anlayabilecek olan Alman-Türklerden geliyordu.


11 Freunde: Senin kararını aldığın dönemde, Almanya’da Türk kökenli vatandaşların entegrasyonunun oldukça yoğun şekilde tartışılıyordu. Futbolcular da bu konu üzerine konuşuyorlar mı?

Mehmet: Tabii ki. Futbol sayesinde Almanya’da adapte olmamız gereken bazı kurallar olduğunu öğrendik. Bunlar sayesinde hayatınız yeni bir kalite kazanıyor. Bu nedenle Alman-Türk gençlerinin açık olmalarını diliyorum. Böylelikle Almanya’nın daha iyi bir ülke olması için yardımcı olabilirler.

İlkay: Gerçek şöyle görünüyor: Pek çok Türk kendi küçük dünyalarındaymış gibi yaşıyorlar. İki taraf da daha açık olduğunu ve karşılıklı olarak birbirlerinden bir şeyler öğrenmek istediklerini görebiliyorsunuz.

11 Freunde: Bunun bir kanıtı da, kulüplerde her geçen gün daha fazla Alman-Türk yeteneğinin yer alması. Bu durum neden son yıllarda değişti?

İlkay: Alman-Türk kökenli oyuncuların mantalitelerinde son yıllarda bir değişim yaşandığına inanıyorum. Bizim topu çok seven sokak topçuları olduğumuza dair bir klişe vardı. Bunu bizim yapımızdan kolay kolay çıkaramazsınız; ancak son yıllarda zihinlerimiz daha berraklaştı. Bunu da anne-babalarımızdan öğrendik.

11 Freunde: Bununla neyi kastediyorsun?

İlkay: Ayaklarımız daha çok yere basıyor ve konulara farklı yaklaşmaya başladık. Eskiden Türk futbolcular en küçük başarıda kendilerini en büyük görüyor ve ne isterlerse yapabileceklerini düşünüyorlardı. Bizler, kitleler arasından sıyrılmak için sıkı çalışmamız gerektiğini öğrendik.

11 Freunde: Alman futbolunu oynamak için öğrendiğin özel bir noktadan bahseder misin?

İlkay: Teknik yeteneklerimle her zaman futbol oynayabilirdim; ama bunun her zaman yeterli olmadığını gördüm. Futbolda yalnız savaşçı olarak çok ileri gidilemeyeceğini görmek benim için önemli bir kazanımdı.

Mehmet: Eskiden hepimiz o büyük yıldız olmayı hayal ederdik. Benim için artık bu geçerli değil. Çok daha önemli olan ise, özel niteliklerinizi bir takım olarak doğru şekilde sergilemektir. Bu birleşim sonunda on yalnız hareket eden adamdan çok daha büyük bir silah olabiliyor.


11 Freunde: Alman-Türk futbol yeteneklerinin fark edilmesi için Mesut Özil’in Real Madrid’e transfer olması ne kadar önemliydi?

İlkay: Bu çoğumuz için önemli bir işaretti. Belirli bir şekilde Mehmet ve benim de faydalanabileceğimiz bir akım yarattı. Alman-Türk futbolcular bugünlerde güvenilen bir marka haline geldi.

Mehmet: Bunu kolayca görebilirsiniz. Nuri Şahin Almanya şampiyonunda hayati bir rolü boşuna oynamadı. Şimdi Real Madrid’e gidiyor. Mesut Özil şimdiden dünyanın en önemli kulüplerinden birinin ana karakterlerinden birisi. İlkay ile ben de on yıl önce hayal bile edemeyeceğiniz bir takdir ile karşılandık.

11 Freunde: Nürnberg, Dortmund, Mainz ve Leverkusen bu sezon oldukça fazla genç oyuncuya şans verdi. Bir başka akım mı?

İlkay: Biz genç futbolcuların futbolu çok inatçı bir oyun olarak görmediğine, aksine keyif almayı ilk sıraya koyduğuna inanıyorum. Futbolda her gün mutluluğu buluyorum. Her Bundesliga oyuncusunun otomatik olarak yüklendiği sorumluluğu bu sayede hissetmiyorsunuz.

11 Freunde: Bunu başarılı olduğunuz zaman söylemek kolay, ama bir önceki yıl 19 yaşındayken küme düşme savaşının içindeydin. O durumda her halde pek de eğlenmiyordun.

İlkay: Ama birinin sana gelip: “Haydi şimdi sorumluluk alma vakti” dediği bir durum ortada yok. Buna her oyuncu kendisi karar verir ve her oyuncu da bunun için yaratılmamıştır. Bir önceki yıl durumumuz inanılmaz derecede sertti, bazen tek başına antrenmana giden yol dahi zordu. Bir anda hem medyanın baskısını hem de taraftarların beklentilerini hissetmeye başlıyorsunuz. Bu durumda kendi beklentileriniz de artıyor. Bir teknik direktör oyuncularından ne bekleyeceğini bilmeli ve ona göre hazırlanmalı. Şanslıyız ki biz bunu yapabilen bir teknik direktöre sahiptik: Dieter Hecking.

11 Freunde: O dönemden ne gibi dersler çıkardın?

Mehmet: Başlarda İlkay bana o haftalar hakkında pek çok şey anlattı. Ben Bayern Münih’te böyle bir şeyi bilmiyordum, orada sadece şampiyonluk için yarışılır. Buraya geldiğimde ise ilk duyuru şuydu: “Küme düşmek istemiyoruz.” Önce bu sınıflandırmayı yapmayı öğrenmem gerekiyordu. Şansımıza sezon çok başka yönde gelişti.

İlkay: Ben ufak sinyallere dahi dikkat ederim. O negatif sarmala tekrar düşmemek için her şeyi yaparım. Kazandıktan sonra dahi takım içinde sürekli olarak hatalarımız hakkında konuşuruz; çünkü futbolda bir hafta içinde her şey yeniden değişebilir.


11 Freunde: Dortmund’da birbiriyle iyi kaynaşmış bir ekibe yeni bir isim olarak katılacaksın. Mehmet Ekici’den yeni bir çevreye en hızlı şekilde uyum sağlamak konusunda tavsiyeler almaya başladın mı?

İlkay: Bu yıl bize yeni katılan isimlerden açık davranmanın pek çok kapıyı açabileceğini öğrendim. Yeni kariyer adımımı Borussia Dortmund’da atacak olmaktan dolayı çok mutluyum ve hiç sorun yaşamayacağımı düşünüyorum. Ve bir Gelsenkirchenli olarak ilk defa kendi yolumu bulmak zorundayım.

Mehmet: Kevin Grosskreutz seni kesinlikle evine almaz. Belki ilk hafta Mario Götze’ye taşınırsın.

11 Freunde: Sence o sezonun en iyi oyuncusu mu?

İlkay: Bu yaşta nasıl oynadığına ve insanlara nasıl bir mutluluk yaşattığına bakarsanız, kesinlikle bu yılın en zirve adaylarından birisi.

Mehmet: Onu bu kadar çok övme, sonuçta bu yıl orta sahada forma giymek için senin rakibin olacak.

İlkay: Bunu dört gözle bekliyorum. Sen dikkat et de arkadaş sıralamamda seni arka plana atmasın!

11 Freunde: Önümüzdeki sezon birbirinizi unutmamak için ne yapacaksınız?

Mehmet: Gelecekte boş günlerimiz olacak ve o zaman karşılıklı olarak birbirimizi ziyaret edeceğiz. Ve eğer bir şeyler ters giderse, hafta içi Şampiyonlar Ligi maçlarını izleyeceğim. Orada İlkay’ı Dortmund formasıyla göreceğime eminim.

İlkay: Ama öncelikle beraber tatil yapmaya gidiyoruz. Sahildeyken bir şeyler üzerine düşünmek için yeterince vaktimiz olacak. Ve kesin olan bir şey var: Nürnberg’deki zamanımızı asla unutmayacağım.

Kaynak: 11 Freunde Haziran 2011 Sayısı

Hiç yorum yok: