1 Şubat 2010 Pazartesi

Dubbed the new Cristiano Ronaldo


Dün izleme fırsatı bulamadığım Arsenal - Manchester United maçının özet görüntülerini gördükten ve maç hakkındaki yorumları okuduktan sonra Nani'nin performansı üzerine biraz konuşmak istedim. Bu maçı farklı kılan ise, artık yılın 366. gününü de hasaba kattığımızda tam 5 yıl önce Highbury'de oynanan ve Manchester'ın 4-2'lik üstünlüğü ile biten maç ile olan benzerliği. Ayrıca bu performanstan yola çıkarak Manchester United'ın Ferguson döneminde ikinici Şampiyonlar Ligi şampiyonluğunu kazanmasını sağlayan takım üzerine de bir iki kelam etmek niyetindeyim.


Öncelikle 5 yıl öncesine gidelim. Mourinho'lu Chelsea'nin ligi salladığı 2004-05 sezonunda zirve yarışını devam ettirebilmek için sahaya çıkmıştı Wenger ve Ferguson'un öğrencileri. Wenger'in kurduğu, Henry, Berkamp, Pires, Vieira gibi yıldızları barındıran rüya takım, şampiyon ünvanı ve Highbury'de ligde 21 aya yakındır yenilmemiş olmanın güveniyle sahadaydı. United ise Beckham sonrası dönemde, Rooney ve C.Ronaldo gibi genç yıldızların yanında Keane,Scholes ve Giggs gibi tecrübeli isimlerle maça başlamıştı. Genel beklentiler Arsenal'in bu maçı kazanarak Chelsea ile zirve yarışına devam edeceği yönündeydi; ancak son birkaç yılda futbol tarihini değiştirecek olan kavruk bir Portekizli'nin dünya sahnesine çıkmak için o günü seçtiğinden kimsenin haberi yoktu.


Herkesin çok iyi bildiği gibi bu isim Cristiano Ronaldo'ydu. Beckham'ın gitmesinin ardından Ferguson'un ısrarıyla 7 numarayı sırtına geçiren bu adam o güne kadar iyi çalımlar atan; ancak bencil oyunu nedeniyle süper yıldız seviyesine çıkması beklenmeyen bir isimdi. Highbury'de 4 dakika içinde attığı 2 gol ile bu beklentilerin ötesine geçebileceğini gösterdi. Maçı 4-2 kazanan Manchester, o yıl şampiyonluğu Mourinho'nun elinden almayı başaramasa da, 2007 ile başlayan üç yıllık şampiyonluk ve bir Şampiyonlar Ligi şampiyonluğu içeren efsanevi dönemin belirtileri, özellikle Ronaldo ve Rooney'nin performanslarıyla ortaya çıkmaya başlamıştı. Ronaldo da bu maçın ardından gittikçe artan performansı ile Altın Top ödülüne kadar ulaşmayı ve dünyanın bugüne kadarki en pahalı transferi olmayı başardı.


2007 yılında gelen şampiyonluktan sonra, Glazer'ların başa gelmesiyle para sorununu da halleden Ferguson, bu başarılı takımı uzun yıllara ambargo koyacak bir takımın temellerini atmak üzere harekata geçti ve kesenin ağzını açarak Nani, Anderson, Tevez gibi isimleri kadrosuna kattı. Burada Nani ve Anderson esas olarak Giggs ve Scholes'un gelecekteki alternatifleri olarak kadroya katılmışlardı; ancak ödenen yüksek bonservis ücretleri beklentileri de artırdı. Anderson zamanla takıma uyum sağlamayı başarsa da, Giggs'in süregelen performansına Ferguson'un Tevez-Rooney-Ronaldo'lu 4-3-3 (4-6-0 formatında) tercihi de eklenince, Nani'nin takıma katkı vermesi pek mümkün olmadı. 2008'de Şampiyonlar Ligi finalinin uzatma daikalarında oyuna giren ve takımın 5. penaltsını gole çeviren Nani, bunun dışında akılda kalan bir performansa da imza atamadı. Sonraki yıl Berbatov'un da forvet hattına eklenmesiyle iyice şansı azalan Nani, 2008-09 sezonunda yalnızca 13 lig maçına çıkabildi.


Bu sezonun başında C.Ronaldo'nun satılmasının ardından Ferguson planlarında değişiklik yaptı. Tevez'i de bırakmayı seçen Ferguson, yeni sezonda Rooney'nin üzerine kurulan 4-4-1-1 taktiğine geçiş yaptı. Bu taktikte kanatların eski akışkan (fluid) 4-6-0 sistemine nazaran daha klasik görevleri bulunmaktaydı. Nani'nin forma için rekabete girdiği isimler ise Valencia ve Giggs olacaktı. Aynı Ronaldo gibi Sporting altyapısından yetişen Nani'ye yeniden şans doğmuştu; ancak süperyıldız olması için gereken oyun bilgisine sahip olmadığı ve sisteme zarar veren bencil bir oyuncu olduğu da konuşulmaktaydı. Tıpkı 2004-05 sezonuna girilirken C.Ronaldo hakkında konuşulanlar gibi.


Dün akşama kadar kendini pek gösterme fırsatı bulamayan ve yalnızca attığı bir kaç şık gol ve sonrasında gelen taklalar ile tanınan Nani, kaderin cilvesi mi bilinmez ama, Ronaldo'nun unutulmaz Highbury performansından tam 5 yıl sonra yeni stad Emirates'de, Wenger'in aklından çıkmayacak bir performans gösterdi ve beklentileri karşılamak adına ikinci bir fırsatı kaptı. Attığı ilk goldeki çalımlar ve vuruş gerçekten olağanüstüydü; ama esas konuşulan gol Rooney'e asisti yaptığı ikinci gol oldu. Bakalım Nani bu performansın ardından adım adım büyüyerek Ferguson'un transferlerde ne kadar iyi tahminler yaptığını bir kez daha ispat edebilecek, ve Ferguson'un üçüncü jenerasyon ManU'sunun lideri olabilecek mi? Kırmızı şeytanlar adına sezonun ve ilerleyen yılların merakla beklenen yeni sorusu sanıyorum bu olacak.

Hiç yorum yok: