25 Mayıs 2010 Salı

Dünya Kupası Finalistleri #23 - ABD


Konfederasyon Kupası'nda İspanya'yı devirerek dikkatleri üzerine çeken ABD, o turnuvada oynadığı finalle tarihinin en büyük başarısına erişmişti. Şimdi, oturmuş bir kadro, yıldız adayları ve kazandıkları özgüvenle Dünya Kupası'nda ses getirecek bir performansa imza atmak istiyorlar. Bunu başarmak için gereken güce sahipler mi, bu yazıda inceleyelim.

Beklentiler:

Dünyada kadınlar futbolunun erkekler futbolundan daha fazla ilgi çekebildiği ender coğrafyalardan birisi ABD. Yine de, hal böyleyken takımla ilgili ciddi beklentiler olduğundan bahsetmek yersiz olur diye düşünmeyin. ESPN'in Dünya Kupası için görevlendiridiği 300 kişilik kadroyu da hesaba katarsak, Amerikalıların dünyada bu kadar ilgi çeken bir organizasyonda şampiyonluğa oynayamadıkları için oldukça hırslandıklarını görebilirsiniz. Ancak, dünya şampiyonluğu için esas planların ev sahibi olmak için aday oldukları 2022 yılı için yaptıklarını düşündüğümüzde, bu kadronun üzerinde ciddi bir baskı olmadığını söyleyebiliriz. 2009 Konfederasyon Kupası'nda, üzerinde baskı olmayan bu kadronun ne kadar başarılı olabileceğini gördük. İspanya'yı 2-0'la geçtikleri maç, defansif kalitelerinin ve potansiyellerinin önemli bir göstergesiydi. Brezilya karşısında 2-0 öne geçip 3-2 kaybettikleri final ise hala kritik maçlar için yeterli tecrübeye sahip olmadıklarının ispatı olmuştu. O günden bu yana teknik direktör Bob Bradley'nin en çok canını sıkan ise şüphesiz uzun süreli sakatlıklar oldu. Takımın kilit isimlerinden Onyewu ve Davies uzun süreli sakatlıklar dolayısıyla form tutamadılar ve özellikle Davies'in yokluğunda Altidore'un forvetteki partnerinin kim olacağı soru işareti. Bu can sıkıcı durumdan kendilerini kurtaran ise kura şansları oldu. Cezayir ve Slovenya gibi iddiası az iki takımla eşleşmeleri ikinci tura kalmaları adına önemli. Ayrıca bu takımlar karşısında geçen yıl yakaladıkları özgüveni yeniden bulmaları, turnuvanın devamında da sürprizlere imza atmalarını sağlayabilir.

İyimser Senaryo:

Gruptan ikinci olarak çıkmaları halinde çok büyük ihtimalle Almanya ile eşleşecekler. Almanya'daki sakatlıklar, ABD'nin sürpriz yapma potansiyeli ve 2002'den kalma bir hesabı kapatma arzusu (1-0 biten maçta Frings'in kaleye giden topu elle çıkardığını hatırlayalım) bu takımın 8 yıl sonra yeniden çeyrek final görmesini sağlayabilir.

Kötümser Senaryo:

Cezayir ve Slovenya kağıt üzerinde zayıf rakipler; ancak Mısır ve Rusya'daki taraftarlara sorarsanız bu takımların nasıl belalara yol açabileceklerini size anlatacaklardır. Grup maçlarını tamamlayıp ABD'ye geri dönme ihtimalleri de mevcut.

Muhtemel Kadro:

Diziliş: 4-4-2

Kaleci: Howard

Defans: Spector - Bocanegra - Bornstein (Onyewu) - DeMerit

Orta Saha: Dempsey - Bradley - Clark - Donovan

Forvet: Altidore - Findley

Çok iyi bir takım kimyasına sahip olduğunu 2009 Konfederasyon Kupası'nda belli eden ABD'de, forvet ve defans hattında yaşadığı iki kritik sakatlığın takımı nasıl etkileyeceği merak konusu. 4 yıl öncesine göre Avrupa'da oynamış daha fazla oyuncuya sahip olmaları önemli bir artıları. Yaratıcılık açısından Donovan dışındaki isimlerin katkı vermeyecek olması ise, grup maçlarında daha zayıf ekiplerle oynadıları maçlarda sıkıntıya düşmelerine sebep olabilir.

Yıldız Oyuncu: London Donovan (Los Angeles Galaxy)


ABD milli takımının sembol ismi London Donovan, üçüncü kez boy göstereceği Dünya Kupası'nda bir madalya kazanmak hedefiyle Güney Afrika'ya geliyor. Donovan, 42 golle ABD milli takım tarhihinde en fazla gol atan oyuncu ünvanını elinde bulunduruyor ve yaratıcı oyun zekası ile sorumluluk almaktan çekinmeyen yapısıyla ABD'lilerin kritik anlarda en çok güvendikleri isim olacak. Kulüp kariyeri boyunca Avrupa'da şanssız dönemler geçirse ve adından pek söz ettiremese de, Amerika'da kazandığı üç şampiyonlukla ve milli takımdaki etkili performansıyla zirvede kalmayı başardı. Henüz 28 yaşında bu kadar çok tecrübe elde etmesi, 2010 Dünya Kupası'nı başarılı geçirmesi halinde Avrupa'da bir fırsata daha sahip olmasını sağlayacaktır.

Patlama Yapması Muhtemel İsim: Michael Bradley (B. Mönchengladbach)


Teknik direktörün ilk 11'deki değişmez isimlerinden birinin oğlu olması pek çok kişiyi rahatsız edebilir; ancak Michael Bradley için durum böyle değil. Ön libero mevkiinde gücü ve zamanlamasıyla kendini ispatlayan Michael Bradley, aynı zamanda attığı gollerle de iki yönlü oyunu ne kadar iyi oynadığını gösteriyor. Eleme turunda kaydettiği 5 gol bunun güzel bir göstergesi. 2006 yazında Heerenven'e transfer olduğunda MLS liginden yurtdışına transfer edilen en genç oyuncu olarak dikkatleri üzerine çekmişti. 2007-08 sezonunda Hollanda'da attığı 16 gol, bir orta saha oyuncusu için inanılmaz bir rakam ve Bradley, ABD'nin Dünya Kupası'nda ileriki turlara ismini yazdırması halinde golleriyle turnuvanın dikkat çekenlerinden biri olacak gibi görünüyor.

Bir Portre: Jozy Altidore (Villareal)


Haiti'li bir ailenin çocuğu olarak ABD'de dünyaya gelen Altidore, MLS liginde yalnızca 37 maça çıkmasının ardından Villareal tarafından 5 milyon sterlin karşılığında transfer edildi. Bu aynı zamanda MLS liginden bir oyuncuya ödenen en yüksek bonservis ücreti olarak kayıtlara geçti. 18 yaşında gittiği Villareal'de çok
fazla oynama şansı bulamaması üzerine önce Xerez'e ardından da Hull City'e kiralandı. Altidore, iki kulüpte de bulduğu şansları iyi kullanamadı. Özellikle bu sezon Hull City'de 28 maçta bulduğu tek golle beklentilerin oldukça altında kaldı ve takımın küme düşmesiyle sezonu dipte tamamladı.Fizik gücü, hızı ve bitiriciliğyle dikkat çeken bu forvetin kariyerinin devamının nasıl çizileceğinde bu Dünya Kupası önemli bir rol oynuyor. Eğer idolleri olan van Nistelrooy ve Henry'nin yakaladığı başarılara ulaşmak istiyorsa daha fazlasını ortaya koymak zorunda.

Hiç yorum yok: