30 Ekim 2011 Pazar

Nuri Bilge Ceylan - Kurgu Günlüğü



1 Ocak 2010, Cuma

Bugün yeni yıla girdik. Bugün öğleden sonra pek yapmadığım şekilde, adeta yılların yorgunluğuyla, yatağa uzandım. Öylece elbiselerimle birkaç saat uyuyakalmışım. Gözlerimi açtığımda çok tuhaf hissettim. Deyim yerindeyse, yeni bir algılama biçimine uyanmışım gibi geldi. Öyle güzeldi ki. Sessizliğin içinde gözümün önünde flu bir şekilde hareketsiz duran odamın nesneleri beni sonsuz bir şefkatle kuşatıyor gibiydi. Beynimde farklı bir algılama düzeyinin kapıları aralanmış gibiydi. Bir saat kadar orada öylece gözlerim açık olarak yattım. Gözlerim flu kitapların üzerinde dolanırken kitaplardan biri usul usul netleşti.Ne zaman aldığımı ya da oraya nasıl geldiğini bile hatırlamadığım bir kitap adeta bir vahiy gibi varlığını bana gösterdi. Yalçın Koç'un yazmış olduğu "Anadolu Mayası". Yalçın Koç yanlış hatırlamıyorsam Boğaziçi Üniversitesi'nde okurken kendisinden bir iki ders almış olduğum biri. Kitabı öylesine okumaya başladım. 20 sayfa su gibi okudum. Algılarım o kadar açıktı ki. Bu açıklık hayattan öyle derin bir haz almamı sağlıyordu ki. Yaşadığımız hayat ne olursa olsun, nasıl olursa olsun, onu algıladığımız oranda onu yaşadığımız gerçeğini yeniden duyumsadım. Hayat, kendi irademiz dışında bile değişecek olsa algılama şeklimizin de ona bir şekilde ayak uyduracağını kabul etmek lazım. Hayatın bir şekilde yavaşlaması algılama gücümüzü nasıl da arttırıyor. Çok hızlı yaşadığımız için yaşadığımız hiçbir şeyin duygusunu gerçekten algılayamadığımı duyumsadım. Sadece haz duyulması gereken bir şeyin hazzının layıkıyla duyumsanması değil, aynı zamanda acı vermesi gereken bir durumun da daha doğru dürüst varlığını hissettirmeden başka bir olay tarafından unutturulması söz konusu oluyor. Algılarımızın keskinliğini artırmamız için hayatımızın temposunu düşürmemiz gerektiği aşikar. Neden yavaş tempolu filmleri sevdiğim ve böyle filmler yapmak istediğimin nedenleri de burada yatıyor zaten. Bugün uyandığımda varlığını hissettiren ruh hali, ancak nazlı bir yavaşlık temposunda ortaya çıkabilir çünkü.

Kaynak: Bir Zamanlar Anadolu'da Kurgu Günlüğü, Nuri Bilge Ceylan, Altyazı dergisi Ekim 2011 sayısı eki

Hiç yorum yok: