Fatih Terim'in istifa açıklamasından sonra milli takımın ikinci Terim dönemini ayrı bir yazı olarak ele almak istediğim için bu akşam önceliği Avrupa elemelerine verdim. Katılan takımların değerlendirmelerini 2010 gruplarının belirlenmesinden sonra detaylı olarak ayrıca yaparız.
Grup 1: Danimarka, İskandinav derbisinde Poulsen'in güzel golüyle İsveç'i mağlup ederek 2010'a katılmaya hak kazandı. Bu onların Euro 2004'ten sonra (ki o turnuvada da 2-2 lik meşhur İsveç maçıyla akılda kaldılar) katıldıkları ilk büyük turnuva olacak. Agger ve Bendtner gibi yeni yıldızların dışında genel olarak 2004 kadrosunun iskeleti Danimarka'yı finallere taşıdı. C.Ronaldo ise 2010 kaçarsa yenilmezim, mükemmelim, just do it baby temalı bol sıfırlı reklam anlaşmalarının da kaçacağının endişesini yaşıyor olsa gerek. Son maçları Malta ile olduğundan play-off'a kalacaklardır. Bu hayallerine veda eden adam da İbrahimovic olacak gibi görünüyor. Son olarak dikkat çekilmesi gereken takım ise Macaristan oldu. Büyük bir futbol geleneğine sahip olan Macarlar, şu an u-20 yarı finalinde olan 88-89 jenerasyonunu da bünyesine ekleyerek 2012 veya 2014 turnuvaları için aday bir takım olabilir.
Grup 2: Bu gruptan bir takım direkt olarak şampiyonaya gidiyorsa UEFA'nın torba sisteminde problem var demektir. Bu beleş katılım hakkı eğer kendi evinde İsrail'den puan alırsa İsviçre'nin olacak. Yunanistan'da play-off'a kalan baba takımlardan birini (Fransa, Portekiz) çekmemeye çalışacak.
Grup 3: Doğu Avrupa grubunda Holosko'nun hatrına desteklediğim Slovakya kısa tarihinin ilk Dünya Kupası katılım hakkını kutlamak istiyordu ama Slovenlere takıldılar. Slovakya'nın Polonya deplasmanı grubun kilit maçı olacak. N.Ş.A Slovenya'nın San Marino'yu yeneceğini düşünürsek Çek Cumhuriyeti'nin veda ettiğini söyleyebiliriz. Bu arada Çek Cumhuriyeti'nin her Avrupa Şampiyonası'na katılıp Dünya Kupaları'nı sektirmesi de ilginç bir not. Onların esas sorunu u-20 yazısında belirttiğim gibi kadro yenilemesini yapamamaları oldu. Bugün golü Tomas Necid'in atması da değişimin gereklilğini bir kez daha göstermiş. Kuzey İrlanda'da sanıyorum bu Doğu Avrupa takımları arasında kimlik bunalımı yaşayarak elemelere veda etti.
Grup 4: Putin'in de iştirak ettiği Moskova'daki grup finalinde Almanlar Ruslardan bir gömlek üstün bir takım olduklarını göstererek 2010 katılım hakkını aldılar. Attıkları goldeki Mesut - Podolski paslaşması görülmeye değerdi. Ruslarda artık play-off kurasını beklemeye başladı. 17 puan toplayan Finlandiya ise sessiz sedasız elemelere veda etti. Bu performans ile 2. veya 3. gruptan Dünya Kupası'na katılım hakkı elde edebilirlerdi.
Grup 5: Grupların esas mantığı güçsüz takımlara puan kaptırmamaktır. Bu sayede esas rakiplerinizle oynadığınız maçlara puan dezavantajı yaşamadan çıkabilirsiniz. Türk milli takımının hastalığı bu ne yazık ki, her eleme grubunda Malta, Estonya, Makedonya, Moldova gibi takımlara karşı puanlar kaybediyoruz. Bu sefer bu kayıplar pahalıya patladı ve 2010 Dünya Kupası'nı kaçırdık. Grubun lideri İspanya bütün maçlarını kazanarak diğer ülkelere "siz kendi aranızda takılın" mesajı verdi. Bosna ise Alman Ligi'nde pişen oyuncularının katkısıyla play-off a katılma hakkı kazandı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder