20 Ekim 2010 Çarşamba

"Allah Yardımcınız Olsun!!"


Şimdiye kadar kötü gidişten direk yönetimi sorumlu tutmamıştım. İyi yaptıkları işler olduğunu düşünüyordum. Ne olduğunu bilmediğimiz ama senelerdir herkesin bahsettiği Futbol ve Sportif A.Ş.'nin birleşmesi, Riva'nın kullanılması, yeni stadın inşaatı... Hepsini bu yönetim başardı. 2012'ye belli bir ekonomik düzeyde girilmesi hedeflendi, bunu uygulayabilmek için Keita'yı bile gözden çıkardılar. GSMobile, GS+Bonus gibi uygulamalar ekonomik anlamda ciddi katkı sağlayacak cinstendi. Galatasaray Store'ların sayısı (en azından Ankara'da) bir hayli azalsa da iyi reklamlar yapıp büyük bir ürün satışına ulaştılar.

Hadi bunlara başarı demeyelim; kim gelecek de hayallerimizin yönetimini oluşturacaktı ki? Zırt pırt yönetim değiştirmektense baştakini bir şekilde adam etmek gerekiyor bence.

Ama her şey bir kenara, pazar günü yapılan toplantıda Rijkaard'ı değil de Servet gibi hainleri ve Galatasaray'da ne aradığı bilinmeyen futbolcuları göndermek yönetimin benim gözümdeki son şansıydı. Elbette ki yönetimden böyle hedefleri olan kararlar beklemek hayalcilik olurdu. Çıkacak kararın "şunu da hemen idare ediverelim de muhalefet sussun" mantığıyla alınacağı belliydi.

Fatih Terim özentisi Hikmet Karaman gelmiş, rezil ettiğimiz Hagi gelmiş, yeniçerilerden şikayet ettiğimiz takımın sportif direktörü yeniçerilerin beybabası Hakan Şükür olmuş, ya da Osmanlı misali, III. İmparator Fatih Terim Dönemi'ni veya II. Islahat Dönemi'ni yaşamışız ne farkeder? Zihniyete bak, Galatasaray'a kimler gelmiş kimler geçmiş. Bu teknik direktörler hep de bize gelince salıveriyorlar işlerini! Hagi, Gerets, Kalli, Skibbe, Bülent, Rijkaard... Ne talihsiz takımmışız arkadaş! Futbolcu madenimiz var, teknik direktörler yüzünden harcanıyor altın jenerasyonlar!

Geçtiğimiz senelere bakıp da hala Rijkaard'ı gönderebilen bir yönetimden ne beklesek boş bu saatten sonra. Sırf "elden gitti gidiyor" dediği koltuğu tutmak için arkası güçlü Hakan Şükür'ü "sportif direktör" yapmaya kalktınız, ne iş yapıyorsa Türkiye'de sportif direktör... Futbolculara "abilik", işler kötü gitti mi teknik direktörü yollamaya yarayan bir maşa. Hagi ile beraber gelse sezon sonu gazetede göreceklerimizi şimdiden söyleyeyim: "Hagi ile Hakan Şükür arasında soğukluk var. Oyuncular Hagi'yi istemiyor. Hakan teknik direktör olacak." Sizdeki vizyonu "seveyim" ben, ey yönetim.

Umarım dımdızlak kalırsınız ortada da olağanüstü genel kurul yolu gözükür size. Derbiye üç kala -kazanacağımızdan değil ama- bu takımı hocasız bırakmak rezilliğini çok az insan başarabilirdi. Gönderdiğin hocaya bak, Rijkaard! Kimler reddetmiş seni? Fatih Terim, Hakan Şükür, Hagi ve -dikkat!- Hikmet Karaman! Daha büyük rezillik!

Buraya da yazıyorum, iki seneye izleriz "beğenmediğimiz Rijkaard neler yapıyor, yaaa!" diye yaşlı yorumcu amcaları. Löw'e, Hiddink'e, del Bosque'ye dediğimiz gibi. Kendimizi avutmak için "Burası Türkiye, burada tutmaz onların sistemi" deriz, tamamdır. Sıyrıldık işin içinden işte. Bu kadar kolay her şey, zoru denemeyiz biz kolayı varken.

Olağanüstü genel kurul mu toplanır, tekrar Hagi'ye mi dönülür, ne olur bilemiyorum. Ama seçime gidilirse, yeni yönetim gelirse, değişen ne olacak? Mehmet Cansun, Özhan Canaydın ve Adnan Polat yönetimleri mi size her şeyin çok güzel olacağının garantisini veriyor yönetim değişince? Kim memnun olmuş yönetiminden bu ülkede iki sene üst üste? "Türkiye burası, burada sürekli yönetim olmaz." Dışarda kafasını çalıştıran, sesini "doğru" çıkaran taraftar olmazsa, bu ülkede hiçbir şey olmaz, o gelir bu gider, biz de bu kaosu izler dururuz.

Siz tribünde Sapara kovalayan Ayhan'a, dünya yansa umurunda olmayan Servet'e değil de Rijkaard'a keserseniz faturayı; "gerçek bir megalomanı", İmparator'u isterseniz yerine, "Allah yardımcınız olsun!" Ne haliniz varsa görün.

Hiç yorum yok: