2 Ocak 2010 Cumartesi

Green Day - 21st Century Breakdown


Green Day, geçen yaz dinleyicilerine özellikle George Bush'un muhafazakar politkalarıyla damga vurduğu 2000'lerin ilk on yılına tanıklık eden bir albüm sundu. Rock'n'roll müziğin ana unsurlarını oluşturan muhalif duruşu ve agresif tavrı 2004 tarihli American Idiot albümüyle göstermeye başlayan grubun, aynı tavrı devam ettiren; ancak daha olgun bir albümle karşımızda olduğunu görüyoruz. Rock ve punk müziğin tarihine saygıda kusur etmeyerek John Lennon (zaten ona duydukları saygıyı Working Class Hero'yu yeniden yorumlayarak da göstermişlerdi) ve Patti Smith (G-L-O-R-I-A!) gibi isimlere göndermelerde bulundukları albüm, Amerikan düzenine elştirilerini Christian (din eleştirisi yapmak için anlamlı bir isim olsa gerek) ve Gloria adlı iki aşığın hikayesinden yola çıkararak bizlere aktarıyor. 15 yıl önce, post-modern dünya görüşünün "bana ne"ci izlerini taşıyan Dookie albümünde "masturbation lost its fun" diye bağıran adamların bugün geldiği nokta gerçekten şaşırtıcı. Gerçi o zaman da güzel şarkılar yaparlardı; ama artık kaliteli müzik yaparken düzene sağlam eleştiriler sunduklarını görüyoruz.



21st Century Breakdown albümü, Heroes and Cons, Charlatans and Saints ve Horseshoes and Handgrenades isimli üç perdeden oluşan bir rock-operası olarak tasarlanmış. Rock-opera kavramını American Idiot albümünde de kullanan grup, bu sefer Jesus of Suburbia gibi uzun şarkılar yerine, kısa süreli ancak ne dediğini daha iyi bilen şarkıları tercih ediyor. İlk perdede yaşanan dönemin özeti sunulurken, aşıklar Christian ile Gloria da bizlere tanıtılıyor. Hedef tahtasında 8 yıllık Bush yönetimi var, eleştiriler de dinin toplumu kontrol etmek için politik bir araç olarak kullanılmasına ve Amerikan sistemi içinde içi boşaltılan özgürlük anlayışına yönleniyor. Albüme ismini veren 21st century breakdown şarkısında geçen "I praise liberty, the freedom to obey" sözleri bu eleştirlerin güzel bir örneği. Ayrıca günümüz kuşağının apolitik ve edilgen tavrı da "my generation is a zero, I never made it as a working class hero" sözleriyle yeriliyor. Bu tanıtımın sonrasında Gloria albümde beliriyor. Christian'ın Gloria'ya duyduğu aşk, onun düzene karşı isyanın, isyanı da aşkının ayrılmaz bir parçası haline geliyor. "Viva la gloria" sözü, bu isyan-aşk ilişkisini mükemmel anlatan bir şarkı ismi olmuş. Birinci perdenin sonundaki "last night on earth" şarkısı da gece vakti yapılan ilan-ı aşka şahitlik ediyor.



İkinci perdede, dindar tavırları nedeniyle "misyoner politikacılar" diye bahsettikleri Bush ve ekbine karşı eleştirinin dozu artıyor. Bu perdenin isminin "Charlatans and Saints" olması da din adına hareket ettiğini iddia edenlerin eylemeleriyle yaşattıkları ikilemlere parmak basıyor. Grup, Bush ekibinin ABD'yi getirdiği noktayı da "şeytani devlet" olarak tanımlamış. Perdenin ikinci şarkısı olan "Peacemaker"da ise gitarlar, isyanın sesini latin ezgileri ile dillendiriyor. Christian, düzene karşı tepkisini dile getirirken yanında olduğu için Gloria'ya "Last of the American Girls" şarkısıyla teşekkür ediyor. Bu şarkının başlığında isyan eden kıza Amerikalı diyerek övgü yapılması, grubun esas politik duruşu hakkında önemli bir ipucu taşıyor. Amerikan sistemin taşıdığı çağdaşlık, özgürlük gibi ana değerler Green Day'in muhalefet ettiği kavramlar değiller, hatta buna gerçek anlamda sahip çıkanlar övülmeye layık görülüyor. Grubun tepkisi aslında bu kavramların yozlaştırılmasına karşı.


Green Day, son perdede punk müziğin ritim ve sözlerine dönüş yapıyor. Perdeye ismini veren "Horseshoes and Handgrenades", şarkısının punk müziğe en yatkın şarkı olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Ne yazık ki aşıkların hikayesinin sonu mutlu sonla bitmiyor, 21. yüzyılın başlangıcındaki Amerikan devleti, "21 guns" şarkısında bu iki isyancıyı kıstırmayı başarıyor. Işığı görmek isteyenlerin hikayesi de böylelikle sonlanıyor (bkz. See the light parçası).

Albümü dinlemek isteyenlerin, "hangi şarkılar güzelmiş, onları dinleyelim" demek yerine bütün albümü baştan sona dinlemelerini tavsiye ederim, başka türlü bu albümün bütünlük içeren yapısını anlamak imkansız. 2000'lerin ilk on yılında çıkardıkları iki albümle önemli bir değişime giderek olgunluk çağına girdiğini ispatlayan grubun bu son albümünün, arşive alınması gereken albümlerden biri olduğuna inanıyorum.

Hiç yorum yok: