Dünya kupası finalistlerini incelemeye, el yardımıyla atılan bir golle turnuvaya gelen ve pek çok tarafsız futbolseverin sempatisini yitiren Fransa ile devam ediyoruz. 1998'de Zidane önderliğinde tek şampiyonluğunu elde eden Fransa'nın bu turnuvada neler yapabileceği üzerine biraz kafa yoralım.
Beklentiler:
Zidane'ın Materazzi'ye kafa atarak yaptığı vedanın ardından Fransa'nın toparlanamadığını görüyoruz. Euro 2008'den gruptan çıkamayarak sessiz sedasız ayrılan Fransa, elemelerde de berbat bir performans gösterdi ve play-off maçında İrlanda'yı haksız bir şekilde geçerek finale gelebildiler. Domenech de oynattığı sıkıcı futbol ve başarısız sonuçlar nedeniyle eleştirilerin odağı haline gelmiş durumda. Ev sahibi G.Afrika'nın grubundaki tek Avrupa takımı olan Fransa'nın, ne yapacağı belli olmayan Meksika ve Uruguay'ı da hesaba kattığımızda zorlu bir gruba düştüğünü söyleyebiliriz. İrlandalıların beddualarını da hesaba katarak metafizik unsurların Fransa'nın karşısında olacağını ekleyelim, ki burca göre takım yapan Domenech'in bu konudan hayli rahatsız olacağını düşünüyorum. Gourcuff, Benzema ve Lloris gibi genç yetenekler ve Ribery gibi bir önderi olduğu düşünüldüğünde Fransa'nın hedef turnuva olarak 2010'dan ziyade 2012 ve 2014'ü seçeceğini öngörebiliriz.
Beklentiler:
Zidane'ın Materazzi'ye kafa atarak yaptığı vedanın ardından Fransa'nın toparlanamadığını görüyoruz. Euro 2008'den gruptan çıkamayarak sessiz sedasız ayrılan Fransa, elemelerde de berbat bir performans gösterdi ve play-off maçında İrlanda'yı haksız bir şekilde geçerek finale gelebildiler. Domenech de oynattığı sıkıcı futbol ve başarısız sonuçlar nedeniyle eleştirilerin odağı haline gelmiş durumda. Ev sahibi G.Afrika'nın grubundaki tek Avrupa takımı olan Fransa'nın, ne yapacağı belli olmayan Meksika ve Uruguay'ı da hesaba kattığımızda zorlu bir gruba düştüğünü söyleyebiliriz. İrlandalıların beddualarını da hesaba katarak metafizik unsurların Fransa'nın karşısında olacağını ekleyelim, ki burca göre takım yapan Domenech'in bu konudan hayli rahatsız olacağını düşünüyorum. Gourcuff, Benzema ve Lloris gibi genç yetenekler ve Ribery gibi bir önderi olduğu düşünüldüğünde Fransa'nın hedef turnuva olarak 2010'dan ziyade 2012 ve 2014'ü seçeceğini öngörebiliriz.
İyimser Senaryo:
Grubu lider olarak tamamlayan Fransa, çeyrek finalde İngiltere'yi bir klasik olarak penaltılarla eleyip yarı final görebilir. Fransa gibi takımların her zaman şampiyonluk ihtimali vardır; ama bana kalırsa yarı final Fransa için daha gerçekçi bir iyimser senaryo.
Kötümser Senaryo:
Grupta Meksika veya Uruguay'ın üstün bir performans göstermesi sonucu ikinciliğe düşen Fransa, ikinci turda Arjantin'e elenip Afrika'ya veda eder.
Muhtemel Kadro:
Diziliş: 4-4-2
Kaleci: Lloris
Defans:Sagna-Squillaci-Gallas-Evra
Orta Saha:Ribery-Alou Diarra-Lass Diarra-Malouda
Forvet:Anelka-Henry
2006'nın finalist kadrosunun Zidane, Thuram, Sagnol, Makalele, Barthez, Vieira gibi belkemiği isimlerinin pek çoğu takımdan ayrıldı ve yeni bir yapılanmaya gidildi. Orta saha yükünü iki Diarra taşırken defansta Gallas'a Squillaci eşlik edecek. Domenech 2006 dizilişine benzer bir dizilişi kullanıp Zidane'nın yerinde Gourcuff'ü oynatabilir.
Yıldız Oyuncu: Thierry Henry(FC Barcelona)
2000'lere hızı, isabetli şutları ve akıllı oyunuyla 2000'lere damga vuran isimlerden birisi Thierry Henry. Bugünlerde Arsenal'in efsanevi 2004-2005 takımındaki form düzeyinden oldukça uzakta olsa da, iş büyük turnuvalara geldiğinde oyuna ağırlığını koyacağından şüphem yok. İrlanda maçında eliyle topu düzeltmesi, kendisine duyulan sempatinin önemli ölçüde azalmasına sebep oldu; ancak bu turnuvada 2006'da Zidane'ın yaptığı gibi bir hikaye yazabilirse unutulmazlar listesinde daha da üst sıralara tırmanabilir. Tabii Henry Zidane'ın rolüne soyunursa, 2006'da Henry'nin oynadığı role kim soyunacak, merak konusu.
Patlama Yapması Muhtemel İsim: Yoann Gourcuff (Bordeaux)
2005 yılında U-19 Avrupa Şampiyonası'nı kazanan Fransa takımının kaptanlığını yapan Gourcuff, bu turnuvadaki performansıyla büyük takımların dikkatini çekti ve Milan'a transfer oldu. Oyun kurucu rolü ve uzun boyu nedeniyle hakkında "yeni Zidane" yakıştırmaları yapıldı; ancak Milan'da, aynı pozisyonda oyanayan Kaka'nın da varlığı nedeniyle forma şansı bulamadı ve baskıyı kaldıramayarak Fransa'ya Bordeaux formasıyla geri döndü. 2008-2009 sezonu ise onun kariyerinde bir dönüm noktasıydı. Fransa'da Lyon'un 7 yıllık şampiyonluk serisine son veren Bordeaux'da yıldızlaşarak sezonun en değerli oyuncusu seçildi ve milli takıma yükseldi. bu turnuvada şans bulması halinde iyi bir performans göstererek yazın transfer rekorunu kıran isim olabilir, benden söylemesi.
Bir Portre: Franck Ribery (FC Bayern München)
Galatasaray'da geçirdiği yarım sezon sayesinde bizim de yakından tanıma fırsatı bulduğumuz Ribery'nin Champions dergisine verdiği röportajdan bir kaç satırbaşı aktararak yazımızı sonlandıralım:
- Zidane karşılaştırmaları hakkında: "Zidane Zidane'dır. Onun gibi olamazsınız."
- İşçilik yaptığı günler hakkında: "O günleri asla unutmuyorum ve bu tecrübe bugün geldiğim noktanın önemini kavramamı sağlıyor."
- Yara izleri hakkında: "O yara izlerini mümkün olsa dahi sildirmem. Bu izler benim gücümü ve arzumu simgeliyor."
- Müslüman olması hakkında: "Büyüdüğüm yerde pek çok Müslüman bulunması ve karımın da Müslüman olması seçimimi kolaylaştırdı. İnancım bana güç veriyor."
1 yorum:
Vaaay, Ribery'nin müslüman olduğunu bilmiyodum ya. Daha doğrusu basında geçmişti bikaç kez, duymuştum bize ilk geldiğinde. Ama Anelka'yla çok karşılaştırılıyordu o günlerde. Anelka da müslüman olunca "laf olsun torba dolsun" diye saçma sapan yazıyorlar sanmıştım.
Yorum Gönder