16 Kasım 2009 Pazartesi

Olan Sahadaki Müthiş Maça Oldu


Son zamanlarda gördüğüm en istekli ve savaşçı Galatasaray'ın müthiş mücadelesi ve galibiyetini konuşcağımıza maalesef saha dışı olayları konuşmak zorunda kalıyoruz gene. Maçın önce saha içi analizini yaparsak, kağıt üzerinde son yılların en zayıf Galatasaray'ı vardı. Düşünün ki dün Beşiktaş maçında sahaya çıkamayan Smith ve Santiago dahil Efes Pilsen'in 14 oyuncusunun her biri Galatasaray'da ilk 5 başlayabilir ve takımın yıldızı olur. Ama bu kalite eksikliğine rağmen sahada yıllardan sonra ilk defa ölümüne mücadele eden bir takım. Ama bu mücadelenin biraz derbi atmosferi, biraz da taraftarın maç sonundaki olaylar hariç mükemmel desteğine bağlayabiliriz. Nitekim geçen haftaki Banvit maçında bu savunmanın yarısı yoktu neredeyse.

Galatasaray'ın, Washington ve Rancik dışında hücum bakımınından artı özelliği olan hiçbir oyuncusu yok. Washington evet belki çok top kaybetti ama ne dışarıda delici bir kısa, ne de içeride post-up oynayabilecek bir oyuncu olmayınca Washington mecburi zorlamak zorunda kaldı. İşin savunma yönünde inanılmaz bir savaş verirken Galatasaray, hücum da ise açıkçası bugün şanslıydı. Evren ve Murat Kaya, çok kritik yerlerde inanılmaz el üstü üçlük soktular. Rancik ise karşısında yavaş ayaklı Oğuz'u bulmasından dolayı çok iş yaptı. Dünkü maçı ne kadar savunma kazandırmış olsa da sene içinde Jasaitis büyük patlama yapmazsa, Galatasaray'ı zor günler bekler. Son bir söz de Cemal'e. Yeteneklerini bilerek oynadığı zaman Türkiye'nin en önemki savunmacılarından biri. Ama hücumda kapasitesini aşan şeyler deneyince Sabri'ye benzediğini itiraf etmek lazım.

Fenerbahçe cephesine gelirsek, dünkü maçta anlaşıldı ki sorunu sadece Tanjevic'e atmak bence biraz haksızlık. Büyük umutlar beslenen genç uzunların geldiği nokta gerçekten düşündürücü. Aynı yaş grubunda finalde karşılaşan ve o zaman için birbiriyle neredeyse eşit olan Oğuz ile Pekovic'in şimdiki durumları arasında uçurum inanılmaz. Semih ise dün mismatch de Jasaitis'le eşleşmesine (ki arada kol boyları dahil en az 25-30 cm var) ve double team gelmemesine rağmen bir şey üretemiyorsa, Giricek'in ahı gitmiş vahı kalmışsa, suçun hepsi Tanjevic'de değildir kanımca. Gene de Fenerbahçe'nin, Solomon NBA'e gittiği dönemden beri guard bölgesinde çok büyük sorun yaşadığını kabul etmek lazım.

Maç sonundaki olaylara denebilecek fazla bir söz yok. Bu iş buradan kan davasına gidecek gibi gözüküyor. Ne zaman o sahaya girenlerden birinin elinde bıçak olur ve oyunculardan birini bıçaklar, biz ülke olarak o zaman akıllanabiliriz. İşin kötü tarafı Federasyon 5-6 maç ceza verse bile Galatasaray'a çok bir şey farketmeyecek. Zaten derbi maçı dışında o statta 100-200 kişi zor oluyor. Yapılan tahrik, gene de olanları mazur gösteremez. İşin kötü tarafı iki takım da tabir-i caizse "sidik yarışı" yapıyorlar. Fenerli yöneticilerin "Biz ömrümüzde sahaya taraftar girmesini ilk defa görüyoruz." açıklaması, ve Galatasaraylı yöneticilerin "Olayları abartmayın, çıkan olaylar Efes-Fener maçı kadar ciddi boyutta değil." açıklaması ne çözüme yardımcı oluyor, ne de samimi. İşte ne zaman bir oyuncunu basketbol hayatı biter, ancak o zaman akıllanırız biz. Olan sonuçta son yıllardardaki en tempolu ve güzel Fenerbahçe-Galatasay maçına oldu.

1 yorum:

moist dedi ki...

aklı başında galatasaraylılar da var işte. ben içimdeki vahşi galatasaraylıyı dizginleyemiyorum :)

yanlız "kan davası" bu maçla başlamadı, bu iş kadıköyde kan davasına dönüşmüştü biraz. bizim taraftarları internetten çok yakın takip ediyorum. hepsi intikam maçı olarak görüyordu bu derbiyi. zaten dünkü derbiyi izleyen taraftarların çok büyük bir bölümünün de normalde futbol seyircisi olduğunu söylemeye gerek yok.

bu arada yazı için de teşekkürler :)