Bu Ermenistan curcunasında beni asıl rahatsız eden şeye geleceğim; bayrak krizi. Çoğumuz duymuştur ama olaylar şöyle gelişti.
Öncelikle stada Azerbaycan ve KKTC bayrağı alınmayacağı söylendi.
Hata 1: Neden bağıra bağıra bunu açıklayıp insanlara gazı veriyorsun? Maç günü söyle alınmayacak diye. Belki "oldu bitti"ye gelecek ama kriz çıkmayacak.
Sonra her kafadan bir ses, her topluluktan bir protesto koptu neden bayrak getirmeyecekmişiz diye. Tepkilerin artması üzerine yasak kalktı. 15 bin tane Azerbaycan bayrağının dağıtılacağı açıklandı.
Hata 2: Yasağı kaldıranlar kimse, "vur" dedi ama siz "öldürdünüz". Ne 15 bin bayrağı yahu? Nerede kaldı imzalanan protokol? Neyin imzalandığı hakkında çoğu kişinin fikri yokken bunda rağmen arkasında durduğunuz ve "helal olsun adamlara" dediğiniz iktidar, iyi veya kötü bir kağıda imza atmışken o adamları bir futbol stadyumunda kudurtmak ihtiyacı neyin nesi? Madem beğeniyorsun yapılanları, neden bozmaya çalışıyorsun? Çünkü ne yaptığını bilen adam yok."Türküz, delikanlıyız, Azerbaycan da kardeş ülkemiz" düşüncesi nasıl sorgusuz sualsiz kabul ediliyorsa "Helal olsun adamlara. bak nasıl attırdılar imzayı Ermenilere?" düşüncesi de sorgulanmadan dile getiriliyor. Komedi gibi bir çelişki...
Ayrıca sormak lazım bu bayrak dağıtanlara. Eğer bu imzadan sonraki maç Türkiye'de değil de Ermenistan'da olsaydı, "Türkleri çok güzel ağarlayacağız, protesto yok, taşkınlık yok" deyip 15 bin tane Kıbrıs Rum Kesimi/Cumhuriyeti (her neyse...) bayrağı açılsaydı neler yapılırdı, neler söylenirdi çok merak ediyorum.
En son gelişme ise FIFA'dan... FIFA, Türkiye ve Ermenistan'ın başlattığı bu barış sürecinde Azerbaycan bayraklarının gereksiz gerginlik yaratacağını belirtmiş ve stada bayrakların alınmamasının daha iyi olacağı yönünde görüş belirtmiş.
Hata 3: FIFA olarak senin işin ne? Ne zamandan beri diplomasiyle ilgileniyorsun? Bu işlere neden karışıyorsun? Tamam, yaptıkları açıklama çok sağduyulu ve bana sorarsanız da çok doğru. Ama bu açıklamada ben ister istemez bir art niyet seziyorum Türkiye'ye karşı.
Çok kısaca, maçtan bir gün önce (dün) yapılan basın toplantısı hakkında da bir kaç şey yazmak ihtiyacı hissettim. Arda, Rüştü ve Tuncay'ın soru yanıtladığı kısımda, Arda'daki değişimin artık iyice artmaya başladığını gözlemledim. Nereden kapıldı bu şovmenlik akımlarına, kim bu adamı bu hale getirdi, bilemiyorum. Ama "Ben milliyetçi bir futbolcu olarak Türk hocayla çalışmak isterim" nasıl bir açıklamadır? Çoğu yayın organının yapacağı gibi "Aaa, Rijkaard'la çalışmak istemiyor o zaman" demeyeceğim, zaten bunu kastetmedi Arda. Sadece "Milli takımın hocası Türk olur"a getirdi lafı. Ama bize ne senin milliyetçiliğinden? Emre Belözoğlu (ki hakkında çok konuşmam hiç sağlıklı olmuyor :) ) ve Fatih Terim'den edindiği çok yanlış bakış açıları bunlar. Futbolun milliyeti rengi ırkı olmaz. Sahayada "yenin şu Ermenileri" diye çıkılmaz. Bu ne profesyonelliğe sığar, ne de futbolun evrenselliğine... Kaptandaki bu "delikanlı" tavırlar hiç hoşuma gitmiyor. Sergen gibi değil de, bambaşka türlü bir kayıp olmasından korkuyorum kaptanın.
Sonuç olarak neresinden tutsanız elinizde kalan bir hatalar zincirine dönüştü bu maç. Basın toplantısı da benim için tuz-biber oldu. Hayırlara vesile olsun diyelim, başka ne gelir elden?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder