Dünya Kupası denince akla gelen ilk takım Brezilya'dır belki de. Sarı formalarıyla her turnuvaya şampiyonluk iddiasıyla çıkan, dünyanın en iyi hücumcularının toplandığı takım olan Brezilya, bu sefer daha dengeli bir takımla altıncı yıldızı kovalayacak. Bakalım Brezilya 2010 öncesi ne durumda.
Beklentiler:
2006 Dünya Kupası'na büyük yıldızlar ve umutlarla giden Brezilya'nın yaşadığı hüsran turnuvaya damga vurmuştu. Ronaldinho ve Kaka gibi ofansif yıldızların klasik 4-2-2-2 sisteminde ceza sahasından uzak kalması ve pek çok oyuncunun formsuzluğu, 2010 öncesi bir değişim hareketini de beraberinde getirdi. 1994'ün şampiyon takımının kaptanı Dunga'ya emanet edilen milli takımdan Ronaldinho, Adriano, Ronaldo gibi isimler uzaklşatırıldı ve Kaka'nın önderliğinde 4-2-3-1 sistemine geçiş yapıldı. Dunga'nın kredisi fazla olmamasına karşın yaptığı cesur seçimler, ona 2007 Copa America ve 2009 Konfederasyon Kupası şampiyonluklarını kazandırdı, elemelerde de hiç problem yaşamadan Dünya Kupası biletini cebine koydu. Bu süreçte Luis Fabiano, Felipe Melo ve Elano gibi isimler takımın değişmezleri haline geldiler. Yine de Brezilyalılar ona karşı sert eleştirilerde bulunmaktan çekinmiyorlar. Portekiz ve Filidşi Sahili'nin bulunduğu ölüm grubundaki performansları kaderlerini de belirleyecektir. Grup lideri olmaları durumunda yarı finale kadar çok zorlanmayacaklarını düşünüyorum. Takımın en önemli sorunu ise kilit isimlerin pek çoğunun formsuz bir sezonu geride bırakmış olması. Kaka, Robinho, Felipe Melo ve Elano'nun standartlarının oldukça altına bir sezon geçirmeleri Dunga'yı kara kara düşündürüyor olmalı. Yine de yarattığı takım ruhuna ve taktiksel dizilişe güveniyor olmalı ki, kadroda alternatif yaratacak isimleri çağırmaya gerek duymadı.
İyimser Senaryo:
Altıncı Yıldız. Brezilya'nın Dünya Kupası'nda başka bir hedefi olacağını düşünmek saçmalık olur. 2006'da beklentiler oldukça yüksekti; ancak büyük egoları olan takım bir hedef doğrultusunda birleşmeyi başaramamıştı. Bu sefer kurulan dengeli kadronun tek amacı 4 yıl sonra altıncı yıldızı takmak olacaktır. Zaten Brezilya için şampiyonluk her Dünya Kupası'nda muhtemel bir senaryo.
Kötümser Senaryo:
Kura şansının Brezilyalıların pek yanlarında olmadığını söylemeliyiz. Ölüm grubunu lider tamamlayamazlar ise turnuvanın favorisi İspanya ile ikinci turda eşleşip evlerine erken dönme olasılıkları var.
Muhtemel Kadro:
Diziliş: 4-2-2-2
Kaleci: Julio Cesar
Defans: Maicon - Lucio - Luisao - Dani Alves(Michel Bastos)
Orta Saha: Elano - Gilberto Silva - Felipe Melo - Kaka
Forvet: Robinho - Luis Fabiano
Brezilya'nın yüzlerce oyuncudan oluşan havuzundan Dunga'nın kadroya çağırdığı isimler bunlar. Özellikle Pato, Ronaldinho gibi süperyıldızlar ve Neymar, Victor gibi yeni gelen isimlerin kadroda olmaması oldukça fazla eleştiri aldı. Sistemi ise geleneksel Brezilya 4-2-2-2'sinin asimetrik bir dizilimle 4-2-3-1'e doğru evrimleşmiş hali olarak nitelendirebiliriz. Geleneksel taktiğin kanatları tek oyuncuyla kontrol eden yapısı devam ederken, forvet hattı tek santraforun yanında serbest gezinen, oyun kurucu niteliği olan forvetlerin desteğiyle şekilleniyor.
Yıldız Oyuncu: Kaka (Real Madrid)
Önce zengin bir aile çocuğu olarak futbola merak salmasıyla, sonra da kenidini İsa'ya adaması, çocukluk aşkıyla evlenerek magazin gündeminden uzakta, mutlu bir hayat sürmesiyle alışılmışın dışında bir süper yıldız hikayesi yarattı Kaka. 2007'de Şampiyonlar Ligi Şampiyonu olan Milan'ı attığı 10 golle taşıyan Kaka, Altın Top ödülünü de kazanarak zirveye çıkmıştı. Milan'ın mali krize girmesi ise onu çok sevdiği kırmızı-siyahlı formadan ve kendisine Ricky lakabını takan Milan taraftarlarından ayırdı. Barnebau'dki 6-2'lik Barcelona hezimeti sonrası yeni bir Galactico harekatına girişen Perez'in ilk hamlesi de Kaka'yı takıma getirmek oldu. 2009 yazında oynadığı Konfederasyon Kupası'nda Brezilya ile yaşadığı şampiyonluk onun liderlik vasıflarını da sergilemesini sağladı. Real Madrid'de ilk sezon bekelntilerin altında kalsa da, Dünya Kupası onun unutulmazlar arasına girmesi için harika bir fırsat sunuyor.
Patlama Yapması Muhtemel İsim: Robinho (Santos)
Messi - Maradona karşılaştırmaları başlamadan önce dünyadaki futbolseverlerin favori karşılaştırması Robinho ile Pele arasnda yapılmaktaydı. 16 yaşında formasını giydiği Santos'un efsane ismi Pele, kendi formasını emanet ettiği bu çocuğu aynı zamanda varisi ilan etmişti. Corinthians ile oynanan bir derbi maçında sekiz kez üst üste Pedalada (topun üzerinden ayak geçirerek koşuya devam etme hareketi) hareketi yaptığı için hakemden sarı kart gören Santos efsanesinin ayrılışı ise olaylı olmuştu. Real Madrid'e gidebilmek için idmanlara çıkmayan Robinho, kulüp yöneticilerinin ahını almış olmalı ki, 2008 yazında Chelsea'ye gitmek için aynı taktiği Madrid'de deneyince kendini bir anda Manchester City'de buldu. Kariyerini allak bullak eden bu transfer sonrası kürkçü dükkanı olan Santos'a döndü. Bugün için Pele kıyaslamalarını kimse ciddiye almıyor belki; ancak Robinho'nun yeniden zirveye tırmanmak için son şansı 2010 Dünya Kupası olacak. Eğer bu gerçeğin farkındaysa Dunga'nın güvenini boşa çıkartmaz ve turnuvanın patlama yapan isimleriden biri olur.
Bir Portre: Dani Alves (FC Barcelona)
Barcelona'nın sağ kanadında Leo Messi ile birlikte rakiplerin korkulu rüyası haline gelen Dani Alves, Cafu'nun kendisini halefi olarak göstermesine karşın Dunga'nın 11'inde yer bulamıyor. Tabii, Dunga'nın yanlış bir tercih yaptığını iddia etmek Maicon'a haksızlık olur. Dani Alves'in ilk 11 için vereceği mücadeleyi simgeleyen ise sağ bacağındaki Slyvester'dan kaçan Tweety dövmesi. Bakın Dani Alves, Champions dergisine verdiği röportajda kahramanının Tweety olmasını nasıl açıklıyor: "Gücü ve boyutunu hesaba kattığınızda kedinin Tweety'i yemesi gerekir; ancak bu küçük arkadaşın her zaman cebinden çıkaracağı bir numarası var. Bugün futbolda da pek çok futbol 'cücesinin' ortalama oyunculardan daha akıllı oldukları için farklı şeyler yapabildiklerini görüyoruz." Takımın sol kanatta yaşadığı sıkıntı ise Dani Alves'e ilk 11'de yer açabilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder