20 Aralık 2009 Pazar

Yılın En'leri #1: Yaşam Ödülleri Adayları

1. Yılın Havva'sı: Melanie Laurent


Bu kategori için aday gösterirken özellikle bu yıl kariyerinde bir dönüm noktası yaşayan bir ismi seçmek istedim. 20o6'da Fransa'nın Oscarları olarak bilinen Cesar Ödüllerinde "En çok gelecek vaad eden genç oyuncu" ödülünün sahibi olan Melanie Laurent'in kariyerinin dönüm noktası ise şüphesiz QT ile tanışması oldu ve QT'nin post-Uma Thurman projesi olarak hayatımıza girdi. Bu yıl Inglourious Basterds filminde ailesi Naziler tarafından katledilen ve bir sinema salonu sahibesi olan Shosanna karakterine hayat veren Laurent, yeşil gözlerini gören hemcinslerimi kendine hayran bırakmayı başardı. Benim de bu filme birlikte gittiğim arkadaşımla "kızı önce ben gördüm" muhabbeti yapmama sebebiyet vermiştir, tüm bu nedenlerle "Yılın Havva'sı" olmayı hak ettiğini düşünüyorum.






2. Yılın Adem'i: Brad Pitt
İlk seçimde söylediğim kariyer dönüm noktası bu adama uymuyor diye düşünenler olabilir; ama bana kalırsa yanılıyorlar. Özellikle Jesse James rolünden beri Brad Pitt, kendisine önerilen klişe rolleri bir kenara bırakıp daha ciddi roller için de gerçekten iyi bir oyuncu olduğunu ispatlıyor. Ünlü oyuncularla çalışmak yerine kendi yıldızlarını yaratmayı tercih eden Tarantino (bkz. birinci seçim) dahi bu adamın büyüsüne kapılarak, ona Basterds'ın baş rolünü teklif etti. Bu yıl da Benjamin Button ve Aldo Raine rollerinde akılda kalan performanslar sergiledi ve yılın Adem'i adaylığını kazandı.



3. Yılın Dikkat Çeken Başarı Öyküsü: Federer'in 15. Grand Slam Şampiyonluğu


Burada da okurların "e kardeşim spor bölümünü neden açtık o zaman" feryatlarını duyar gibiyim; ama durun açıklayayım. Roger Federer'in kazandığı 15. grand slam şampiyonluğu "tüm zamanların en büyük tenis oyuncusu"nun taç giyme töreniydi. Zaten karşılaştırıldığı tek isim olan Pete Sampras "Roger gelmiş geçmiş en iyi oyuncu" diyerek hakkından feragat etmişti; ancak bu vesileyle 2000'lerin en önemli spor ikonunun krallığı resmileşmiş oldu. Bu yıl için aklıma bundan daha büyük bir onur gelmiyor, Roger Federer (nam-ı diğerFedex) de zaten bu adaylığı fazlasıyla hak ediyor.


4. Yılın Skandalı: İsviçre'nin Referandumla Yeni Minare İnşaatını Yasaklaması



Yalnızca bu yılın skandalı olmakla kalmıyor bu yasak, aynı zamanda gerçek demokrasi ve kapitalist devletlerde hoşgörü kavramlarını da yeniden sorgulattırıyor. Batı'da bugün geçerli olan demokrasi anlayışının getirdiği tek özgürlüğün serbest piyasa politikası olduğunu bir kez daha görmüş olduk. Kapitalist ülkelerde, yani güçlünün güçsüzü ezmesinin temel kural olarak algılandığı her devlette faşizme de aralık kapı bırakılmış demektir, Avrupa bu aralık kapıyı son yıllarda giderek daha da açıyor. Gerçek bir demokrasiye ulaşabilmek için de güçsüzlerin haklarını koruyan bir sol partiye ihtiyaç vardır, yani Amerika'nın Irak'a götürdüğü sömürü düzeninin gerçek demokrasiyle ilgisi yoktur. Ayrıca bu kararın, ülkemizde "demokrasilerde seçimle gelen her şey meşrudur" anlayışını savunan insanları da yeniden düşünmeye sevk etmesini dilerim. Bana kalırsa yalancı demokrasinin maskesini düşüren bu referandum yılın skandalı olmayı da hak ediyor.



5. Yılın Unutulmayanı: Ahmet Uluçay

Bütün yaşam öyküsüyle sinemaseverleri kendisine hayran bırakan yönetmen Ahmet Uluçay'ı bu yıl kaybettik. "Köyden sinema yönetmeni çıkmaz" diyenlere ve "köylü" kelimesini insanları aşağılamak için kullananlara inat, hayallerinin peşinden koştu ve köyden gelen yönetmen nasıl olurmuş cümle aleme gösterdi. Öncelikli sıfatı köylülükten ziyade yönetmen olmasıydı tabii ki, bu sıfatı elde edebilmek için de karpuz kabuğundan yaptığı gemiye bindi ve engelleri aşarak kıyıya ulaşmayı başardı. Hayal ettiklerinin peşinden koşmaya cesaret edemeyenler veya tembellikten bir arpa boyu yol almayı beceremeyenler, onun yaşam öyküsünü tekrar tekrar okumalılar ki bir daha mazeret üretmeye kalkışmasınlar. Bu yılın unutulmayanı adayım Ahmet Uluçay "Karpuz Kabuğundan Gemiler Yapmak" filmiyle zaten ölümsüzler arasındaki yerini aldı, ben yalnızca onu bu ödülle bir kez daha anmak istedim.

1 yorum:

julia dedi ki...

Melanie'nin en sevdiğim hali, pardesüsü, sigarası, şapkası, aldırmaz tavırları... Şahane!