2 Ocak 2010 Cumartesi

Yılın En'leri #6: Spor Ödülleri Adayları

Bu başlık da Türkiye üzerinden incelemek istediğim bir başlık aslında. Messi'yi, Federer'i veya Bolt'u buraya yazmam yeni bir şey olmayacak. Adamlar her yeri sildi süpürdü zaten. Cemal Nalga'lardan Işıl Alben'e, basketboldaki olaylı Fenerbahçe derbisine kadar yazacağım çok şey vardı. Ama ipin ucunu kaçıracağımı düşünerek mümkün olduğunca kısa tutacağım bunu. Zaten futbol dışındaki spor dallarıyla fazla ilgilenmediğim için, hatta futbolun da benim için büyük ölçüde Galatasaray anlamına gelmesinden dolayı, yazıyı çok fazla boğmak istemiyorum. Diğer Spor Ödülleri adayları için de buraya tıklayabilirsiniz.


1. Yılın Golü: Harry Kewell (Galatasaray v Girondins de Bordeaux)



Sabri'nin bu maçtaki golünü de unutmamak gerekir galibiyeti getirmesi açısından. Ama bu gol Kewell'ın sağ ayağını sabitleyişinden, topun havada süzülüp kale direğindeki yağmur suyunu temizleyişine kadar geçen her saliseyle aklımıza kazındı.

2. Yılın Spor Olayı: Galatasaray Bayan Basketbol Takımı'nın FIBA EUROCUP şampiyonluğu



Basında hakettiği kadar yer bulmayan, ama yine de beklediğimden daha çok ses getiren bir spor olayıydı. Türkiye için bu alanda bir ilk olmasının yanında başka yankıları ve etkileri de oldu bu şampiyonluğun.

Bu kupanın en çarpıcı etkisi Bayan Basketbol takımının koçu Okan Çevik'in Galatasaray Cafe Crown'un başına getirilmesi oldu. Peki Okan Çevik bu sefer ne yaptı? Galatasaray ismini Türkiye'de değil, dünyada rezil etmeyi başararak Cemal Nalga skandalında baş rolü oynadı. Konuşmasında bir problem vardı zaten, Galatasaray'a hiç yakıştıramamıştım.

3. Yılın Sporcusu: Fabian Ernst



Beşiktaş'ı şampiyon yapan isimdir bana göre. Mustafa Denizli'den çok daha büyük bir paya sahip şampiyonlukta. Takımın en önemli mevkiinde, istikrarlı ve üst düzey bir performans gösteriyor. Top kazanmada inanılmaz etkili. Böyle oyunculardan aynı zamanda hücumda da yaratıcı olmalarını beklerseniz genelde hüsrana uğrarsınız. Hüsrana uğramazsanız, o oyuncu kaliteli oyuncudur.

4. Yılın Bön Libero'su: Mehmet Topuz



Belki ön libero değil, ama kesinlikle bir Bön Libero. Yazın başında patlayan ve gündemi uzun süre meşgul eden bir transfer öyküsü oldu Mehmet Topuz'un transferi. Yukarıdaki "before/after" fotoğrafı aslında her şeyi anlatıyor. Para bir insanı nasıl maymun eder, en büyük kanıtı! İnsan o şapkayı takarken biraz olsun yüzü kızarır.

5. Yılın Maçı: Olympique Lyonnais v Olympique de Marseille



Kaleci ve savunma hatalarının damga vurduğu bir maç oldu. Sadece 5-5'lik skor bu maçı benim için yılın maçı yapmadı aslında. Son dakikalar öyle bir heyecan fırtınasıydı ki "Tamam artık, gol olmaz" demek çok mümkün değildi. Aksine, her atağın gol olacağına inandırıyordu sizi maçın geldiği nokta. Lyon'un 4-2'den 5-4'e çevirmesi yeteri kadar inanılmazken Marsilya'nın beraberlik golü çenemizi düşürdü.

Hiç yorum yok: