24 Eylül 2010 Cuma

NTV Spor'a yazdığım yazı


Geçtiğimiz haftalarda NTV Spor'un kanala ilişkin eleştirilerini düzgün şekilde gönderen izleyicileriyle buluşma vaadini gördüğümde herhangi bir beklentim olmadan yazdığım yazı bana pazar günü için NTV Spor'a bir davet kazandırdı. NTV Spor'a gönderdiğim yazıyı bloga da koymaya karar verdim. İşte Hamburg yolculuğumu ertelememin sebebi olan yazı:

"İyi günler,

Öncelikle NTV Spor kanalı eleştirirken tarafsız olmanın benim için zor olduğunu söylemem gerekiyor. 2007 yılında bir aylığına Londra'ya gitme şansım olduğunda, premier league maçlarını izlemek için gittiğim pub'larda SKY sports'un yayınlarını ilk defa görme şansım olmuştu. Yayının altından geçen transfer haberleri, sağ tarafta maçlarda alınan skorların göründüğü ekrandaki her bilgiye bakabilmek için adeta ekrana kilitlenmiştim. Aklımdan ise sürekli olarak "keşke böyle bir kanal Türkiye'de de olsa" diye geçiyordu. Bu yaz benim gibi Londra'ya gitme şansı olanlar ise pub'larda SKY sports için "NTV Spor'un İngiliz versiyonu" yorumunu yapmışlardır. Benim bu hayalimi gerçekleştiren kanala karşı ciddi eleştirilerde bulunmam cidden zor, ama eleştiri ve önerilerimi sıralama fırsatını kullanmak istiyorum.

Öncelikle NTV Spor'a dair isteklerimi maddeler halinde sıralayayım.

1. Sporculara daha fazla yer ayrılsın. Türkiye'de sporun en önemli sorunlarından birinin ter döken sporcularla izleyiciler arasındaki iletişim kopukluğu olduğuna inanıyorum. Taraftarlar oyuncuların hayatlarıyla ilgili çok az şey biliyor. Sporun izleyiciler için en değerli kısmı bizlere bıraktığı hikayelerdir, hikayelerin baş aktörleri de oyuncular. Onların olmadığı bir spor dünyasından sanıyorum yalnızca Türkiye'de bahsedebiliriz. Örneğin İngiltere'de başarılı olan hemen her sporcunun otobiyografisini veya biyografisini bulabilirsiniz. Alex Ferguson'un İşçi Partili olduğunu veya İbrahimoviç'in ilkokulda sınıfın en kötü öğrencisi olduğunu biliyoruz; ama Türkiye'nin sporcularının veya spor adamlarının ve kadınlarının hakkında hemen hiçbir bilgiye sahip değiliz. Bunu aşmak için oyuncularla maçların dışındaki hayatlarını yansıtan röportajlar yapılabilir. Örneğin Arda Turan bizi bir gün İstanbul'da gezdirsin. Nerede yemek yer, hangi filmleri izler görelim. Champions dergisinin Haziran/Temmuz 2008 sayısında bahsettiğim röportajın bir benzerinin Fenerbahçeli Alex ile İstanbul hakkında yapıldığını görebilirsiniz. Bunu görsel hale getirmek çok daha etkileyici olabilir. Sadece İstanbul değil tabii ki, Cangele'yle Kayseri'yi, Barış Ermiş'le Bandırma'yı, Hamit ile Münih'i tanıyalım. Hepsinden önemlisi de oyuncuları tanıyalım. Kim olduklarını, hayattaki tercihlerini öğrenelim.

2. Genç yaş turnuvaları yayınlansın. İlk olarak milli maç yayınlarını alan NTV'nin ümit milli takım maçlarını da yayınlayarak işe başlamasını ümit ediyorum. Yeni sporcular yetiştirmek konusunda son yıllarda ciddi bir sıkıntı yaşadığımız ortada. Oyuncuları pek çok kişinin takip etme imkanı bulması oyuncuları daha iyi motive edebilir. Ayrıca artık dünya futbolunda pek çok yıldızın U-19 ve U-17 turnuvalarından çıktığını göz önüne alırsak ülke olarak da oyuncularla ilgili daha iyi bir bilgi birikimine sahip olabiliriz. Genç yaş turnuvaları sadece futbolda değil; basketbol, voleybol gibi diğer sporlar için de geçerli.

3. Daha az yorum, daha fazla hikaye. NTV Spor'un Rıdvan Dilmen'li, Sergen Yalçın'lı, Mustafa Doğan'lı yorum programlarını izlemek oldukça keyifli; ancak bir yere kadar. Maç öncesinde, maç arasında, maçın hemen sonrasında ve hafta başında saatlerce aynı konuların konuşulduğu programlara gerek olduğuna inanmıyorum. Bir örnek vermek gerekirse geçtiğimiz hafta oynanan Fenerbahçe Trabzonspor maçına dönelim. Maçın öncesinde kadrolar açıklanana kadar Alex ile ilgili yorumlar yapıldı, sonra kadrolar açıklandı ve Alex'in kadroda olmadığı anlaşıldı. Alex'siz ne yapar ne eder konuşmalarından sonra maçı Fenerbahçe kaybedince "Alex niye oynamaz, Alex niye daha önce girmez" diye bütün bir hafta sonu 5-6 saate varan konuşmalar yapıldı. Eminim karısı bile hafta sonu Alex'i bu kadar çok anmamıştır. Eğer aynı maç Sky Sports'da yayınlansaydı, maç öncesinde yapılan programda konuşulan tek bir isim olurdu: Mert Günok. İlk resmi maçına çıkacak olan bu kalecinin hayat hikayesi bütün detaylarıyla seyirciyle paylaşılırdı; çünkü maçın hikayesi Mert Günok'du, Alex değil. NTV Spor'un maç yorumları yapmak adına maçın hikayelerini ıskaladığını düşünüyorum. Basit bir ayrıntı gibi görünse de, oyuncuların günlük kazanma ihtiyacımızı karşılayan makinelerden ziyade kendi hikayelerini yazan insanlar olduğunu öğrenmemiz gerekiyor.

4. Türkiye'ye gelen isimlerin tecrübeleri izleyicilere aktarılsın. Türkiye'ye gelen onlarca önemli futbol figürünün hiç birisinin kayda değer bir röportajını hatırlamıyorum. Yıllardır sol bek çıkarmakta sıkıntı çeken Türk futbolunda, tarihin en iyi sol beki Roberto Carlos ile bu konuya dair bir röportaj yapılmaması bilgiye ne kadar az değer verdiğimizin bir kanıtı. Bari elimizdeki isimleri kaçırmayalım. En azından birileri (tercihim Ercan Taner) Frank Rijkaard ile Euro 88 hakkında bir röportaj yapsın lütfen. İşin içine Mustafa Sarp'ı, 4-3-3'ü katmadan Avrupa Şampiyonu olmanın ne anlama geldiğini dinleyelim.

5. NTV Spor dergisi çıksın. Söz uçar, yazı kalır. Pek çok spor dalında bilgili bu kadar çok insanın bir araya gelidiği bir platform Türkiye'nin spor kültürünü geliştirmek adına böyle bir hamle yapmalıdır. Dergi formatı için Champions dergisi örnek olabilir. Mesela Andre Santos ile yapılan bir röportajdan yola çıkarak Brezilya'nın 4'lü defansı nasıl icat ettiğinin ve 4-2-2-2 dizilişinin tarihçesi anlatılabilir. Böylelikle Elano'nun Brezilya'da sağ açık olarak oynamadığı da herkes tarafından anlaşılır. Kulüplerin tarihçeleri ve sporun içindeki pek çok ilginç hikaye ve tartışma böyle bir dergide toplanırsa NTV, tarih ve bilim dergilerinden sonra oldukça faydalı bir işin altına daha imza atmış olur.

Spor kültürünün gelişmesinde ciddi sıkıntılar yaşayan Türkiye'de sporun anlamını ve ruhunu daha iyi tanıtmak görevini NTV Spor layıkıyla yerine getirmekte. Yukarıda bu anlamda yeni adımlar atabilmek adına aklıma gelen önerileri sundum. Vakit ayırdığınız için teşekkür ederim.

Doruk Şahinel"

Hiç yorum yok: