23 Ağustos 2010 Pazartesi

FIBA Dünya Şampiyonası 2010: Grup B Değerlendirmesi


İstanbul'daki basketbolseverler ABD'nin maçlarını yapacağı B grubu için oldukça büyük beklentilere girmişlerdi; çünkü 2008'de olimpiyat şampiyonu olan Kobe Bryant'lı, LeBron James'li, Dwayne Wade'li kadroyu izleme şansına sahip olduklarnı düşünüyorlardı. Ne yazık ki bu isimlerin hiçbiri ülkemizde olmayacak. Yine de B grubu İstanbullulara izlenecek pek çok kaliteli oyuncu ve dişli takımlar sunuyor.

Değerlendirme:

Yine 5 kıtanın temsilcilerinin bulunduğu bir grupla karşı karşıyayız. Bu grubu diğerlerinden ayıran ise ABD ve Brezilya'nın varlığı nedeniyle Avrupa temsilcilerinin (Slovenya ve Hırvatistan) grup liderliği için favori olmamaları. Yukarıda turnuvanın favorisi ABD'de kimlerin gelmediğine değinmiştim, değerlendirme kısmında gelenlerden bahsetmem gerekiyor. NBA'in yeni süper yıldız adayları Kevin Durant ve Derrick Rose takımın ağır topları olarak göze çarpıyor. Takımın lideri Billups ile birlikte Rondo, Gay ve Westbrook'un da kadroda olması ABD'nin guard mevkilerinde sıkıntı yaşamayacağını gösteriyor. Pota altına baktığımızda ise bu cafcaflı kadroya pek uygun olmayan isimlerle karşı karşıyayız. Chandler, Brook Lopez ve Kevin Love'ın bulunduğu pivot mevkisinde ABD'nin ne kadar verim alacağı takımın kaderini belirleyecek gibi görünüyor.

Pota altında sıkıntı yaşayan ABD'nin karşılaşmak istemeyeceği takımlardan biri olan Brezilya'nın az da olsa grup liderliği için bir şansı var. Her ne kadar Nene'ni sakatlığı nedeniyle eski güçlerinde olmasa da, İspanya liginde Caja Laboral ile şampiyonluk yaşayan Tiago Splitter ve Anderson Varejao ile rakiplere problem yaratacak bir pota altına sahip Brezilya. Splitter'in takım arkadaşı Huertas ve yeni Raptors'lı Leanro Barbosa ile oyun kurucu pozisyonunda da sorunsuz bir takım görüntüsündeler. Kadronun fazla derin olmaması ile yaşanacak sakatlıklar veya maç içinde yaşanacak faul problemleri de Brezilya'yı sıkıntıya sokabilir.

Grubun bahsedilmeye değer diğer iki takımı ise Yugoslav ekolünden gelen Slovenya ve Hırvatistan. Dağlarıyla meşhur küçük Orta Avrupa ülkesi Slovenya'nın dünya sahnesinde en çok yetiştirdiği kaliteli basketbolcularla tanınıyor. Yugoslav ekolünün sıkı bir temsilcisi olarak şutları ve yardımlaşmalı oyunlarıyla can yakan Slovenler, ABD'nin canını yakamaz belki; ama Brezilya'ya bir çelme takarak turnuvanın ilerleyen turları için avantaj elde edebilirler. Fenerbahçe'li Roko Ukiç'in önderliğinde turnuvaya gelen Hırvatistan'ın ise en büyük kozu güçlü basketbol geleneği olacak. İran sanıyorum ABD maçıyla dünya gündeminde kendi yer bulacaktır; ancak bunun ötesinde medya ilgisini çekecek bir başarıya imza atmaları zor görünüyor. Tunus'u ise bu seviyede ilk defa izleyeceğiz.

Tahmin:

1. ABD 2. Brezilya 3. Slovenya 4. Hırvatistan

Nene'nin sakatlığı olmasaydı Brezilya'nın ciddi anlamda ABD'yi zorlayacağına inanıyordum; ama şimdi daha dar bir rotasyonla oynamak zorunda kaldılar. Bu durum Slovenya'ya sürpriz yapmak için iyi bir fırsat verdi. Hırvatistan ise yeniden yapılanma sürecinde Sırplar kadar başarılı olamadı ve bu turnuvada çıkış yapmaları da zor görünüyor.

Bu maç kaçmaz: 30 Ağustos Brezilya - ABD

Eğer ABD grup maçlarını ciddiye almaz ve tek rakiplerinin İspanya olduğunu düşünürse, 30 Ağustos turnuvanın ilk büyük sürprizinin gerçekleştiği gün olabilir. Splitter, Barbosa, Huertas ve Varejao'lu Brezilya'nın bu sürprizi gerçekleştirmek için kusursuz bir performans ortaya koyması gerekecektir.

İzlenmesi gereken isimler:

1. Kevin Durant - ABD


Wade, Lebron ve Kobe'nin olmadığı bir ABD milli takımı skor yükünü çekecek birinin skıntısını çekecektir diye düşünüyorsanız, yanılıyorsunuz demektir; çünkü ABD'nin 2010 kadrosu, NBA'e girdiği üçüncü sezonda 30.1 sayı ortalamasıyla ligin sayı kralı olmayı başarmış bir süper yıldıza sahip. Hücumdaki patlayıcılığıyla rakiplerin korkulu rüyası haline gelen Durant, yalnızca kendi istatistiklerine oynayan bir süper yıldız olduğunu düşünmeyin ve Thunder'ın gösterdiği inanılmaz gelişim ile play-off seviyesine geldiğini de unutmayın. Benzer bir etkiyi ABD milli takımında da yapabilecek mi göreceğiz. Size tavsiyem ise Türkiye'de bulduğunuz her fırsatta bu adamı izlemeniz yönünde; çünkü NBA'in 2011 yılındaki muhtemel MVP'sinin sahaya neler koyabildiğine şahit olacaksınız.

2. Tiago Splitter - Brezilya


Öncelikle TAU Ceramica, sonra da Caja Laboral olarak anılan Bask bölgesi takımı Saski Baskonia'nın taraftarlar, Scola'nın gidişinin ardından uzun arama derdine düşmedi; çünkü Avrupa'yı sallayan yeni pota altı canavarı Tiago Splitter de onların elindeydi. Bu sezon basketbolun rüya takımını kuran Euroleague şampiyonu Barcelona'yı İspanya Ligi finallerinde devirerek şampiyon olan Caja Laboral'ı taşıyan isim olan Splitter, İspanya'da normal sezon ve play-off MVP'si seçildiği bu sezonun ardından şansını NBA'de denemeye karar verdi ve 2007'de kendisini draft eden San Antonio Spurs'e geçti. Bu geçiş öncesinde kendisini Türkiye'de izleme şansına sahip olduğumuz için oldukça şanslıyız.

3. Goran Dragic - Slovenya


Bu yıl NBA play-off'ları öncesinde pek çok kişi 1.93'lük bir Slovenin pek çok maça damga vuracağından habersizdi. Phoneix Suns'ın önlenemez yükselişinde önemli bir paya sahip olan Goran Dragic, özelllikle kendisini draft eden San Antonio Spurs'ün başına 3. maçın son çeyreğinde attığı 23 sayıyla bela oldu. San Antonio'lular kendisinden yararlanamadı; ancak Avrupa'dan draft edilen oyuncularda ne kadar önemli seçimler yaptıklarını bir kez daha ispat ettiler. Etkili penetreleri, şut kabiliyeti ve doğru pası seçme becerisiyle takım arkadaşı Jaka Lakovic'i andıran Dragic, onun bulunduğu seviyenin de yukarısına çıkarak Slovenya'nın turnuvanın en büyük sürprizlerinden birisini gerçekleştirmesini sağlayabilir.

Hiç yorum yok: