2 Eylül 2010 Perşembe

Türkiye 79 - 77 Porto Riko: Lider Buraya


Maç öncesinde yazmıştım, sonuç olarak çok önemli olmasa da momentumu kaybetmemek adına kritik bir maçtı millilerimiz için. Yunanistan gibi bir kader maçından alınlarının akıyla çıkan 12 Dev Adam, Porto Riko karşılaşmasına dün akşam oynanan bu maçın yorgunluğuyla çıktı. Kafalarda da grup liderliğinin büyük ihtimalle garantilendiği algısı olduğu için ilk yarıda Yunanistan maçındaki savunma konsantrasyonunun epey gerisinde kaldık. Bütün bu faktörlere son saniyelerdeki laubaliliğin (Ersan!) de eklenmesine karşın maçtan 79-77 galip ayrılıp grup liderliğini garantiledik. Turnuvanın Ankara ayağını yarın formalite için oynanacak olan Çin maçıyla bitirip her şeyin belirleneceği İstanbul hesaplarını yapmaya başlayabiliriz artık.

Porto Riko gibi tempolu hücumlarla skoru yüksek tutmaya meyyal takımlara karşı savunmada mesajı başlangıçta vermediğiniz takdirde zorlanmanız normaldir. Zayıf savunma karşısında güveni yerine gelen Porto Rikolular içeriden 2.20'lik Ramos, dışarıdan da Sanchez, Vassallo ve Carmelo Lee ile cezayı kestiler ve ilk yarıda 37 sayıya ulaştılar. (Vassallo demişken bir parantez açıp iki gündür izlediğim hem iki hem üç numara oynayabilen oyuncuyu oldukça beğendiğimi ekleyeyim. Dün fizik gücü sayesinde Çinlilerin başına bela olup maçı getiren isim olmuştu, bugün de Türkiye karşısında sağlam bir performans ortaya koydu.) Bu dönemde özellikle Ömer Onan'ın sayılarıyla farkın çok açılmasını önledik. Ömer Aşık'a yapılan faullerden sayı çıkaramayınca pota altı üretimimiz ilk yarıda neredeyse sıfırlandı.


İkinci yarıya savunmanın dozajını biraz artırarak başlasak da Porto Riko üçlüklerle skorda önde kalmayı başardı. Bu sürede Hidayet, kendisinden turnuvanın başından beri beklediğimiz gibi oyuna ağırlığını koydu ve farkın 5-6 sayıda kalmasını sağladı. Çeyrek sonuna doğru Porto Riko'nun direncini kıran isim ise Kerem Gönlüm oldu. Bu kısa süreye sığdırdığı 9 sayı çeyrek sonunda skora ortak olmamızı sağladı: 56-57

4. çeyreğin başlamasıyla birlikte salon Yunanistan maçındaki atmosferine büründü ve millilerimiz kendilerinden beklenen savunma direncini artırdı çeyrek ortalarına kadar 15-4'lük bir seriyle gelerek öne geçmeyi ve farkı da maçı almak için yeterli seviyeye çıkardık. Maçın sonları yaklaşırken ise bilindik maç sonu hastalığımız yeniden nüksetti ve Porto Riko üst üste bulduğu iki üçlükle son dakika içinde maçı 78-72'ye getirdi. Bu saniyede Ersan'a atılan uzun pasla yarı sahayı rahat geçmeyi başararak maçı bitirdik diyorduk ki, Ersan'ın anlamsız üçlük denemesi geldi. Kaçan şutun ardından 6 saniyede bir üçlük daha bulan Porto Rikolular farkı tek hücumluk seviyeye indirdi. 78-77'den sonra Kerem Tunçeri faul atışlarında 2'de 1 yapınca işler Porto Riko'nun son hücumuna kaldı; ancak Porto Riko bu şansı kullanamayınca 79-77'yle grup liderliğini garantilemeyi başardık.

Turnuvanın ilk etabını hatasız bir şekilde ilerideki turlar için önümüzü açan grup liderliğini elde ederek tamamlamayı başardık. Şimdi final etabı başlamadan önce durup takımdaki olumlu ve olumsuz noktalara bir göz atmakta fayda var. Birinci sıraya koymamız gereken özelliğimiz tabii ki takım savunmamız. Bugün istenen seviyede olmasa da son çeyrekte seyircinin de gereken desteği verdiği kısa sürede takım savunmamızın ne kadar etkili olduğunu bir kez daha gördük. Bunun yanına koymamız gereken bir diğer önemli özelliğimiz ise hücumda pek çok skor opsiyonu yaratabilmemiz. Bugün Ömer Onan ve Hidayet dış şutları ve penetreleriyle rakibi aşmayı başardı. Kerem Gönlüm kısa forvetle olan eşleşmesinden skor üretmeyi başardı. Yarın pota altı zayıf bir ekibe karşı Ömer Aşık ve Semih 20'li sayılara rahatlıkla çıkabilirler. (Yeni Zelanda neden olmasın) Buradaki en önemli faktör de tabii ki başta Kerem Tunçeri olmak üzere Ender ve Hidayet'in iyi oyun görüşüne sahip isimler olmaları. Turnuvada pek çok takım bir oyun kurucu bulmakta dahi zorlanırken (bkz. Litvanya, Fransa), milli takımımızın sahaya aynı anda üç oyun kurucuyla çıkma lüksü var.


Madalyonun diğer yüzünü çevirdiğimizde ise en büyük sıkıntıyı maç sonlarında yaşadığımızı görüyoruz. Ömer Aşık'ın faul sokma sıkıntısı son anlarda onun sahada olmasını engelliyor ve kolay sayılara gitmekte zorlanıyoruz. Son iki günde oynanan maçlarda son dakikalara 10+ farklarla girdiğimiz için sorun yaratmadı belki; ama ilerleyen turlarda son topların daha kıymetli olacağı aşikar ve bu soruna bir çözüm üretmemiz şart. Skor opsiyonlarımız çok olsa dahi oyuncularımızın hepsi kendi oyunuyla skor üretmekte zorlanıyor, bu nedenle de her maç 80-90 atarak oynamayı seven Porto Riko tarzı takımları yakalarken oldukça zorlanıyoruz. Önümüzdeki maçlara baktığımızda eşleşmemiz muhtemel olan Yeni Zelanda ve Slovenya da bu tarz takımlar ve kötü bir sürprizle karşılaşmak istemiyorsak bu maçlarda savunma konsantrasyonumuzu ilk andan itibaren yüksek tutmalıyız.

Final eşleşmelerinden oluşan tabloya baktığımızda büyük ihtimalle Yeni Zelanda ve Slovenya yarı finale kalmak için önümüzde duran iki engel olacak. Turnuvadaki pek çok ekibin altındaki bir seviyede olan bu takımları yenebilecek potansiyele kesinlikle sahibiz. İki gündür Ankara Spor Salonu'nu inleten Gençlik Marşı'ndan alıntı yaparak Güneşin ufuktan doğduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Haydi 12 Dev Adam, şimdi o yoldan emin adımlarla yürüme zamanı. Sesimizi yerin göğün dinlemesine çok az kaldı.

Hiç yorum yok: