Dünya Kupası'na katılamayan milli takımımız ile Dünya Kupası'nın iddiasız takımı Honduras arasında oynanan maç; İspanya-Fransa, Almanya-Arjantin gibi büyük maçların oynandığı akşamda gölgede kaldı belki; ama yavaş yavaş atılan adımlarla sonraki turnuvaların gediklisi olabilecek milli takımımızın nüvesini oluşturacak isimleri izelme şansı bulduğumuz için önemli bir maçtı. Bundan yaklaşık bir yıl önce Four-Four-Two'ya verdiği röportajda "2012'de şampiyon olabiliriz" açıklamasını yapan Oğuz Çetin'in başında bulunduğu takım, o günden sonra elemelerde kriz yaşayarak Afrika'ya gitme şansını kaçırmıştı. Şimdi ise yeniden yapılanma sürecindeki milli takımın, futbol tarihimizin en uzun vadeli planı olan 2016'ya hazırlandığını görmekteyiz.
Bu kadar uzun vadeli bir plan yapmak elbette ki zor, hele ki futbol gibi her türlü iniş çıkışın hızla yaşandığı bir spor dalında. Bugünden 6 yıl öncesine dönüp baktığımızda, 2004 yılında turnuvaya katılma hakkını kaybettiğimiz Letonya maçının kadrosunda olan tek ismin Emre olduğunu görüyoruz. Bugün takımın vazgeçilmezi olan pek çok isim alt yaş gruplarında top koşturmaktaydı; ancak o dönemde kimsenin 2010 Dünya Kupası için planlar yapmadığını da biliyoruz, o nedenle bugünkü durum biraz daha farklı. Dün ilk kez A Milli Takım forması giyen Necip, Volkan Şen ve Ozan İpek'in bu takımın uzun vadeli hedeflerinde önemli rol oynayacaklarını öngörmek mümkün.
Honduras maçında ilk kez kadroya giren oyuncuların yanında, 2016 takımının temel taşlarını oluşturacak Arda, Mevlüt, Caner, Nuri, Kazım ve Ceyhun'un da Honduras maçında forma giydiğini gördük. Büün bu isimlerin yaş ortalaması 22'nin altında, yani 2016'da ortalana 28 yaşında olacak bir ekipten bahsediyoruz ki bu kadar iyi bir genç jenerasyona sahipken önümüzdeki turnuvalar için, özellikle de hedef turnuva olan 2016 için heyecan duymamak imkansız. Şimdi önümüzde duran en büyük engel, bu oyuncuların uluslararası tecrübesini mümkün olabildiğince artırmak. Ne yazık ki bu oyuncuların pek azı genç yaş gruplarında uluslararası turnuva deneyimi yaşadılar, bundan sonra bu tecrübeyi çok daha zorlu olacak A Milli Takım seviyesinde elde etmeye çalışacaklar. Son olarak Oğuz Çetin'in de 2016'da bu takımın başında olmayı hedeflediğini ve bunun için iyi bir sınav verdiğini ekleyip 2016 dosyasını kapatalım.
Futbol federasyonunu yönetenlerin kafasında 2016 ile ilgili hesaplar yapılmaya başlandı; ancak esas hedef tabii ki 2012 Avrupa Şampiyonası'nda yer almak. Kadronun geri kalan isimleri olan Hamit, Tuncay, Volkan, Emre Belözoğlu, Servet ve Sabri, 2012 için bilet almaya çalışan ekibin temelini oluşturmaktalar. Takımın 4-3-3 sistemine kesin bir geçiş yaptığını görüyoruz, gerçi takımın başında Hiddink yoktu; ama bu taktiğe onun isteğiyle geçiş yapıldığını varsaymalıyız. Esasında Fatih Terim'in Euro 2008'den bu yana oynatmayı planladığı sistem de buydu. Sakatlıklar bu sistemin benimsenmesini biraz engelledi, özellikle orta sahada Aurelio, Hamit ve Emre bir arada oynamadığında bu sistemden aynı verimi almak güçleşiyor. Hal böyle olunca, 2012 öncesindeki kilit soru Aurelio'nun form durumu olacak gibi görünüyor. Takımın önemli oyuncularından biri olması beklenen ve Aurelio'nun ilk alternatifi olan Mehmet Topal'ın kadroda olmaması şaşırtıcıydı. Necip'in 2016 tercihi olduğu ortada, böyle olunca ön libero için elde kalan tek alternatif Ceyhun Gülselam.
Son olarak, rakibimiz Honduras'ın Dünya Kupası'ndaki şansını Ercan Taner ile Rıdvan Dilmen'in maç içinde yaşadığı bir diyalog üzerinden değerlendirelim:
Ercan Taner: "Hocam, şöyle bir bakıyorum da bu Honduras'ın İspanya karşisında işi gerçekten zor."
Rıdvan Dilmen: " Tabii Dünya Kupası'nda sıcaklık, hava şartları belli değil, bir de öğlen maçları oynanacak"
Bu diyalogdan da anladığımız üzere Honduras'ın Dünya Kupası'ndaki en önemli kozu öğlen maçları ve sıcaklık olacak.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder