31 Ocak 2010 Pazar

Shhh Quiet!...Genius at Work



Federer'in erkekler tenisinin zirvesinden inmeye hiç niyeti olmadığını Avustralya Açık tenis turnuvasında bir kez daha gördük. Son 4 turnuvada 3., toplamda da 16. grand slam şampiyonluğunu kazanırken, kendine güvenen oyunu, vuruş çeşitliliği ve baskı altında oyununu yükseltmesiyle Andy Murray'e bugün için bir gömlek fazla geldi. Her ne kadar finaldeki mağlubiyetinin ardından gözyaşlarını tutamasa da, Murray'nin henüz 22 yaşında, yani Federer'in ilk grand slam şampiyonluğunu kazandığı yaşta olduğunu düşünürsek, onun için de kaybedilmiş pek fazla bir şey yok.


Majesteleri'nin geçen yıl en büyük iki hedefi olan "en çok grand slam kazanan tenisçi" ve "bütün grand slam'leri kazanan tenisçi" ünvanlarını ele geçirdikten sonra bu yıl düşüşe geçebileceğine dair genel bir kanı vardı; ancak Federer bu turnuvada herkese kupa kazanma iştahından hiç bir şey yitirmediğini gösterdi. Artık Federer'in önünde tek bir hedef kaldı, o da bütün grand slam'leri aynı yıl içinde kazanmak. Bu hedef için ilk adımı da, açık dönemde bu başarıyı yakalayan tek isim olan Rod Laver'ın adını verdiği kortta attı. Nadal'ın sakatlıklarla boğuştuğu bu dönemde eğer Roland Garros'yu tekrar kazanabilirse bütün turnuvaları kazanmak için ciddi bir şansı var. Zaten bu başarıyı da yakalarsa sanıyorum dünyanın en iyi tenisçisi ünvanı için hiç bir tartışma kalmaz. Tabii hemen hayallere dalmak için erken; çünkü geçen yıl aynı başarıyı Nadal'ın yakalaması beklerken hesapta olmayan diz sakatlıkları sezonun bütün seyrini değiştirmişti.

Biraz da Murray'den bahsedelim. İngiliz medyasının onun üzerinde oluşturduğu baskıya karşın çok iyi bir turnuva çıkardığını söyleyebilirim. Bana kalırsa medya baskısı geçen yıl Wimbledon yarı finalinde elenmesinin esas nedeniydi. Murray'nin büyük turnuvalar kazanmak için bu baskıyı alt etmeyi, İngiliz medyasının da 74 yıldır tek bir grand slam şampiyonu çıkaramamış olmalarının baskısını Murray'nin üstüne yıkmamayı öğrenmesi gerekecek. Federer'in final konuşmasında belirttiği gibi Murray hiç grand slam turnuvası kazanmamış olmak için fazla iyi. Federer sonrası dönemin şampiyonluklar kazanan ismi olacağından şüphem yok.


Roger Federer'i kortta izlediğimiz her grand slam, unutulmaz bir rüyanın parçası olarak hafızalarımıza kazınmakta. O yalnızca tenisin değil, spor tarihinin en büyük isimlerinden biri olarak başarı sayfalarına her gün bir yenisini eklemeye devam ediyor. En büyük korkum, bir gün o saat reklamındaki (isim vermeyeyim de Rolex olduğu anlaşılmasın) gibi ceketinin önünü ilikleyerek "hadi bana eyvallah" deyip, karanlıklar içinde kaybolması. Umarız o gün gelene kadar bizlere dehasını göstermeyi sürdürdüğü nice grand slamler izleriz.

Hiç yorum yok: