18 Aralık 2009 Cuma

UEFA Avrupa Ligi: Atlético Madrid - Galatasaray


Kuralar çekilirken totem yapamadık, ondan oldu kesin. Zor kura. Liverpool'la beraber bize gelmesin dediğim iki takımdan biriydi.

Son yıllarda çok göze batan bir başarıları yok. Ama futbolcuları bireysel olarak çok büyük isimler haline geldi. Forlán kötü bir ManU tecrübesinin ardından Villareal'le çıkışa geçti. Atlético Madrid'de Avrupa'nın en kaliteli forvetlerinden biri oldu. Agüero Messi ile birlikte bir Arjantin efsanesi olma yolunda. Maxi Rodríguez ve Simão Espanyol ve Benfica'dan transfer edildikten sonra Atlético Madrid'de şöhretlerine şöhret katan isimlerden. Zaten bu kuraya zor denilmesinin sebebi büyük ölçüde bu dört oyuncu.

Böyle parlak bir hücum hattına rağmen İspanya'daki 14 maçtan 13 puan çıkarabilmiş Atlético Madrid ve -6 averaja sahip. Düşme hattının 1 puan üzerinde. A.Madrid ile aramızdaki benzerliklere buradan gireyim; biz de İspanya liginde oynasak çok farklı bir durumda olmazdık herhalde. A.Madrid'in defans hattı aynı bizimki gibi çok problemli. Maçlar hemen oynansa bol gollü bitebilir derdim. Ama Şubat'a kadar kim öle kim kala... A.Madrid gibi biz de çok kaliteli bir hücum hattına sahibiz. Kewell, Keita ve Baros A.Madrid savunmasına problem olabilecek kaliteye fazlasıyla sahip. Elano iyice form tutarsa ve geçen sene Lincoln'ün Baros'a yaptığı servislerin benzerlerini yapmaya başlarsa Avrupa'nın çoğu takımının başını ağrıtır bu hücum hattı.



Yanlız şöyle bir karşılaştırma yapmakta fayda var -ayaklarımız da yere basmalı sonuçta. Hücum hattını karşılaştıralım: Forlán, Agüero, Maxi Rodríguez ve Simão'ya karşılık Kewell, Keita, Baros ve Elano/Arda. A.Madrid'in bariz bir üstünlüğü var.

Savunmaya bakalım şimdi de: Antonio Lopez, Tomas Ujfalusi, Pablo Ibanez, Perea'ya karşılık H.Balta, E.Aşık/G.Zan, Servet, Sabri. Stoper olarak bizden daha iyi oyunculara sahip oldukları bir gerçek. Ama beklerde sanki biraz daha önce çıkıyoruz biz. Aslında A.Madrid'in kesin bir defans dörtlüsü de yok. Sürekli değişen alternatif yerlerde oynayabilen defans oyuncuları var. Heitinga'nın gidişiyle büyük bir darbe yediler savunma anlamında. En kaliteli savunmacıları Baros'un vatandaşı Ujfalusi ve zaman zaman İspanya kadrosunda da yer bulan Pablo Ibanez. Bu sezon sık sık dakika alan diğer stoperleri ise Juanito. Ayrıca Perea Ujfalusi gibi hem sağ bek hem stoper olarak oynayabilen bir oyuncu.

Bu iki karşılaştırmanın ikisinde de A.Madrid öne çıkıyor. Ama daha kuralar bile çekilmeden yaptığımız kahvaltı sohbetinde Yaz Helvası, olası A.Madrid kurasıyla ilgili "Bu işler PES'e benzemez, elersiniz." demişti. Bireysel olarak bu kadar öne çıkmalarına karşın hem Şampiyonlar Ligi'ndeki hem de İspanya Ligi'ndeki performanslarıyla, takım olarak büyük sorunlar yaşadıkları ortada. Son dönemlerde biz de problemler yaşasak da Avrupa maçlarında bu yönümüzün A.Madrid'e göre daha ağır bastığını düşünüyorum.

Tabii maçın taaa 18 Şubat'ta olduğunu tekrar hatırlatmak lazım. O zamana kadar çok şey değişebilir. Hatta maçtan bile önce bu iki takım Avrupa'daki transfer piyasasında yeni savunmacılar almak için karşı karşıya gelebilir. Ayrıca Forlán'ın R.Madrid'e transferinin dedikoduları dönüyormuş İspanya'da. Agüero'nun daha büyük bir takıma gideceği de uzun zamandır konuşuluyor. Böyle büyük transferler devre arasında çok sık görülmez aslında ama A.Madrid tüm hedeflerinden ilk yarıda koparsa bu oyuncular da gidebilir.



Biraz da işin "futbol geyikleri" tarafına bakalım. Leo Franco'nun eski takımına karşı oynayacak olması, Rijkaard'ın bir İspanyol takımına karşı mücadele edecek olması İspanya'da "Leo ve Frank İspanya'ya dönüyor" geyikleri dönmesine sebep olmuş. Başka ilginç bir not da Enrique "Quique" Sánchez Flores. Karizmasından mıdır, Quique lakabından mıdır, bilemiyorum ama bana sempatik gelen bir teknik direktör. Geçen sene Benfica'nın başında bize karşı mücadele etmişti ve hem oyunumuzla hem de skorla fena yapmıştık kendisini. Benfica da ayrı ayrı baktığımızda çok kaliteli isimlerden kurulu bir takım. Ama bir bütün olarak bizden daha kötülerdi. Bu sene Quique'nin daha iyi bir takımı var ve bu sefer ibre bizden yana değil, tam ortada. Bu maçı Şubat başında daha sağlıklı bir şekilde değerlendirmek lazım.

Hiç yorum yok: