27 Şubat 2010 Cumartesi

Kayserispor 1-2 Beşiktaş: Geçmiş Olsun Şili, Aramıza Hoşgeldin Şilili


Maçın başlangıcına yetiştiğimde spiker Tello'nun kolundaki siyah bandın nedenini açıklamaktaydı. Tüm Şili'nin başı sağolsun, dünyanın tesellisi ise son aylarda Haiti'de gördüğümüz kadar trajik bir durumun ortada olmaması. Bu bantla Şili'de yaşanan 8.8'lik deprem Türkiye'de daha fazla yankı bulmuş oldu, tabii ben takımın da Tello'nun acısını paylaşmak adına maça siyah bantla çıkmasını tercih ederdim.

Tello, kendi adına buruk bir sevinç yaşadığı bu gecede bizleri yarışa yeniden dahil eden isim oldu. Henüz ikinci dakikada ceza sahasında buluştuğu topa, adeta kadere isyan edercesine sert vurup topu ağlara gönderdiğinde de sevinmek yerine ruhları göğe yükselen vatandaşlarını göstermeyi tercih etti. 30. dakikada yaptığı pres üzerine kaptığı top ve verdiği harika topuk pası da ikinci golü getirdi. Tello bu maçta Beşiktaş taraftarına Denizli'nin neden ondan vazgeçmediğini, bana da neden geçen yılın şampiyonluk formasına ismini yazdırdığımı bir kere daha hatırlattı. Forvet hattını oluşturan üç isim Tello, Bobo ve Ekrem'in goldeki işbirliği de yine geçen sezonun esintilerini taşımaktaydı.


Madalyonun öbür yüzüne baktığımızda ise Kayseri defansının Ali Turan, Eren ve Toledo'yu kaybettikten sonra önemli oranda zayıfladığını gördük. Üstüne bir de orta sahada Saidou'nun yokluğu eklenince Kayseri arkada oldukça açık alanlar bıraktı, Bobo'nun bu boşluklara sızıp bulduğu pozisyonları değerlendirememesi ise maçın 81. dakikada gelen Kayseri golünün ardından heyecanın artmasını sağladı. Bütün maç boyu tek pozisyon veren Beşiktaş defansı ise son dakikalarda da konsantrasyonunu kaybetmeyerek Beşiktaş'a çok kritik bir üç puanı kazandırdı. Zaten sağlam olan defansın önüne İbrahim Toraman'ın çekilmesi ve onun önünde de Ernst-Fink ikilisinin bulunması orta sahayı Kayseri orta sahası için nefes alınamaz hale getirmişti. Henüz 20. dakikada Troisi'yi oyuna alarak oyunu kanatlara taşımak isteyen Tolunay Kafkas'ın bu hamlesi de oyunu değiştirmeye pek yardımcı olmadı.


Mustafa Denizli hastalığının ardından son on haftaya girilirken geçen yıla benzer bir performansla iyi çalışıp rakipleri çözdüğünü görüyoruz. Rakibe göre oluşturduğu farklı dizilişlerde joker olarak kullandığı iki isim ise Ekrem ile İbrahim Toraman. Geçen hafta Ekrem'in öne alınması Galatasaray'a önde pres uygulamasını ve topun Beşiktaş'ta kalmasını sağlamıştı. Bu hafta da İbrahim Toraman'ın ön libero oynatılması, ya ortadan dikine ya da uzun toplarla çıkmaya çalışan Kayseri'yi kilitleyen hamle oldu. Benim gibi romantik Beşiktaşlılar ise hafta arasında milli takıma çağırılan Necip'i sahada görmek istiyorlardı, 70'li dakikalarda bu dileğimiz de gerçekleşti.

Milli Takım denilince anılması gereken diğer isim de İbrahim Toraman tabii ki. Oğuz Çetin ustası Fatih Terim'in izinden giderek Toraman'ı kadroya almadı, açıkçası neden böyle bir seçim yaptıklarını merak ediyorum. Art niyet aramıyorum, bir Beşiktaşlı olarak gerçekten merak ediyorum, ikisi milli takımın en zayıf bölgeleri olan toplam üç pozisyonda oynayabilen, hem hamleli hem de hava toplarında etkili bir oyuncunun milli takıma girmesini engelleyen nedir? Disiplin problemi mi, pozisyonlara göre yeterince bilgili olmaması mı yoksa başka bir neden mi var? Hiddink gelene kadar bizlere açıklarlarsa sevinirim. Bu maçlık bu kadar, Beşiktaşlılar artık yarın ve hükmen üç puanın alınacağı gelecek hafta rakiplerin puan beklemeye başladı. Haydi Geçirzinho, artık kendini göstermenin vakti geldi.

Hiç yorum yok: