29 Ocak 2010 Cuma

Antalyaspor 0-1 Beşiktaş: Takım Niye Oynamıyor?


Bu satırları yazmak adına geçirdiğim dakikaları da eklediğim vakit, bu maça hayatımdan ayırdığım zaman 2 saati aşıyor, vakit kaybından başka bir şey değil. Bazı maçlar vardır, temposu düşüktür; ama maçın içinde bir hikaye olur. Örneğin takımın santraforu 100. golünü atmıştır, böyle bir örnekte bütün bir yazıyı ona ayırabilirim, 2 saatim de bir anlam kazanmış olurdu. Bir teknik direktörün takımın başında kazandığı 50. maç filan da olabilirdi, sezonun heyecanı içinde anmayı unuttuğumuz teknik direktörü böylece onurlandırırdık. Bir kırmızı kart veya ilginç bir pozisyon, taraftar şovları, yeni bir transfer, genç bir oyuncunun iyi performansı, takımlar arasında bir rekabetin getirdiği heyecan vs. vs. vs.

Yok hocam yok. Oyuncu değişiklik hakkımız da yok, takımı ateşleyen oyuncumuz da yok, araya kaçan, kanatlardan bindiren, ara pasları atan, oyunu açan, gol pozisyonuna giren yok yok yok. Maalesef bu maça harcadığımız dakikaları geri alma şansımız da yok. Bobo, Rıza Çalımbay'ı geride bırakarak ligde Beşiktaş adına tüm zamanların en çok gol atan 14. oyuncusu oldu, o kadar. Bobo'nun bir dönemin penaltıcısı olan atom karınca Rıza'yı bir penaltı golüyle geride bırakması bu maçtan çıkan tek hikaye. Artık bir şeyler yazmak için kendimi ne kadar zorladığımı varın siz hesap edin.


Maçın içinde bir penaltı pozisyonu var, onun hakkında da konuşulacak pek bir şey yok. Beşiktaş hak etmediği bir penaltıyla bu maçı kazanmış oldu. Zaten penaltı kararı doğru olsaydı dahi Beşiktaş oyunuyla bu penaltıyı hak etmemiş olurdu. Rakip takıma haksızlık oldu, bu hakemlerle bu lig bitmez filan diyeceğim; ama sahada Antalya'nın da bir şey yaptığı yoktu ki. Taraftara yazık oldu desem, maça gelen de yoktu, ikinci yarı muhtemelen kapılar açıldığı için sahaya biraz Antalya taraftarı girdi, onlar da 45 dakika yönetimlerine sövüp gittiler, yani onların da pozisyonla ilgilendiği yok. Bu kadar yokluk içinde nihilizme meyilli olanlara ilaç gibi gelecek bir doksan dakika izlemiş olduk.

Beşiktaş'ın esas mücadelesi pazar günü yaşanacak, zaten onda da içime sinen aday yok. Yıldırım Demirören o kadar kötü ki, kim gelse daha iyi olur diye düşünüyorum; ama bu başkanlık koltuğunda Aksu'yu görmeye de niyetim yok. Yok hocam yok, yapma Volkan diyeceğimiz bir durum bile yok. Sadece Mustafa Denizli'ye geçen yıl oynanan Anakaraspor maçında taraftarların yeni bestesiyle sorulan bir soru var, yanıtsız kalan: "Söylesene bize hoca, takım niye oynamıyor?"

Ekleme: Antlayaspor'un başında görünce dayanamadım, sağda duran efsaneler köşesinde Metin Ali Feyyaz'ın yerine bu haftalık Şifo'yu koydum. Bu maç yine bu kadar sıkıcı olsaydı; ama sahada Şifo gibi bir oyuncumuz olsaydı diye iç geçirmeden de yapamadım.

Hiç yorum yok: