Bugünün finalisti Nadal'ın da Avustralya Açık için hazır olduğunu bu turnuvada görmüş olduk. Özellikle maçın girişinde Davydenko'ya nefes aldırmadı. Tabii burada Davydenko'nun dün Federer'le yaptığı maçtan ötürü bu maça yorgun başladığını da eklemek lazım. Yine de maç içinde yaptığı çeşitli vuruşlarla Nadal'ın oyun kalitesini bir kez daha görmüş olduk. Nadal'ın bu maç içinde yaşadığı temel sorun ise servisleriydi. İlk servislerini oyuna sokmakta oldukça zorlanan Nadal, ikinci sette oynanan tie-break oyununda kendi servis hakkında eline gelen maç sayısını da değerlendiremedi. Belki de formunun zirvesine ulaşmak için Avustralya Açık'ı bekliyordur.
Federer'in Davydenko ile oynadığı maçta ise Federer'in son zamanlarda klasikleşen oyuna başlarken konsantre olamama sorununu bir kez daha gördük. Federer henüz oyuna ısınamadan skorboard 0-3'ü göstermekteydi. İkinci setin başında da Davydenko'nun servis oyununu kırmak içip çok uğraştı ancak on dakikalık oyunun sonunda servisi kıramadı. Sonrasında yine konsantrasyonunu kaybetti ve kendi servis oyununu 2 dakikada Davydenko'ya teslim etti. Federer bu sorunu Grand Slam'lerde daha seyrek olarak yaşıyor; ancak dikkatli olmazsa ona faturayı kesecek pek çok oyuncu var. 2009 Federer için, hem kortta en çok grand slam kazanan oyuncu olmasıyla hem de ailesine katılan iki kızıyla unutamayacağı bir yıl oldu. Bakalım bu sezon ona yeni mutluluklar getirecek mi?
Bütün bu isimlere baktığımızda Avustralya Açık'ın tüm zamanların en keyifli turnuvalarından biri olacağını kestirmek güç değil. Herkesin en büyük beklentisi Federer ve Nadal'ın geçen yılın ardından bir kez daha finalde buluşmaları ve bizlere unutulmayacak bir final daha yaşatmaları. Bu isimleri zorlaması beklenen en önemli isimler de yukarıda saydığımız Davydenko, Murray, Del Potro ve Djokovic. Favoriler piramidinin bir alt basamağında ise Söderling, Roddick ve iki Fransız Tsonga ile Monfils duruyorlar. Bu kadar çok final adayının olduğu turnuvada kura çekimi de özel bir önem kazandı kuşkusuz, hele iki yıl önce tek merak edilenin, Djokovic'in, Nadal'ın mı yoksa Federer'in mi tarafına düşeceği olan kuraları hatırlayınca, bu yıl için heyecan duymamak imkansız. "Mayhem in Melbourne" 17 Ocak'ta başlıyor, bu heyecanı kaçırmayın derim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder