22 Ağustos 2010 Pazar
FIBA Dünya Şampiyonası 2010: Grup A Değerlendirmesi
Blogda basketbola istediğim kadar yer verememenin canımı sıktığından bahsediyordum; ama artık mazeretim kalmadı. 6 gün sonra başlayacak olan Dünya Şampiyonası için İzmir, Ankara ve İstanbul'da biletlerimi ayırttım ve şampiyona boyunca yaşadıklarımı buradan sizlerle paylaşacağım. Öncesinde de tahminlerimi ve turnuvada öne çıkan isimleri grup değerlendirmeleri başlıklarıyla paylaşmak istedim. Açılışı da Kayseri'de oynanacak olan A grubu ile yapmak istiyorum.
Değerlendirme:
5 kıtadan en az bir takımın bulunduğu A grubunun bir mini dünya şampiyonası havası taşıdığını görüyoruz. Büyük favoriler burada olmasa da, turnuvanın ağır topları Sırbistan ve Arjantin'in varlığı bu grubu takip etmek için basketbolseverlere önemli sebepler sunuyor. Özellikle 2000'lerdeki siyasi istikrarsızlık sürecinde basketboldaki lider konumundan uzaklaşan Sırplar, 2007 U-20 kadrosundan gelen Teodosic, Tepic ve Velickovic gibi isimler ve NBA patentli Nenad Krstic'in önderliğinde yeniden heyecan verici bir takım haline geldiler. Raduljica ve Bjelica gibi yeni gelen gençlerin performansı da merakla bekleniyor.
Sırbistan'ın gruptaki en büyük rakibi ise şüphesiz Arjantin olacak. 2002 Dünya Şampiyonası finalisti (finali hatırlayanlar için gönüllerin şampiyonu) ve 2004 Olimpiyat şampiyonu olan efsane kadronun lideri Ginobili burada olmayacak belki; ama o takımın temel taşları olan Scola, Oberto, Nocioni ve Delfino hala kadrodalar. Pablo Prigioni'nin de bu dörtlüye eklenmesiyle oldukça güçlü bir beşe sahip olan Arjantin'in kadro derinliği olmaması onlara sorun çıkarabilir.
Grupta bu iki takıma sorun çıkarması muhtemel ekip ise Avustralya. Matthew Nielsen ve David Andersen'in yanında Partizan koçu Vujosevic'in "from zero to hero" mottosuyla Avrupa'nın en değerli uzunları arasına soktuğu Aleks Mariç bulunuyor ve bu üçlü turnuvanın en güçlü pota altı ekiplerinden birisini oluşturuyor. Onlara yardım edecek bir diğer isim de bu sezonu Portland Trail Blazers formasıyla geçiren guard Patrick Mills. Nowitzki'siz Almanya ise sürpriz yapma potansiyelinden uzak görünüyor; ancak Afirka ve Asya temsilcileri Angola ve Ürdün'ün üzerinde grubu tamamlamaları bekleniyor.
Tahmin:
1. Sırbistan 2. Arjantin 3. Avustralya 4. Almanya
Grup liderliği için Sırbistan ile Arjantin'in çekişmesi bekleniyor. Benim tahminim Sırbistan'ın grubu lider bitireceği yönünde. Avustralya'da bu iki ekipten birine çelme takıp ikinci sıraya çıkabilecek potansiyele sahip görünüyor ki, bu ihtimal gerçekleşirse turnuvanın ilerleyen turları da karışır.
Bu maç kaçmaz: 2 Eylül / Sırbistan - Arjantin
Grupların son gününde oynanacak olan bu maç iki takımın iyi performans göstermesi durumunda liderlik maçı olacak. Avustralya'nın hesapları karıştırması halinde üçlü averajlar dahi devreye girebilir ki bu durum maçta atılan her basketi kritik hale getirir. Özellikle oyun kurucular Teodosic ve Prigioni'nin kapışması kaçırılmayacak cinsten.
İzlenmesi gereken isimler:
1. Luis Scola - Arjantin
2002'den itibaren Arjantin basketbolu Olimpiyat ve Dünya Şampiyonaları'nda yarı finalden daha kötü bir derece elde etmedi. Bütün bu başarıların kazanılmasında en önemli isimlerden birisi de kuşkusuz Luis Scola'ydı. Uzun forvet (power forward) pozisyonunda oynayan oyuncudan beklenen pota altından skor üretme, ribaund ve orta mesafe şut özelliklerinin hepsine sahip olan Scola, defanstaki mücadelesi ve hırsını sahaya yansıtmasıyla da herkesin takdirini toplayan bir isim. Eğer San Antonio onu NBA'e gelip Ginobili'yle yeniden buluşmaya ikna edebilseydi şampiyonluk sayıları 4'ü geçebilirdi. Kariyerini Houston'da başarılı şekilde devam ettiren Scola'yı izleme şansını kaçırmamak gerektiği kanaatindeyim.
2. Miloş Teodosiç - Sırbistan
Türkiye'nin 1987 doğumlulardan oluşan jenerasyonunun bir numaralı belalısı Teodosiç, U-16, U-18 ve U-20 düzeylerinde Avrupa Şampiyonluğu'na ulaşan takımın yıldızıydı. Altyapısıyla meşhur Zeleznik'de yetişen Teodosiç'in büyükler seviyesinde kendini ispat etmesi de uzun sürmedi ve Eurobasket 2007'yi felaket şekilde 13. tamamlayan Sırbistan'ı 2009'da finale taşımayı başardı. İnanılmaz pas yeteneği ve kendine güveni ile farklı pozisyonların oyuncuları olsalar da izleyenlere Dejan Bodiroga'yı anımsatıyor. Henüz 23 yaşında dünyanın zirvesine çıkmak için elinde 2010 Dünya Şampiyonası gibi önemli bir fırsat var.
3. Aleks Mariç - Avustralya
Yukarıda Avustralya'dan bahsederken de değindiğim gibi Mariç'in hikayesi Vujosevic'in ellerinde bir yılda inanılmaz bir noktaya ulaştı. Partizan'ın ikinci tur gruplarında Panathinaikos'u, çeyrek finalde de Maccabi'yi eleyerek final-four'a kalmayı başardığı sezonda Euroleague'in en iyi beşine seçilmeyi başardı ve bu yaz yüklü bir kontratla Panathinaikos'un yolunu tuttu. Ailesi Sırp olan ancak Avustralya'da doğan Mariç alt yaş kategorilerinde oynadığı Avustralya'ya bağlı kalmayı tercih etti ve önce katılmayı düşünmediği 2010 turnuvasına geleceğini açıklayarak Avustralyalıları sevince boğdu. Onları daha fazla memnun etmek için şampiyonada da iyi bir performans göstermesi gerekecek.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder