25 Ağustos 2010 Çarşamba

Ramazan'dan Önce Kurban Bayramı

Ledesma, Rosicky, Kallström gibi transferlerin yapılmaması halinde neler olacağı az çok belliydi ve beklenen de oldu. Lyiv'e elenirsek kimse şaşırmayacak. Şimdi gündemdeki konu transfer de değil, zira kadroda 11 yabancı oynamadığı sürece hiçbir transfer takımı kurtaramaz. Şimdi gündemdeki konu, bir kurban bulup medyanın önünde kafasını uçurmak.


Taraftar Adnan Sezgin'i suçlu bellemiş. Ali, Serdar ve Musa transferlerinin arkasındaki isim Adnan Sezgin'di. Cana ve Pino için de aynı şey geçerli. Sanırım Adnan Sezgin'e bu kadar öfke duyulmasının sebebi geçtiğimiz 2 seneden alıştığımız seviyede şaşalı isimleri takıma getirememesi. Bana göre bu fazlasıyla gülünç bir sebep.

Haldun Üstünel'in Elano, Leo Franco, Meira gibi karavana transferlerini bir kenara koyarsak Kewell, Keita ve Baros gibi müthiş isimleri takıma kazandırdığı bir gerçek. Özellikle Baros gibi bir ismi nasıl ikna edebildi, hala çözemiyorum. Ya da, Haldun Üstünel'den ziyade, bu isimlerin Galatasaray'a gelmesinde daha büyük rol oynayan şey yönetimin o dönemde transfere yüksek bir bütçe ayırmış olması mıydı? Ben bunun daha yüksek bir ihtimal olduğunu ve Adnan Sezgin'in bu konuda biraz talihsiz olduğunu düşünüyorum. Adnan Sezgin'in transfer fiyaskolarını anlata anlata bitiremez taraftarımız. Ama Kewell-Baros-Keita üçlüsü Haldun Üstünel'in Leo Franco, Meira, Jô, Gio, De Sanctis, Linderoth, Lincoln, Elano transferlerini gölgede bırakıyor. Sanırım taraftar olarak biz de ne yapacağımızı şaşırmışız.


Yönetimin günah keçisine gelince; şüphesiz ki Rijkaard ve ekibi. Haklılık payı, taraftarın Adnan Sezgin'e gösterdiği tepkilere kıyasla daha yüksek. Taktik ve oyuna müdahale anlamında Rijkaard-Neeskens ikilisine çok fazla şey söyleyemem. Onlar buraya bir amaç için geldi ve eğer onlardan 4-4-2'ye geçip ileri top şişirmesini ve dönen toplardan medet ummasını beklersem bu isimlerin değerlerine hakaret etmiş olurum.

Ama teknik ekip hakkında göze batmaya başlayan ve canımı sıkan bir şey var. Takımın koşmayı bırakın, ayakta duracak hali kalmamış. Yerlere göklere sığdıramadığımız kondüsyonerlerimiz ne iş yaparlar, bilemiyorum. Acaba takımdan ümidi tamamen kesip kontratlarının bitimini mi beklemeye başladılar?


Benim suçlumu soracak olursanız, konuya Bursaspor maçına değinerek gireceğim. Volkan Şen'in, Mustafa Sarp ve Hakan Balta'yı tek başına nasıl rezil ettiğini gördük. Kendisini izlemek inanılmaz bir keyifti. Sercan da aynı şekilde mest etti herkesi. Dribblingleri harika ve tek bir topuk hareketiyle karşısındaki oyuncuyu yatırışına bir kaç kez tanık olduk. Ozan İpek ve Turgay geçen sene Bursa'yı sırtlayan isimlerdendi.

Varacağım nokta şu ki, Bursa'nın harika bir Türk oyuncu kadrosu var. Galatasaray'ın Türk oyuncu kadrosu ise tartışmasız bir şekilde Türkiye'nin en kötülerinden biri. Hakan Balta ve Ali Turan, Bank Asya'da yedek kulübesinde oturur ancak bu performansla. Mustafa Sarp o kadar aciz ki rastgele vurduğu topu Volkan Şen kaptığında "el var" diye mızıkçılığa başlıyor. Barış sağa sola koşuşturmaktan başka bir şey yapmıyor. İnsan birazcık kafasını kullanır... Ali Turan, Arda ile ver-kaç'ın "ver" kısmını yapıyor sadece. O da Arda hemen önünde ve boşta duruyorsa... Yoksa korkup geriye dönüyor hemen. Yediği çalımlara, kaçırdığı adamlara girmiyorum bile.

Yenilen ilk golde 10 saniye boyunca cümle aleme rezil olan Mustafa Sarp'ın aklına Volkan'a faul yapmak gelmiyor bir türlü. Bursaspor Mustafa'yı Galatasaray'a yollayarak harika bir işe imza atmış gerçekten. Ali Tandoğan gibi hiçbir yerde tutunamamış, ama Bursa'nın vazgeçilmezlerinden olmuş bir isim de vardı sahada... İşte Türk futbolcusunun bu yönünü çözemiyorum. Ne zaman nasıl oynayacaklar, önceden kestirmesi mümkün değil. Kim derdi ki Kayseri'nin bir numaralarından Ali Turan böyle oynayacak, Milli Takım'ın değişmezi, Galatasaray'ın en istikrarlılarından biri olan Hakan Balta böyle rezil olacak... Hüseyin'den bile fake yiyordu son dakikalarda...

Kısacası Rijkaard ve Neeskens'in aklındaki sistem için elimizdeki Türk oyuncu kalitesi son derece düşük. Eğer iyi futbol izlemek istiyorsak şimdiki rezillik için Rijkaard ve Neeskens'i suçlamak anlamsız. Yetersiz olan ve gitmesi gereken birileri varsa bunlar Ayhan, Gökhan Zan, Barış, Mustafa gibi isimlerdir. Ha yok, futbol hikaye, ben sonuca bakarım derseniz, bu isimlerle kasap havasını iyi oynayacak bir teknik ekip getireceksiniz ve o yönde yeniden düzenleyeceksiniz takımı. Rijkaard ve Neeskens'in bu malzemeyle deneyebilecekleri en sağlam orta saha üçlüsü Neill-Cana-Elano üçlüsü olabilir. O da ne kadar verimli olur bilinmez...


Son olarak Kewell ve Baros'a takımın haysiyetini kurtardıkları için binlerce teşekkür etmemiz gerekiyor. En umutsuz anımızda bir şeyler bekleyebileceğimiz isimler olarak bir tek onlar kaldı. Bu arada Keita gönderildi diye zamanında zil takıp oynayan taraftarlarımıza da selam ederim...

Hiç yorum yok: