Bugün http://www.galatasaraysozluk.com/ ‘da Ercan Saatçi’nin Hürriyet’in spor müdürü olacağı yönünde söylentiler olduğunu okudum. En azından Galatasaraylılar için gündem yaratacak bir tercih olur bu bence. Neden peki? Bu soruya “Ercan Saatçi kimdir?”, sorusunu yanıtlayarak cevap vermeye çalışayım...
Ercan Saatçi, kısaca anlatmak gerekirse, şarkıcılık, pop-star yorumuculuğu, prodüktörlük ve gazetecilik yapan, Türk spor medyasının sembol isimlerinden biridir. Gördüğünüz gibi, bu saydığım vasıfları ne kadar donanımlı bir insan olduğunun kanıtı. Şarkıcılık? Köşe yazarlığı? Kaç insanda var bu kapasite!
Nasıl şarkıcı olmuş, orasını bilmiyorum. Olmaz olaymış zaten; çok kötü bir şarkıcıydı. İzel – Çelik’le beraber işi götürüyordu bir süre. Sanırım bu şaklabanlığa ilk uyanan Çelik oldu ve ayrıldı. Daha sonra tüm Türkiye uyanmış olacak ki Ercan Saatçi isimli yıldız Türk popunun semalarından kayıp gitti.
Kronolojisini tam olarak bilmesem de, ardından malum bir kuruluşun prodüksiyon şirketinin genel müdürlüğüne, aynı kuruluşun yayın holdinginde köşe yazarlığına, aynı kuruluşun televizyon kanalında pop-star yorumculuğuna getirildi. Helal olsun.
Lafı köşe yazarlığına getireceğim. Çoğumuzun bildiği gibi bu noktada kareye bir isim daha giriyor. Ertuğrul Özkök. Hürriyet Gazetesi’nin genel yayın yönetmeni, Doğan Yayın Holding başkan yardımcısı. Kendisi Ercan Saatçi’nin kayınpederi olur. Ercan Saatçi’nin yaptığı işleri tekrar hatırlayalım şimdi: Doğan Music Company genel müdürü, Doğan Yayın Holding’in en büyük yayın organlarında köşe yazarlığı ve program yorumculuğu.
Tekrar hatırlayalım dedim, çünkü buradan çıkarılacak çok önemli bir ders var: Doğru evlilik hayatınızı değiştirir! İnşallah hepimize böyle bir kayınpeder, pardon, evlilik, nasip olur...
Uzun lafın kısası, damat konuşsun, içini döksün rahatlasın diye kayınpeder durumundan köşe yazarı olmuştur Ercan Saatçi. Bana göre köşe yazarlığını da şarkıcılığı gibi yerin dibine batırmayı çok şık bir şekilde başarmıştır.
27 Nisan 2008’de oynanan Galatasaray Fenerbahçe maçı ise, Ercan Saatçi’nin, kariyer olarak değil de, insan olarak kim olduğunu bize gösteren maç olmuştur.
Maç mabedimizde, Ali Sami Yen’deydi. Maç öncesi Fenerbahçe’ye takılan eski açık koreografilerinden birine tanık oluyorduk. Çocukluğunda jetonlu arcade makinalarıyla birkaç hatırası olan herkes bu koreografideki karakterleri (ağlayan sarı-lacivertli bayan arkadaş Chun-Li ve sarı kırmızılı arkadaşımız Ken) tanıyacaktır. Tabii bunların arkasındaki yeşil üzerine beyaz çizgilerle resmedilmiş futbol sahasını tanımak için Street Fighter’ı bilmeye gerek bile yok. Maç 1-0 Galatasaray galibiyetiyle bitmişti.
Ercan Saatçi kim midir? Ercan Saatçi, 28 Nisan 2008 sabahı, Türkiye’nin en büyük gazetelerinden birine aşağıdaki satırları yazacak kadar alçalmış, Türkiye’deki anti-futbol medyasının en büyük sembollerinden biri kabul ettiğim “köşe yazarı”dır.
Ercan Saatçi: Dün, hemen Fenerbahçeli taraftarların oturduğu kale arkasındaki G.Saraylı taraftarlar da bu derbi için bir organizasyon yapmışlar... Üstelik oldukça renkli bir karton gösterisi organize etmişler ! Sadece renklerle ilgili biraz kafam karıştı... Sarı ve kırmızı kartonları anladım ama yeşil rengin sarı kırmızıyla aynı tribünde olmasını anlayamadım? Arada biraz da beyaz renkli kartonlar vardı... Meksika bayrağı desem sarı var o yüzden değil... G.Saray’ın renkleri desem o da değil, yeşilin ne işi var orada ? Anlayamadık... Maçtan önce F.Bahçe taraftarının o
trübüne yaptığı tezaruhatı yazmayacağım, ama manidardı doğrusu...
Gazetelerde, televizyonlarda yorum yapan herkesin bir takım tuttuğunu elbette biliyoruz. Zira, bir takım tutmadan büyüyüp de futbolun bu kadar içine girebilmek mümkün değil. Dolayısıyla herkes ezeli rakibini eleştirir bu camiada. Hatta bunu çoğu zaman acımasızca yapar. Ancak bu “insan”ın yaptığı belden aşağı vurmaktı. Türkiye’nin en büyük markalarından olan Galatasaray’ı böyle komik bir gerekçeyle bu kadar alçakça suçlamak holiganlıktan başka hiçbir şey değil.
Ercan Saatçi'nin köşe yazarlığı bile benim ve benim gibi birçok Galatasaraylı’nın Hürriyet okumamasına bir numaralı sebepken, bu olası “terfi” Galatasaray taraftarının çok tepkisini çekecektir. Tabii bu işin önemsiz tarafı... Vahim nokta ise şu; eğer bu insan söylendiği gibi Hürriyet’in spor müdürü olacaksa bu spor medyamızın ne kadar dibe vurduğunun en yeni göstergesi olacaktır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder