7 Haziran 2010 Pazartesi

Dünya Kupası Finalistleri #32 - Slovakya


Çekoslavakya'nın dağılmasının ardından futbol mirasının büyük ağabey Çek Cumhuriyeti'nde kalması, Slovakya'nın da sahneden çekilmesini beraberinde getirdi. Dağılmanın 17 yıl ardından bu yıl küçük kardeş Slovakya, hem de gruplarda Çek Cumhuriyeti'ni geride bırakarak ilk kez büyük bir şampiyonaya katılmaya hak kazandı. İlk katılımın ülkede yarattığı heyecan Dünya Kupası'na nasıl yansıyacak, bununla ilgili bazı tahminlerde bulunalım.

Beklentiler:

Çek Cumhuriyeti, Slovenya ve Polonya'nın bulunduğu dengeli bir eleme grubunda yer alan Slovakya, iki kez yenildiği Slovenya haricinde diğer takımlara büyük üstünlük kurmayı başardı ve grubu lider tamamlayarak Dünya Kupası biletini cebine koydu. Bu başarıda en önemli pay ise şüphesiz teknik direktör Vladimir Weiss'a ait. Ülkesinde Fatih Terim'e benzer şekilde motivasyon ustası olarak tanınan Weiss'in bu tecrübesiz takımı Dünya Kupası'na taşıması gerçekten büyük bir başarı. Tecrübesiz demişken, takımın ilk 11'inde Strba dışındaki isimlerinin hepsinin 30 yaşından küçük olduğunu, özellikle orta saha dörtlüsünün yaş ortalamasının 22,5 olduğunu hatırlatalım. Bu arada bu genç orta sahada Vladimir Weiss ismini görürseniz teknik direktör sahaya mı indi diye şaşırmayın; çünkü teknik direktör Weiss'ın oğlu 20 yaşındaki Weiss jr.'da takımın orta sahasındaki değişmez isimlerden birisi. İtalya, Paraguay ve Yeni Zelanda ile eşleştikleri F grubuna baktığımızda kuranın Slovakya'ya oldukça adil davrandığını söyleyebiliriz. Grubun favorisi İtalya ve iddiasızı Yeni Zelanda'yı bir kenara bırakarak, Slovakya'nın gruptan çıkmak için Paraguay'la oynayacağı maçın belirleyici olacağını düşünüyorum. Açılışı Yeni Zelanda ile yapmaları ve son maçı gruptan çıkmayı muhtemelen garantilemiş bir İtalya ile oynayacak olmaları onları bir adım öne çıkarıyorsa da, bu seviyelerde uluslararası tecrübesi olmayan bu takımın her türlü sürprizi yaşamaya açık olduğunu da eklemek gerekiyor.

İyimser Senaryo:

İlk katılımlarında grup aşamasını geçip son 16'ya kalmaları oldukça önemli bir başarı olacaktır. Düştükleri grubun kolaylığı da bu başarıyı mümkün kılabilir.

Kötümser Senaryo:

Tecrübesizlik ve Dünya Kupası'na katılmanın yeterli bir başarı olarak görülmesi, grupta İtalya ve Paraguay'ın arkasında kalarak evlerine dönmelerine yol açabilir.

Muhtemel Kadro:

Diziliş: 4-4-2

Kaleci: Mucha

Defans: Zabavnik - Cech - Skrtel - Strba

Orta Saha: Durica - Weiss - Hamsik - Stoch

Forvet: Sestak - Vittek

Genç ve yetenekli oyunculardan kurulu bu takımın en büyük eksiği kendilerine liderlik edecek tecrübeli isimlerin olmayışı. Daha önce bu seviyede bir turnuva oynamamış olmaları da sıkıntı yaratacaktır.

Yıldız Oyuncu: Marek Hamsik (Napoli)


Henüz 22 yaşında milli takım kaptanlığına yükselmek için oyun içinde olduğu kadar liderlik için de önemli yeteneklere sahip olmanız gerekir. Napoli formasıyla taraftarların sevgilisi haline gelene Marek Hamsik bu özelliklere sahip olduğunu her geçen gün daha fazla gösteriyor. Henüz 17 yaşında Serie A'da forma giymeye başlayan Hamsik'in özellikle ofansif orta saha oyuncusu olarak oynadığında durdurulması oldukça güçleşiyor. Milli takım formasıyla oynadığı 30 maçta attığı 8 gol de bunun önemli bir kanıtı. Bu turnuvada formunun zirvesinde olursa Napoli taraftarlarını üzüp büyük kulüplere geçme ihtimali de yüksek.

Patlama Yapması Muhtemel İsim: Filip Holosko (Beşiktaş)


Milli takımda sürekli oynama şansı bulamadığı için riskli bir seçim yaptığımın farkındayım; ancak tanıttığım 90'a yakın oyuncu içinde bir Beşiktaşlı dahi olmaması işleri benim için zorlaştırıyordu. Son değerlendirmemde Beşiktaş sağ kanadından ceza sahası içine yaptığı dribbling'lerle İnönü'yü ayağa kaldıran Filip Holosko'ya yer ayırdım. Bunun için pek çok haklı sebebim olduğu da aşikar. Özellikle Slovakya'nın kontra-atak futboluna yatkın bir futbol oynayacak olması ve gol yollarında sıkıntı yaşama ihtimali bu kupada Holosko'nun şans bulmasını sağlayacaktır. Eğer bu sezon yaşadığı sakatlık problemlerini geride buraktıysa ve 2008-09'daki formuna geri dönebilirse Dünya Kupası'nın dikkat çeken isimlerinden birisi olacaktır.

Bir Portre: Martin Skrtel(Liverpool)


Rafa Benitez'in ismi pek duyulmamış oyunculara para harcamasına alışkın olan Liverpool'lular, Skrtel'in Liverpool tarihinin en pahalı defans oyuncusu olmasına da şaşırmadılar. 2008 Ocak ayında kırmızılara giden ve Agger'in sakatlığı sonrası ilk 11'e giren Skrtel'in, 2008-09 sezonunda Carragher ile oluşturduğu ortaklığın bu kadar iyi işleyeceğini ise Benitez dahi tahmin etmemiş olabilir. Mücadeleden kaçmayan yapısı ve kuvvetli fiziğiyle bütün takımların kadrolarında göremk isteyeceği bir defans oyuncusu. Bu sezon Liverpool'da eski formuna ulaşamadı; ancak milli takımı ile yakaladığı Dünya Kupası'na katılma şansını iyi kullanması gerekiyor.

Hiç yorum yok: