17 Aralık 2009 Perşembe

Utanıyorum..


Yukarıdaki kurdeleyi blog'a taşıdığım için yazar arkadaşlarımdan özür diliyorum öncelikle. Ama nasıl yazayım, nasıl edeyim bilemedim bugün izlediğim olaylardan sonra. Kelime seçmekte zorlanıyorum üzüntümden, o yüzden uzatmayacağım.

Utanıyorum;
hak arama bilincine sahip olmayan insanlarla, haklarını arayanları aşağılayanlar, "bunlar eylem yapacak diye biz perişan oluyoruz ayol" diyenler adına..

Utanıyorum;
hayatının amacı mevki, para, şöhret kazanmak olmuş; o mevkiye ulaşmak için yapmayacağı dalavere, yemeyeceği halt, öpmeyeceği kıç olmayan ruhsuz insanlar yığını adına..

Utanıyorum;
kafasını kuma gömerek yaşayan, kendi başı sıkışmadıkça kimseyi umursamayan hatta kendi başı asla sıkışmaz sanan, ucu kendine dokunmayan hiçbir adaletsizliği önemsemeyen, sesini çıkartmaktan aciz güruh adına..

Utanıyorum;
haklarının peşinde olan işçilerin gözlerinin içine biber gazı sıkan, kendini kaybetmiş o cani yaratık adına..

Utanıyorum;
kişisel çıkarları için yoksul, çaresiz insanları yine yoksul, çaresiz insanlara ezdiren onursuz insanlar topluluğu adına, en çok da onlar adına utanıyorum!

Liberal bir ülkede yaşamanın dayanılmaz tadına varmaya başladık artık, gözle görülür biçimde. 'Sistem "tıkır tıkır" işliyor' pek muhterem abilerimin ablalarımın istediği gibi aynen.
Balık hafızalıyız maalesef, unutacağız bugün yaşananları da."Aşk-ı Memnu"nun başına oturup "ulan hayata bak be" diyeceğiz yine. Orda milletvekilleri olmasaydı bugün şimdiye çoktan unutmuştuk bile belki de. Millet coplanınca olay değil, üstteki "elit"ten birileri coplanırsa olay oluyor tabi. Muhtemelen kullanılan orantısız güç konuşulmayacak fazla, emniyet teşkilatı yıpranmasın denecek. Zaten üç beş çapulcu coplanmış topu topu, haketmişlerdir kesin(!). Ama elbet bu olayları sorgulayanlar da çıkacak içimizden zamanla, dün tcdd işçileri bugün tekel öteki gün eczacılar.. Bu adamların bir derdi olmalı ki ankara ayazında sokakta yatıyorlar diyenler, o empatiyi kurabilenler çıkacak elbet. Eczacıların toplu sözleşme taleplerini hiçe sayarak, tam da neoliberal ekonominin isteyeceği gibi teker teker sözleşme imzalamak isteyenlerin niyetlerini görecek elbet birileri.

Ekşi'den alıntı yaparak bitiriyorum, "canım lise yılları" yazmış, pek güzel yazmış. Nedense "braveheart" ta William Wallace karakterinin savaş öncesi yaptığı özgürlük konuşmasını anımsattı bana:

"tekel işçileri üzülmesinler. dayak yiyebilirler (ki yediler), eylemlerinden hiçbir sonuç alamayabilirler (ki muhtemelen alamayacaklar). ama akşam yatağa yatıp kafayı yastığa koyduklarında derin bir "oh" çekip rahat rahat uyuyacaklar ömürlerinin geri kalanında. doğru olanı yaptıklarının bilinciyle... ve evlerine ekmek götüremeseler de bir süre, karılarının ve çocuklarının yüzüne bakabilecekler başları dik bir biçimde... korkak tarla fareleri gibi değil, "adam" gibi yaşadıkları için..."

Hiç yorum yok: