15 Şubat 2010 Pazartesi

Haftanın Notları #8


Sevgililer Günü'nde saç sakal birbirine karışmış şekilde bilgisayarda FM oynayıp, televizyonda bir futbol maçından diğerine zaplayarak vakit öldürüyorsanız, sizin sorununuz:

a) Biranızın eksik olmasıdır. Zahmet edip buzdolabına kadar giderseniz tek eksiğinizi de giderip daha keyifli dakikalar geçirebilirsiniz. Bir de çerez falan varsa tadından yenmez; ama şimdi kalkıp mutfağa gitmek de zor iş tabii.

b) Jefferson Airplane dinlememenizdir. Eğer dinleseydiniz şu sözleri duyup bir şeyleri değiştirmeye çalışabilirdiniz:

don't you want somebody to love?
don't you need somebody to love?
wouldn't you love somebody to love?
you better find somebody to love . . . love!

Amerika'nın en prestijli film ödülleri olan Akademi Ödülleri'nin bu yılki adayları açıklandı. En iyi film için bu yıl geçtiğimiz yılların aksine on aday var; ancak esas favoriler en iyi yönetmen dalında da adaylık alan filmler olacaktır. Bu beş filmi değerlendirdiğimizde, genellikle Amerika'nın güncel sorunlarına değinen filmler olduklarını görmekteyiz. Irak Savaşı'nı üstü açık (The Hurt Locker) ve üstü kapalı (Avatar) anlatımlarla anlatan iki filmin yanında ekonomik krizin etkilerini gösteren Up in the Air ve Harlem'de ikinci çocuğuna hamile kalan bir genç kızın hikayesini anlatan Precious, Oscar için yarışan iddialı filmler. Bunların yanında QT'nin son alamet-i farikası Inglourious Basterds da dış kulvardan atakta bulunarak Oscar'ı kapmaya çalışacak. Akademi'nin tercihlerini, güncel sorunlardan veya yetenekli yönetmenlerden yana mı kullanacağını, yoksa kendisine para kazandıracak yapımlara mı yöneleceğini göreceğiz. Benim kendilerinden tek ricam ise, yönetmenlik yeteneğinin oldukça sınırlı olduğuna inandığım James Cameron'a, Tarantino veya Reitman gibi yetenekli isimlerin önünde ikinci en iyi yönetmen Oscar'ını vermemeleri.

Şampiyonlar Ligi heyecanı da bu hafta ile birlikte yeniden başlıyor. Avrupa'nın ve hatta Dünya'nın en prestijli kulüpler arası turnuvasında bu sezon eşleşmelerin 4'ünü bu hafta, diğer 4'ünü ise önümüzdeki hafta izleme şansı bulacağız. Bu hafta izleyeceğimiz eşleşmeler şöyle:

Salı

Lyon - Real Madrid

Milan- Manchester United

Çarşamba

Porto - Arsenal

Bayern München - Fiorentina

Eşleşmeler içinde en ilginç hikayelerden biri Lyon- Real Madrid maçına ait; zira 2005-06 yılında Lyon'un sahasında oynanan son maçı Lyon 3-0 gibi net bir skorla kazanmıştı. Maçın gollerini atan Carew,Juninho ve Wiltord yarın sahada olmayacaklar; ancak sezon başı yüklüce bir transfer ücreti karşılığında Real Madrid'e geçen Karim Benzema'nın eski takımına karşı nasıl bir performans göstereceği merak konusu.

Hiç yorum yok: