26 Nisan 2011 Salı

Yeni Alman Dalgası


Başlık FAZ'ın internet sitesinden alınma. Alman medyası Stuttgart'ta Görges'in kazandığı şampiyonluk sonrasında gözünü tenise çevirdi. Aslında yükselişin ilk sinyalleri Miami'deki turnuvada Andrea Petkoviç'ten gelmişti. Petkoviç'in, Jankoviç ve Wozniacki'yi geçerek Miami'de yarı finale ulaşması dikkatleri üzerine çekti. Ardından ABD karşısında alınan 5:0'lık Fed Cup galibiyeti, Almanların yeni jenerasyon kadın tenisçilerine olan ilgiyi artırdı.

Stuttgart'a gelirken Almanların beklentileri Petkoviç'in üzerine yoğunlaşmıştı. Petkoviç, çeyrek finalde dünya bir numarası Wozniacki'ye elenerek bir rüyayı gerçekleştirme fırsatını kaybetti; ancak beklenmedik bir isim olan Julia Görges, Almanlara 1994'ten bu yana ilk kez şampiyon ünvanıyla kendi vatandaşlarını alkışlama imkanı sundu.


Ben ise Almanların beklentilerinden ziyade Caroline Wozniacki'nin toprak performansını görebilmek için WTA Stuttgart finaline gittim. Özellikle geçen yıl Roland Garros'da gösterdiği sağlam performansla finale çıkan Stosur'a karşı final oynaması halinde açıklarını daha iyi görebileceğini düşünüyordum. Finalin bir ayağında Wozniacki'nin olması bu anlamda beni sevindirdi; ancak finali 32. sıradaki bir raketle oynayacağı için maç öncesinde Wozniacki'nin kolay kazanacağı bir maç beklemeye başladım. Ne var ki Görges, oldukça konsantre başladığı finalin ilk setinde attığı ace'ler ve winner'larla kolay lokma olmadığını ispat etti.

Görges, Wozniacki'nin servislerinde basit hatalar yapmasa, ilk sette tie-break'e dahi ihtiyaç duymayacaktı. Tie-break'i kazanarak bu hatalarını telafi eden Görges, ikinci setin ilk oyununda Wozniacki'ye servis kırma puanı şansı tanıdı; ama servisine tutunmayı bildi. Wozniacki'nin yaşadığı moral bozukluğu, servis oyununu da kaybedip ikinci sette 0:3 geriye düşmesine neden oldu. Bu noktadan sonra aynı zamanda babası olan koçundan taktikler alan Danimarkalı, Görges'in back-hand'ine yüklenmeye başladı ve bir süreliğine sonuç alır gibi göründü. Görges, bu son atağa rağmen eline kadar gelen maçta rakibine servis kırma şansı tanımadı ve 7:6, 6:3'le şampiyonluğunu ilan etti.


Stuttgart'ta ise 1984'ten beri ilk kez 4 Alman kadın tenisçi çeyrek finale kalmış oldu. Süddeutsche Zeitung, bugünkü sayısında bu turnuvayı Almanlar için bir kilometre taşı ilan etmiş. WTA ilk sekizinden yedi ismin turnuvada boy gösterdiğini düşündüğünüzde bu başarının değeri daha fazla ortaya çıkıyor. Bu turnuvanın ardından, WTA sıralamasında en iyi dereceye sahip Alman olan Petkoviç 15. sıraya, şampiyon Görges ise 27. sıraya yükseldi. Henüz çok ciddiye alınacak derecelere sahip değiller belki; ancak 2011 sezonu hesaplamasında sırasıyla 8. ve 15. olmaları, bu sezon gösterdikleri gelişimi ispatlıyor. Buna kadınlar tenisinde yaşanan istikrarsızlığı ekleyince, Almanların umutlarını artırmakta haklı olduklarını görüyoruz.

WTA'de şu an için herhangi bir toprak kort üstadının bulunmuyor oluşunu; dünya bir numarası Wozniacki'nin toprakta istediği oyunu oynamakta, özellikle rakibi kortun dışına itecek çizgi vuruşlarında zorlandığını, geçiğimiz yıl Roland Garros'u kazanan Schiavone'nin 17 numaralı seri başı olarak Fransa Açık'a katılmış olduğunu hesaba katarak, yeni bir Alman grand slam şampiyonunu çok yakın sürede görme ihtimalimiz var diyorum. Almanlar ise bana göre daha temkinliler ve gazetelerde grand slam şampiyonluğu veya Steffi Graf gibi baskı yaratacak söz öbeklerini kullanmaktan kaçınıyorlar. Bundan sonra çıkışını devam ettiremese bile, kadınlarda son yılların en dandik toprak sezonu olacağa benzeyen 2011'de, bana her zaman Stuttgart'ı hatırlatacak güzel bir hikaye bıraktığı için Görges'e teşekkür ederim.

Not: Fotoğraflar wtatennis.com adresinden alınmıştır.

Hiç yorum yok: