19 Aralık 2009 Cumartesi

Barcelona 2-1 Estudiantes: 6 Kupa Alınır mı be


Barcelona bugün tekrarlanması güç bir rekora imza atarak bir sezonda altıncı kupasını, yani kazanabileceği bütün kupaları kazandı. Bugün alınan kupayı "Barça dünyanın zirvesinde" haberiyle vermek çok anlamlı değil; çünkü Estudiantes bu kupayı kazansaydı da Barcelona'yı tahtından indirmiş olmayacaktı. Yine de üst üste 6 final kazanmak başlı başına büyük bir olay. Aynı zamanda Barcelona'nın müzesinde eksik olan tek kupa Kıtalararası Kupa'ydı, bunu da tamamlamış oldular. Barcelona'yı bu kadar önemli kılan kazandığı kupalar kadar oynadığı sistem ve izlenen kulüp politikaları. Maçın 80 küsürüncü dakikalarında Henry gibi bir dünya yıldızını çıkarıp yerine altyapıdan çıkan Jeffren'i almak yalnızca Barcelona'ya özgü bir harekettir, bu altyapı politikası sayesinde de Barcelona özgüven sahibi oyuncular yetiştiriyor. Şampiyonlar Ligi şampiyonu takıma giren Pedro ve Jeffren gibi oyuncuların yerleşmesi de hiç kolay iş değildir; ancak önünüze bakıp Xavi, Iniesta, Messi, Puyol gibi pek çok örnek yeni gelenlerin takıma rahatça adapte olmalarını sağlıyor. Bütün bunlar ve takımın baş döndüren pas trafiği 2009 model Barcelona'yı şimdiden unutulmazlar arasına soktu.



Yukarıdaki adama özel bir paragraf açmak için nicedir sabırsızlanıyordum, bugüne kısmet oldu. Geçen yıl Türk kökenli olduğuna inandığım İspanyol gazeteciler Guardiola'ya "Messi kafa toplaronda çok etkisiz. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?" diye sorduklarında Pep bu münasebetsizleri "Bir gün öyle bir kafa golü atacak ki hepiniz şaşıracaksınız." diyerek yanıtlamıştı. (Kaynak: Champions dergisi Temmuz-Ağustos 2009 sayısı) Nitekim Şampiyonlar Ligi finalinde tahta çıkış seramonisini attığı kafa golüyle taçlandırmıştı. Bugün de göğüs kafesiyle attığı gol ile gol portföyüne bir yeni hareketi daha eklemiş oldu, hem de yine kupayı getiren bir gol attı. Acaba gazeteciler bundan sonra Guardiola'ya "Messi k.çıyla hiç gol atmamış, bu konuda neler söyleyeceksiniz?" diye bir soru yöneltirler mi, yöneltirlerse Guardiola kafa açıklamasına benzer bir açıklama mı yapar, yoksa "Puyol, oğlum bana arabadan levyeyi getir" mi der, orasını bilemiyorum. :)


...Ve tabii ki Pep Guardiola. Pek çok teknik direktörün bütün kariyerinde, Sir Alex Ferguson'un bile bunca yıllık kariyerinde dahi bir kerede kazanamadığı 6 adet kupayı ilk teknik direktörlük sezonunda güle oynaya kazandı. (Yalnız bir senede saçlar fena halde döküldü, belli ki teknik direktörlük kazanırken dahi zor meslek). Ben bu kadar kupayı FM'de kazansam "Ya bu oyunu da çok kolay yapmışlar, Messi'yle sağdan yardırdın mı kazanıyorsun, bundan sonra CM 01-02 oynamaya karar verdim." derim, o da bu akşam yapılan basın toplantısında "Bu teknik direktörlük kolay işmiş canım, bu işi bırakıp Barcelona Teknik Üniversitesi'nde elektronik mühendisliği okumaya karar verdim" diyerek görevi bırakmış olabilir. Öyle bir düşüncesi varsa önce bizim bölüme uğramasını tavsiye ederim, Xavi'den Iniesta'ya giden muhteşem pasları bıyık altı gülümseyerek izlemek kolay, gelsin bizim dersleri alsın da saç nasıl dökülürmüş görsün bakalım.

Guardiola bu sezon Şampiyonalr Ligi tarihinde iki sezon üst üste şampiyon olan ilk teknik direktör olmayı başarabilecek mi? Veya Barcelona herhangi bir turnuvadan ilk ne zaman elencek? Sanıyorum sezonun geri kalanında en çok merak edilen sorular bunlar. Bugün ise tüm dünyadaki bando mızıka takımları Himno del Barça'yı çalmaya başlasınlar. Benim için yapılacak ilk iş ise şeker pembe formamı çekip ilk fırsatta halk arasına katılmak ve bu futbol cümbüşünün parçası olmaktır. "Visca el Barça" diyerek yazıyı noktalayalım.

3 yorum:

moist dedi ki...

Teknik direktörlük yine daha iyidir abi ya. Ben bioxcin kullanmasaydım karşılaştırma imkanımız olurdu dökülen saçları :)

Ama illa okuyacaksa öyle Barcelona'da okumak olmaz o bölümü. Gelecek burda Ankara'da okuyacak ki anlasın :)

moist dedi ki...

Bi de unutmadan, başlığın bana Fenerbahçe'nin talihsiz ManU maçını hatırlattı. Çok kederli günlerdi.

"Altı tane yenilir mi beeeeeee..."
"Ya*şa* Fenerbahçeeeee..."

diye marşlar söylenirdi o maçtan sonra. Sahi, hangi terbiyesiz Bönlibero yazarıydı o? :)

Adsız dedi ki...

Ben şahsen kahve kupamı dolabıma kilitledim,size de aynısını tavsiye ederim.
Pep sözüm sana;
kupamdan uzak durun olm,kaybolursa sizden bilirim. Yeter len, gözünüz doysun:)