4 Nisan 2011 Pazartesi

Bu El Cezire de Neyin Nesi?


Gündeme ilk olarak 11 Eylül olayları ve ABD'nin Afganistan harekatıyla gelen El-Cezire televizyonu, Arap baharıyla birlikte Orta Doğu'nun bir numaralı haber kaynağı haline geldiğini gösterdi. Ayaklanmalara dair haberlere, güvenilir kaynak olarak bilinen Batı merkezli pek çok medya kuruluşundan önce ulaşmayı başaran El Cezire'nin haberleri yansıtış biçimi de tarafını açıkça gösterdi. Peki, kendisi de bir emirlik olan Katar devletinin parasıyla kurulan bu kanal, neden halk hareketlerine bu kadar sempati duyuyor? Soru işaretlerini silecek bir yazı 1-7 Nisan tarihli Guardian Weekly gazetesinde Jason Burke imzasıyla yayınlanmış. Ben de burada Türkçe bir çevirisini paylaşmak istedim.

Katar'ın Arap Baharı Habercisi El-Cezire

1.7 milyonluk nüfusuyla Belçika büyüklüğünde bir körfez ülkesi olan Katar, son dönemde olağanüstü yüksek profilli bir rol oynuyor.

Arap veya çoğunluğu müslüman bir ülkeden gelen ilk savaş desteği olarak, 4 Katar savaş jetinin, Libya sahil şeridinde harekata başlayan koalisyon güçlerine katılacağı açıklandı. Bu hamle diplomatik olarak kritik bir öneme sahip. 1996'da kurulan El-Cezire televizyonu da Arap baharında kilit rol oynadı. Katar başkenti Doha'dan yayın yapan El-Cezire, bugün bölgedeki ve dünyadaki hakim Arapça haber merkezi konumuna geldi.

"El-Cezire: Arap Haber Kanalı Nasıl Dünyaya Meydan Okudu" kitabının yazarı Hugh Miles "(El-Cezire) önemli bir katalizör oldu" diyor. Diğer televizyon kararlı bu ayaklanmaları başlangıçta "aşırı tutucu eylemler" olarak nitelemişlerdi.


Hem El-Cezire'nin rolünün hem de Katar'ın jetleri gönderme kararının altında, ülkenin Arap Yarımadası'ndan çıkan bir mahmuza benzer konumu ve Emir Şeyh Hamad bin Khalifa Al Thani'nin İran ve Suudi Arabistan gibi büyük komşular karşısında bağımsızlığını koruma çabası yatıyor. 1995'te iktidara geçen Emir, incelikli bir strateji izlemeyi ciddi bir meydan okumaya tercih etti.

Katar, geniş petrol ve gaz rezervlerinin varlığına ve gelir vergisi ödemek zorunda olmayan vatandaşlarının yıllık ortalama 80000 dolarlık maaşlarına karşın savunması zor bir ülke. "Dış Politika (Foreign Policy)" dergisinin editörü Blake Hounshell'in açıklamaları şu şekilde: "İngiliz Harp Akademisi'nde eğitim gören Katar Emiri, Katar'ın esasen savunulması imkansız bir ülke olduğunun bilincinde. Bu nedenle Katar'ı daha güvenli hale getirmenin yollarını arıyor."

Emir'in ana stratejik varlıkları El-Cezire ve diplomasi. El-Cezire, devlet televizyonlarının tarzından sıyrılıp, hızla Arap dünyasının kültürel yelpazesine dahil olmayı başardı. Bölgedeki protestocular için El-Cezire kameraları güven duygusu yaratıyor ve bu nedenle haberden öte anlamlara geliyor. Suriye'de göstericiler "El-Cezire'yi istiyoruz." sloganları attılar. Yemen'in başkenti Sana'da elle yazılmış bir pankartta "El-Cezire bizim devrimimizin bir parçasıdır" yazıyordu.


Bu etki Katar için bazı problemler yarattı. Fas ve Bahreyn'de yasaklanan kanal, Ürdün ile de diplomatik sorunların yaşanmasına neden oldu. Afgansitan'da bir kamera ekibi, propaganda yaptıkları gerekçesiyle NATO önderliğindeki ordular tarafından tutuklandı. El-Cezire, hemen her Arap ülkesinde ve ABD'yi de içeren pek çok başka ülke tarafından kısıtlandı veya hedef alındı. Ancak kanal, sıradan insanlar arasında Emir'in büyük popülarite kazanmasını da sağladı. El - Cezire'nin İngilizce televizyon kanalının müdürü Al Anstey, hükümetlerle karşı karşıya geldikleri durumların kasıtlı olmadığını; bu haberlerin "yüzeye çıkan gerçekleri yansıtan muhabirlerden" geldiğini belirtiyor ve ekliyor: " Katar devleti tarafından finanse ediliyoruz; ama editoryal açıdan tamamen bağımsızız."

Katar diplomasisi geniş bir aralığa sahip. 2022 Dünya Kupası'na ev sahipliği yapma hakkını elde ederek planladıkları gibi dünyanın ilgisini üzerlerine çekmeyi başardılar. ABD'nin Al-Udeid'deki geniş hava üssüne ev sahipliği yapan Katar'ın ABD ve bölgenin geri kalanının aksine İsrail ile ilişkileri iyi durumda. Hamas ve Hizbullah ile temasları var, İran ile bir petrol arazisini paylaşıyorlar ve Suudi Arabistan ile de dost kalmaya özen gösteriyorlar.


Katar, komşuları ile karşılaştırıldığında ılımlı bir ülke olarak görülüyor. Toplum içinde içki içmek veya sarhoş olmak yasaklansa da, alkol kullanmak yasa dışı değil. Eşcinsellik yasa dışı; ancak kanunlar pragmatik şekilde uygulanıyor. Parti kurmak yasak ve Uluslararası Af Örgütü'ne göre, Mart ayında bir insan hakları örgütünün kurucusu göz altına alındı. Bazılarına ilginç gelebilir; ancak El-Cezire bu tutuklamayı haber yaptı.

Kanalın bölge üzerindeki etkisi, görece ılımlı olsa da, otokratik Katar liderinin umduğundan bile çok etki yapmış olabilir. Miles'ın dediğine göre, "Geçtiğimiz on yılda El-Cezire, Arapları insan ve yurttaş hakları ile demokrasi konularında herkesten daha fazla eğitti. Bugün bütün Arap dünyasında, dünyada neler olup bittiğine dair nitelikli tartışmalar yapabilirsiniz. Bu büyük bir değişim."

Bütün bunlara karşın Arap baharı El-Cezire için "yabancı" haber olarak kalmaya devam ediyor. Doha'da yaşayan insan hakları aktivisti Dr. Jennifer Reeg, "Katar, isitkrara ciddi bir tehdidin bulunmadığı ve çok az yerel gerilimin yaşandığı özel bir ülke" yorumunda bulunuyor.

Hiç yorum yok: