12 Ağustos 2010 Perşembe

Türkiye 2-0 Romanya: Dört İki Üç Bir


Hazırlık maçı da olsa, yalan bir penaltıyla da olsa milli maçları kazanmak her zaman için sevindiricidir. Tabii Arda'nın muhteşem ikinci golü olmasaydı bu penaltı vicdanımızı daha fazla rahatsız ederdi; ancak geriye dönüp bugüne bakıldığında Fransa ve Bosna'nın arasından sıyrılıp Avrupa Kupası'na katılmanın hesaplarını yapan ciddi bir rakibi yenmeyi başardığımız daha çok akılda kalacaktır. Bu maçın skorundan daha önemli olan ise kuşkusuz önümüzdeki dönem hakkında elde ettiğimiz ipuçları oldu. Şimdi bunlar üzerine bir değerlendirme yapalım.

1. Yeni Diziliş 4-2-3-1


Her ne kadar Guus Hiddink dizilişi önemsemediğini ifade etse de, oyunculardan maksimum verimi alabilecek bir diziliş yaratmak Euro 2012 yolculuğunun en önemli adımlarından birisi olacak. Maç öncesi 4-3-3'mü 4-2-3-1'mi yoksa çift forvet mi soruları Romanya maçıyla birlikte açığa kavuşmuş gibi görünüyor. Almanya ve Hollanda'yı Dünya Kupası'nda başarıya taşıyan 4-2-3-1 sistemi yeni dönemde Türk Milli Takımı'nda da görülecek. Bu sistemi işler hale getirecek orta saha kalitesine sahip olmamız bizi avantajlı kılsa da, ilk maç itibariyle kanatlardan gerekli verimi alamamamız ve forvette çoğalamamamız soru işaretleri yarattı. Bu pozisyonlarda alternatif olacak pek çok isme sahibiz; ancak Hiddink 4-2-3-1'ün kanatlarından nasıl yararlanacağına karar vermesi gerekiyor. Sol kanatta maça başlayan Arda Turan, ikinci yarıda bu mevkiiye geçen Hamit Altıntop ve maçın sonlarında oyuna giren Sercan Yıldırım kanat oynama becerisine sahip; ancak hepsi de farklı özellikte oyuncular. Burada Hiddink yapacağı tercih oldukça önemli olacak.

2. Arda Turan artık 10 numara rolünde


Mustafa Denizli'ye sorarsak da 10.5 numara rolünde artık Arda Turan olacak. İlk yarıda bu bölgede Emre'yi tercih eden Guus Hiddink, Emre'nin istenen verimi vermemesi ve Nuri Şahin'in geriden top çıkartmakta etkisiz kalması nedeniyle ikinci yarıda Emre'yi Aurelio'nun yanına çekip Arda Turan'ı forvet arkasına yerleştirdi. Orta yuvarlaktan ceza yayına kadar olan alanda ne kadar etkili olabileceğini attığı şık gol ve direkten dönen bir diğer şutla gösteren Arda'nın bu mevkide göstereceği performans elemelerde oldukça belirleyici olacağa benziyor. Arda'nın bu mevkideki verimini artırmak için yapılacak bir diğer hamle de takımın santraforunu kesinleştirmek ve Arda ile muhtemel santraforun (Mevlüt, Tuncay, Nihat, vs.) uyumunu en üst seviyeye çıkartmak olacaktır. Arda olmadığı zaman bu pozisyonda kimin kullanılacağı ise soru işareti.

3. Defansif sıkıntılar devam ediyor


Kanatlar, 10 numara konuşması keyifli konular; ancak bu heyecana kapılıp unutmamamız gereken defansif sorunlarımız dün akşam oynanan maçta da ortaya çıktı. 4-2-3-1'i etkili olarak kullanabilmek için öne çıkan defans hattı, Marica'nın defans arkasına yaptığı koşularda oldukça zorlandı. (Bu noktada terli saçlarını sağa sola savurarak geriye koşan Servet Çetin'in yarış atları gibi açılan burun deliklerini gözünüzün önüne getirin lütfen) Hakan Balta ve Servet ile oluşturulan defans hattı şu andaki ideal hat gibi görünüyor; ancak yaşanan sıkıntılara nasıl bir çözüm getirilecek kestirmek güç. Bu iki ismin yerine geçebilecek İbrahim Toraman, Egemen veya Emre Güngör'ün de en önemli zaafları geriye yapılan koşularda adamlarını kaçırmaları.(Bakın Gökhan Zan'dan bahsetmiyorum bile) Eldeki stoperlerle bu sisteme ne kadar uyum sağlayabileceğimiz açıkçası yeni dönemdeki en önemli sorunu oluşturacak gibi görünüyor.

Hiç yorum yok: