10 Mart 2010 Çarşamba

Dünya Kupası Finalistleri #5 - Arjantin


Dünya Kupası değerlendirmelerine B grubunda yer alacak olan Arjantin ile devam ediyoruz. Brezilya ile birlikte 4 yılda bir izleyebildiğimize hayıflandığımız Arjantin'in, favori olarak gelemdiği ender dünya kupalarından biri 2010 olacak. Bu favori olmama durumu onlara bir avantaj mı sağlar, yoksa elemelerin sonunda görünen kaotik futbolun devamı tangocuları üzer mi göreceğiz. Sonuçlar ne olursa olsun, bu turnuvada dünyanın en iyi oyuncusu (Messi) ve en medyatik teknik direktörünü (Maradona) barındıran Arjantin, medyada çokça yer bulacaktır.

Beklentiler:

Messi, Agüero, Tevez gibi yıldızlara ve saygı duyulacak bir Dünya Kupası geçmişine sahip olmasına karşın Arjantin'i turnuvanın favorilerinden biri olarak görmek zor. Özellikle eleme turunu hatırlayanlar, 6-1'lik Bolivya mağlubiyetini ve Arjantin'in yağmur altında ofsayttan atılan bir golle Afrika biletini alabildiğini de göz önünde bulunduracaklardır. Takımın teknik kapasitesi oldukça yüksek olmasına karşın, elemelerde pas organizasyonunda çok sorunlu ve pozisyon üretmekte sıkıntılı bir takım izledik. Bütün bunların üzerine Maradona'nın takımın başında olduğu 13 maçta tam 84 farklı oyuncuyu kadroya alması (ki Almanya maçına çağırılan Pastore ile birlikte bu sayı 85'e yükseldi) Arjantin'de medyanın ve futbol otoritelerinin tepkisini çekti. Bu kaotik ortamda Messi'nin performansı da Barcelona'daki performansının hayli uzağında kalıyor. Pesimist tablodan uzaklaşmak için de bazı nedenler var tabii ki. Öncelikle kurada Nijerya, Yunanistan ve Güney Kore'nin olduğu kolay bir gruba düştüler. Bunun yanısıra 4-4-2 düzeniyle çıktıkları son Almanya maçında çok daha tutarlı bir oyunla 1-0'lık bir galibiyet almayı başardılar. Turnuvanın ilerleyen turları için ise, başta çeyrek finalde olması muhtemel Almanya maçı olmak üzere oldukça zorlu maçlar onları bekliyor olacak.

İyimser Senaryo:

Barcelona'lıların Mesih ilan ettiği Messi'nin, Tanrı'nın eline sahip olan Maradona ile kurduğu birliktelik futbolun kutsal ruhu tarafından kabul görürse, Arjantin'i dünyanın zirvesinde üçüncü kez görebiliriz.

Kötümser Senaryo:

Grupta alacakları şok bir yenilgiden sonra ortalık yeniden karışır ve Maradona da bu süreci yönetemez ise Arjantinliler, 2002'de Fransa'nın yaşadığı türden bir sürprizle erkenden evlerine dönebilirler. Neyse ki Maradona'nın Afrika'ya yalnızca 23 oyuncu götürme hakkı var.

Muhtemel Kadro:

Diziliş: 4-4-2
Kaleci: Romero
Defans: Otamendi-Demichelis-Samuel-Heinze
Orta Saha: Jonas-Mascherano-Veron-Di Maria
Forvet: Higuain-Messi

Göreve geldiği ilk günlerde Tevez, Agüero ve Messi'yi bir arada oynatmak adına 4-3-3 sistemini tercih eden Maradona, bu rüya üçlüden gereken verimi alamayınca, klasik santraforlu 4-4-2 sistemine geçmeyi tercih etti. Klasik santrafor arayışına Higuain'in takıma monte edilmesiyle son verildi, orta saha da muhtemelen bu dörtlü değişmeyecektir; ancak defans hattı için tehlike çanları çalıyor. Demichelis ve Heinze yaklaşık bir ay daha forma giyemeyecekler ve Dünya Kupası'na kadar kendilerini toparlayamazlar ise zaten sınırlı sayıda oyuncudan oluşan defans hattı büyük sıkıntı yaşayabilir.

Yıldız Oyuncu: Lionel Messi (Barcelona)


13 yaşında Newell's Old Boys kulübünden Barcelona'ya gelirken, büyüme hormonundaki eksiklikten dolayı kariyeri tehdit altındaydı; ancak korkulan olmadı ve taraftarların henüz 16 yaşındayken mesih ilan ettiği küçük dev adam, 2009 yılını altı kupayla tamamlayan Barcelona ile birlikte zirveye yükselmeyi başardı. Altın Top ödülünü alarak en iyi futbolcu ünvanını resmileştirdi ve önünde zirveye çıkmak için tek bir hedef kaldı: Dünya Kupası. En son altın top ödülünü kazanarak dünya kupasına gelen isim olan Ronaldinho'nun kariyeri, kupayla birlikte düşüşe geçmişti, bakalım Messi bu laneti kırabilecek mi? Zaten hakkındaki en büyük eleştirileri milli takımda Barcelona'daki performansına yaklaşamadığı için alıyor ve bunları kırmak için turnuvada var gücüyle çalışacaktır. Onun en büyük yardımıcısı ise şüphesiz idolu Maradona olacak.

Patlama yapması muhtemel isim: Sergio Agüero (Atletico Madrid)


Belki sahip olduğu popülariteye bakarak bu başlığa uygun bir isim olmadığını düşünebilirsiniz; ancak iki kez gençler dünya şampiyonu olan ve Maradona'yı dede yapan bu adamın, en üst seviyede ispat etmesi gereken çok şey var. Maradona'nın 4-4-2'ye dönemsinin ardından, takımda top ayağına yapışmış gibi duran ve inanılmaz etkili driblingleriyle sonuca giden yalnızca bir oyuncuya yer var. Agüero'nun, bu tek mevkiide oynayan yakın arkadaşı Messi'yi kesmesi imkansız, o nedenle sahada olmak için Arjantin'in skor üretmekte etkisiz kalmasını beklemek zorunda. Bu şansı aldığı zaman ise turnuvanın kaderini değiştiren adam olabilir, tabii Ali Sami Yen'de Servet'in hışmına uğramayıp sahada kalabilseydi belki hakkında daha çok şey söyleyebilirdim. Fotoğrafta ise lakabına yapılan bir atıf var, zira annesinin bir çizgi film kahramanı olan Kum Kum'a benzediği için taktığı lakap, yıllar içinde Kun'a dönüştü ve dünya da onu bu isimle anıyor.

Bir Portre: Seba Veron (Estudiantes)


2002 yılında turnuvanın en büyük favorisi olan Arjantin'in grup maçlarında elendiğini görenler, Veron için de dünya şampiyonluğu şansının kaçtığına inanıyorlardı. Ancak, Avrupa kariyerini sonlandırıp Arjantin'e dönen Veron, bir zamanlar babasının da top koşturduğu Estudiantes'te adeta küllerinden doğdu. Liderlik özellikleri sayesinde takımını hızla yukarılara taşıdı ve en sonunda Libertadores kupasını kaldırmayı başardı. Bu kupa Estudiantes'in, babasının jenerasyonu kulüpten ayrıldığından bu yana kazandığı ilk Libertadores kupasıydı. Şimdi yeni görevi, tıpkı Estudiantes'te yaptığı gibi, 2010 yazında akıllı pasları ve oyunu okuma yeteneğiyle Arjantin'i zirveye taşımak.

Hiç yorum yok: