İş, okul, sınav telaşı derken bir de yılbaşı telaşı eklendi koşuşturmalarımıza. Blogu da birkaç günlüğüne yalnız bırakmak zorunda kaldık. İnsan ister istemez geçen yılı bir değerlendirmeye alıyor yeni yılın bu ilk günlerinde. Geçen yıldan akılda kalanları Yılın En'lerinde kendimce değerlendireyim.
1. Yılın Skandalı: Kopenhag İklim Zirvesi 2009
Yılın skandalı çok yeni bir olay aslında. Ama niteliği itibariyle çok çarpıcı ve insanı hem bireysel hem de topluluk anlamında çok güzel anlatan bir olay. İnsanların doğal yaşamın bir parçası olduğuna hiçbir zaman inanmadım. İnsan nüfusu doğadaki diğer tüm canlılara göre çok daha hızlı ve yıkıcı bir biçimde artıyor. Hayvanlardan farkımız içgüdülerimize ek olarak sahip olduğumuz esnek ve yaratıcı düşünme gücümüz ve zekamız.
Hayvanlara baktığınızda, insan müdahalesi olmadıkça, yaşadıkları ortama hiçbir zarar vermediklerini görebilirsiniz. Doğuştan gelen içgüdüleri -ki bunları hayatta kalmak ve çoğalmak olarak basitleştirebiliriz- doğayla sağlıklı bir uyumluluk içerisinde eyleme geçer hep. Hayvanlar yavrularına besin götürebilmek için işe girip para kazanmamıştır, kazanmayacaktır da. Veya işine rahat gidebilmek için ormanlarını kirleten arabalar kullanmayacaklardır. Yüzyıllardır besin piramidinin kendilerine ayrılmış basamağından besin toplamış, kendi içgüdüsel yöntemleriyle yavrularını büyütmüşlerdir. Eğer bizler onların yaşam alanlarına ve hayatlarına müdahale etmezsek uzun zamandır devam eden bu alışkanlıkları da aynen devam edecektir.
Ama bizler çok ayrı bir hikayeyiz. Tarihimiz çıkar sağlamak için yapılan entriklarla ünlü. Maddi veya manevi haz almak için hayatlar ve gelecek nesiller düşünmeden gözden çıkarılmış. Hem bireysel olarak, hem de toplumsal olarak, insan hep kendi rahatını ve çıkarını düşünmüş. Bunu da hayvanlarla paylaştığı hayatta kalma içgüdüsünün bir gereği olarak yapmış. Zeka ve yaratacılık ise "hayatta kalma"yı "rahat yaşamak" lüksüne dönüştürmüş zamanla.
Kopenhag'daki zirve bu tabloyu özetleyen en güncel olay. Liderlerin rahata düşkünlükleri, hırsları tüm doğayı bir kansere sürüklüyor. Tümör bizleriz. Hızla artıyoruz. Sistemi zamanla tahribata uğratıyoruz.
Zirvenin bağlayıcı kararlar ve eylemlerle sonuçlanmaması, insanın varoluşundan beri yaptıklarından çok farklı bir olay değil. Doğaya ait olmayan bir ırkın dünyayı "doğal" bir şekilde tüketmesi sadece. Hayvanlarda eşine çok rastlayamayacağınız düzeyde bir hırs tarafından gölgelenmiş zihnimizin imza attığı başka bir skandal.
2. Yılın Unutulmayanı: Michael Jackson
Madem unutulmayanlara kaybettiklerimizden girmişiz, herhalde kaybı dünyayı en çok sarsacak olan "unutulmayan" Michael Jackson olacaktır. Londra'da başlayacağı konser turlarına yetişemeden hayatını kaybetti. Medya ve kamuoyunun büyük bir çoğunluğu tarafından ağır ithamlarla anılmasının üstünden çok geçmemişti ki bir anda "kör öldü badem gözlü oldu." İddiaların doğruluğu hakkında elimde bir veri yok. Mahkemede temize çıkmasından başka tabii. Ama bu, iddiaların tamamen asılsız olduğunu düşünmem için yeterli bir sebep de değil. Tek bildiğim zamandan bağımsız harika albümlerini tüm insanlığa armağan ettiği. Bu yüzden Michael Jackson için "kör öldü" diyemeyeceğim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder