20 Ekim 2010 Çarşamba

Kendini Bulmaya Başlayan Bir Takım


Alexander Moodle'a bir hoşgeldin (ya da hoşbulduk :) Uzun zaman eksik kalan Fenerbahçe yazıları daha bir dolu artık. ) selamı çakarak bir kaç not yazmak istedim Fenerbahçe-Konyaspor maçıyla ilgili. Fırsat olup dökemedim, yazdığım bir kaç anektodu.

İlk söylemem gereken şey, heralde takımın ideal kadrosuna geç de olsa kavuşmuş olduğuydu. Önceliği Mehmet Topuz'un mevkisini vermek istedim; zira sokaktan herhangi birini çevirsen şu an bulunduğu pozisyonda oynaması gerektiğini söylerdi bize. Aykut Kocaman olmaya gerek yok, bunu keşfetmek için. Ayrıca Konya galibiyetinin çok abartıldığını düşünüyorum. Maçın kazanılmasındaki birinci etken Fenerbahçe'nin fizik üstünlüğü oldu, bence. Konyalı oyunculara bakıyorum, özellikle Veli ve Adnan dikkatimi çekti; hiç mi salonda çalışma yapmamış, bu oyuncular? Demin sokaktan çevirdiğim kişi bunlardan daha fiziklidir, kanımca. Maçın ilk dakikalarında ise Konyaspor'un sıkı savunmasından kaynaklı uzun süre şut hanesinde "0" vardı, Fenerbahçe'nin. Bir de bu sene anlaşıldı ki Fenerbahçe'yi kanatları uçurucak. Stoch-Dia ikilisi devreye girdi, bu sıkıntılı anlarda ve özellikle Anadolu maçlarında Fenerbahçe'yi sırtlayacak isimler olacak, diye düşünüyorum. Fakat bunu ciddi bir derbi (Avrupa maçı olmadığı için değinmiyorum.) maçında olacağını çok da beklemiyorum. Stoch için değil de Dia için daha çok hızı ve fiziğiyle oyuncu geçtiğini söyleyebilirim. Teknik kapasitesini yeterli bulmuyorum, açıkçası. Maçın kahramanları Emre ve Semih'e gelirsek; Emre fizik gücünü yükselttikçe takımda parlıyor ve takımı hırsıyla ateşliyor. Bana eskiden Tuncay'ın üstlendiği rölü üstlenmiş gibi geliyor. Semih gibi bir oyuncu Dünya'da yok heralde. Herhangi bir yıldız oyuncuyu alın, bu kadar yedek bekletin ve sanki hiçbir şey olmamış gibi çıksın, bir de yeri olmayan bir mevki de harikalar yaratsın. İnanması güç bir oyuncu şu "Genç Semih". Şunu da belirtmeliyim ki Semih-Stoch ikilisi çok yakıştı, Fenerbahçe'ye. Umarım, Aykut Hoca yine unutmaz Nöbetçi Gölcü'nün marifetlerini. Bu kadar olumlu gelişmenin yanında, olumsuzları da saymak lazım. Fenerbahçe'nin savunma ve hücum hatları arasındaki boşluk göze batmasa da yine en büyük sıkıntı. Bunun yanına bir de Yobo'yla Lugano'nun birbirlerine alanlarını boşaltarak ve riskli şekilde yardıma gelmeleri defansın göbeğinde boş alan yaratmakta. İçeriye topsuz koşu yapan her oyuncu, top ceza sahası yakınındayken tehlike yaratıyor. Bu arada Anadolu statlarının çimleri yine kendini belli ediyor. Konyaspor coşkulu taraftarına hiç yakışmayan bir zemin. Patates tarlası gibiydi, pazar akşamı yine.



1 yorum:

alexander moodle dedi ki...

Teşekkürler Zarathustra. Sabah uyanıp blogda bir Fenerbahçe yazısıyla karşılaşmak hoşuma gitti açıkçası. Hoşbulduk :)