15 Ekim 2011 Cumartesi

TBL’yi İzlemek için 5 Neden


Bugün Erdemir - Efes maçıyla başlayan yeni sezon basketbol heyecanını yaşamak için 5 neden sıraladım, umarım sezon boyunca bu nedenlerin yanına yenileri eklenir ve basketbol keyfimiz katlanır.

1. Milli Takımın Yeni Jenerasyonu


2011’de kötü bir Avrupa Şampiyonası tecrübesi yaşayan 12 Dev Adam’da, 2012 Olimpiyat vizesi de alınamadığı için yeni bir jenerasyon devreye girecek gibi görünüyor. 2011-12 TBL sezonu, özellikle uzun oyuncular açısından oldukça bereketli görünen yeni jenerasyondaki isimlerin gelişimlerini takip etme şansını bizlere verecek. Doğuş Balbay (Efes), Furkan Aldemir(Galatasaray), İzzet Türkyılmaz(Banvit), Birkan Batuk(Karşıyaka) ve hatta Erbil Eroğlu’nun(Fenerbahçe Ülker) parkeye adım attıkları andan itibaren başka bir gözle izlemek gerekiyor. NBA’deki lokavtın da yardımıyla, şimdiden milli takımın ana parçaları olan Ersan İlyasova(Efes), Semih Erden(BJK) ve Fenerbahçe Ülker kadrosundaki Emir Preldziç ve Oğuz Savaş’ın hala gelişime açık olduklarını da not düşelim. Uzunlardaki bolluğu iyi değerlendirebilmek için iyi bir oyun kurucunun gerekliliğini göz önüne alarak, Banvit’te ipleri eline alan Barış Ermiş ve sakatlıktan dönüşünün iyi olmasını umduğumuz Engin Atsür’ü de listeye ekleyelim.

2. Takımların Dengeli Dağılımı



Bir ligi izlenir kılan önemli unsurlardan birisi de takımların güç dengesinin nasıl oluştuğudur. Tek takımın domine ettiği bir ligin izlenirliği haliyle daha düşük olacaktır. Aynı şekilde zirvedekilerle orta sıra takımları arasında ciddi güç farkının olması da normal sezon maçlarının izlenmesini gereksiz kılar. 5-6 şampiyonluk adayı bulmanın da pek gerçekçi olmadığını hesaba kattığımız vakit, güç dengeleri açısından TBL’nin izlemeye değer bir lig olduğunu söyleyebiliriz. İstanbul’da oynanacak final-four’un iki adayı Efes, Fenerbahçe ve Euroleague katılımcısı sıfatını kazanan Galatasaray ile birlikte üç şampiyonluk adayı içeren ligde, Beşiktaş da Deron Williams’ın tek kişilik gösterisi ve Ergin Ataman’ın maç içi müdahaleleriyle Türk işi, sistemsiz bir başarı hikayesi yazmaya çalışacak. Kurumsal bakış açısı ve hedefleriyle Beşiktaş’ın anti-tezi gibi görünen Banvit, özellikle iç sahayı rakiplerine dar etmesiyle meşhur gelenek takımı Karşıyaka, arkasında ciddi bir kurumsal destek bulunan Mehmet Okur’lu Türk Telekom da zirveyi zorlamak için sırada bekliyorlar. Geçen yılın tatlı sürprizi Olin Edirne ile birlikte, Trabzonspor, Antalya Bşb., Mersin Bşb., TOFAŞ, Aliağa ve Erdemir de il ve ilçelerine play-off heycanı yaşatmak için mücadele verecekler. İkinci ligden yeni gelen Hacettepe ve Bandırma Kırmızı da lige tutunma mücadeleleriyle lige renk katacaklar.

3. Efes Pilsen Geleneği


Benim jenerasyonum da dahil olmak üzere birkaç jenerasyona basketbolu sevdiren, Türkiye basketbolunu dünyada tanınır hale getiren ve önemli başarıların temel taşı olan Efes Pilsen, 2011-12 sezonundan itibaren Anadolu Efes ismiyle mücadele verecek. Fenerbahçe ‘nin Ülker ile birleşmesi ve taraftar desteğini arkasına almasının ardından Türk basketbolunun zirvesindeki yeri sarsılan Efes, bu yıl daha da büyük bir bütçeyle İstanbul’daki final-four’a katılmayı hedefliyor. Türkiye’de ise, Efes Pilsen’i bir basketbol markası haline getiren Aydın Örs, Fenerbahçe’nin başarısı için çalışırken, onun Efes’teki talebeleri olan Oktay Mahmuti ve Ergin Ataman’da Galatasaray ve Beşiktaş’ın başında Efes’i zorlayacak isimler olarak ön plana çıkıyorlar. Görünen o ki, yeni kurulan Anadolu Efes’in TBL’deki en büyük rakibi Efes Pilsen geleneği olacak.

 4. D – Will


Bir NBA All-Star oyuncusunu parkelerde canlı olarak ilk kez görme şansına 2010 Dünya Basketbol Şampiyonası’nın finalinde eriştim ve özellikle Kevin Durant’in yaptıklarını görünce büyülendim. Beşiktaş ve basketbol deyince akla son dönemde akla gelenler, sezon başında 3 Türk oyuncusunu göndermek için noter eşliğinde zorla antrenmanlar yaptırılması, parasını alamayan basketbolcular varken Allen Iverson’a saçılan paralar ve bir önceki sezon bu sorunları dile getiren basketbol efsanesi Haluk Yıldırım’ın kulüple ilişiğinin kesilmesinden ibaret. Bu gibi olaylar, benim Beşiktaş yönetiminden bir kez daha tiksinmeme ve basketbol takımından soğumama yol açsa da, taraftarlık duyguları ağır bastığı zaman bir oyun kurucunun bir takımı ne kadar yukarılara taşıyabileceğini düşünmeden edemiyorum. Şimdilik söylenebilecek tek şey DeronWilliams hamlesinin bu sezonun en heyecan verici deneyi olduğu. Bu deneyin nasıl sonuçlanacağını ise hep birlikte göreceğiz.

5. NBA Lokavtı


Oyun hızı, takitksel anlayış ve oyuncuları ön plana çıkarma bakımından TBL ve Avrupa basketbolunu, NBA’in alternatifi olarak göstermek güç olsa da, NBA’in yokluğunda basketbolu özleyenlerin TBL’ye eskisinden daha fazla ilgi gösterecekleri de bir gerçek. Bu madde ilk bakışta, NBA oynanırken de Avrupa basketbolunu izlemeyi tercih eden benim gibi çılgınları kapsamıyor gibi görünebilir; ama NBA yıldızlarının Avrupa tarzı basketbola nasıl uyum sağlayacakları da heyecan verici bir soru olarak duruyor. Lokavtın uzaması durumunda işleri kötü giden pek çok takımın NBA oyuncularıyla anlaşma ihtimali işleri içinden çıkılmaz hale getirebilecek olsa da, NBA lokavtının lige ayrı bir renk kattığı kesin.

Hiç yorum yok: